BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Yazık; Y.Doç.lik kalkmasın diye uğraşan Prof. larımız var!..

Akademik gelişmeyi engelleyen, her şey düzeltilmelidir.

Basında yer alan habere göre, OSYM Başkanı Prof.Dr. Mahmut Özer,  A.A. demeç vermiş;

“Birimin her bir sınavla ilgili çok sayıda farklı analizi gerçekleştireceğini belirten Özer, şunları kaydetti: "Bu bağlamda her bir sınav için tüm sınav merkezlerine yönelik derinlemesine olağan dışılık analizi yapılacak. Aynı zamanda biyometrik analiz yaparak bir adayın yerine başka birinin sınava girip girmediğini tespit edebileceğiz. Söz konusu birim, ihbarları değerlendireceği gibi her bir adaya yönelik kapsamlı analizler yaparak olağan dışı bulguları tespit edecek. Birimde, her bir adayın girmiş olduğu aynı tip sınavlarda sınav sonuçları değerlendirilecek ve olağan dışı bir bulguya rastlanması halinde adayların eşdeğer sınava çağrılması için gerekli süreç de yönetilecek."  Analizlerin kasım ayı sonu itibarıyla bitirileceğini açıklayan Özer;"Söz konusu birimin ilk olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturmalara konu sınavları analiz etmeye başladığını vurguladı. Sonra soruşturma olup olmadığına bakmaksızın son 10 yılın tüm sınavlarının olağan dışılık raporlarını hazırlayacağız. Olağan dışı bir durum tespit edilmesi durumunda suç duyurularında bulunacağız. Süreçte elde edilecek  bulgulara bağlı olarak 10 yıllık inceleme süresi genişletilebilecek. Birime bağlı komisyonların çalışmaları sonucunda, şu ana kadar 34 joker aday belirledik.  "43 adayın sınav sonuçlarını iptal ettik ve toplam 77 kişi ile ilgili suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca 21 adayı eşdeğer sınava çağırdık. Eşdeğer sınava katılan 6 adaydan 3'ünün sınavı geçersiz sayıldı. Sınav güvenliğine yönelik çalışmalarımız devam ediyor" bilgisini verdi.

Tebrikler, hemşerimiz M.Özer’e…Nihayet yapılan sınavlarda bir araştırma/soruşturma haberi duyuldu. Özellikle ÜDS/YDS mutlaka  öne alınmalı… Bu ciddi çalışmanın devam etmesini diliyoruz.

Dün bir konferans sonunda akademisyenlerle otururken, konu Y.Doç. lerle ilgili yeni yasa tasarısına geldi. Bir kısım akademisyen; ‘Y.Doç. kaldırılmalı, yazık oluyor gençlere, özellikle sanat/spor alanlarında mağduriyet artıyor. Cumhurbaşkanı inşallah çözecek’ dediler.

O ara TV konuşmalarına sürekli çıkan ve konuşmacı olarak orada bulunan  bir Prof.Dr. E.Yıldırım; ‘Biz Cumhurbaşkanı ile görüştük, anlattık, inandırdık, vazgeçirdik,  Y.Doç.lik  kaldırılmayacak’ deyince, ister istemez  sinirler gerildi.

Bir çok Prof. un, Cumhurbaşkanımızın  bu talimatına rağmen, buna  karşı çıktıklarını duyuyorduk.

Zaten, üniversitede; Prof.lar, Doç. istemez, Doç. ler Y.Doç. istemezler…

Sn.Prof. hocalarımız;

Özellikle 2007’den sonra yapılan ÜDS sınavlarının hakkı ile yapıldığına inanıyor musunuz?

Doç.lik jürilerinin,  bazı örgütlerce/cemaatlerce  ayarlanmadığını söyleyebiliyor musunuz?

İki kelime yabancı dili zor  konuşan/yazan Doç. ve Prof. lar atanırken/yükselirken neden sesinizi çıkarmadınız?

Kurumunuzda ÜDS’yi, yanlış yollardan aşanları bilmiyor musunuz?

Biliyorsanız, neden susuyor, mücadele etmiyorsunuz da, etik olan/yanlış yollara sapmayan Y.Doç.ler konu olunca ortaya çıkıyorsunuz?

Dekanlıkları/Bölüm Başkanlıklarınızı üzerinize alarak, idareci olarak -yoğun olarak- kullandığınız Y.Doç. leri ezmeye devam mı etmek istiyorsunuz?

Ya da; yanlış yollara sapan/etik olmayan –maalesef kazanan- akademisyenlerle, bir arada olmaktan mutluluk mu duyuyorsunuz?

Sn.Prof. hocalarımız;

Y.Doç. ler, Doç-Prof. olunca sizin ekmeğinizi mi elinizden  alacaklar?

Y.Doç. ler, Doç-Prof. olunca sizin makamlarınızı mı elinizden  alacaklar?

Y.Doç. ler, Doç-Prof. olunca sizin ders ücretlerinizi mi elinizden  alacaklar?

Yapmayın, mağduriyetlerin önüne geçin…

Biz sıkıntı çektik, onlarda çeksinler demeyin!…

Sayıları binleri bulan, etik olan, çalışmaları ile bir çok Doç. ve Prof. geride bırakan, Y.Doç. lerin, bir kereye mahsus yabancı dilden muaf tutulup, bilimsel/sanatsal çalışmalarıyla müktesebi olan unvanlara yükseltilmesi akademik barış ve üretim için çok önemlidir.

Dr. unvanı tekrar öğretim üyesi sınıfına alınmalı, yabancı dil konusu buraya kadar halledilmeli,  Y.Doç.lik; kaldırılmalıdır.

Y.Doç.lere  hayal kırıklığı yaşatılmamalıdır.

O nedenle ÖSYM’nin, yukarıdaki çalışmasını olumlu ve gerekli görüyoruz. Yanlış yapanın yanına kar kaldığı bir sistem, üstelik üniversitede asla olmamalıdır.

Ayrıca, Y.Doç.ler, bedava unvan istemiyorlar; çalışmalarının, hayatlarının, çocuklarının, üretimlerinin, özlük haklarının, birileri tarafından; geçersiz kılınmış/delinmiş/satın alınmış/değiştirilmiş  bir yabancı dil  puanı yüzünden geri kalmasından muzdaripler.

Türkiye bir müstemleke memleketi değildir…

ÜNİVERSİTELER CİDDİ KURUMLARDIR…

Üniversitelerin can damarı etik olmaktır. Kanunlarda kişiye özgü yönetmelik ve ilan verilemeyeceği yazılıdır. Ama, olmuyor, bir taraftan  -kimse görmez/duymaz diye- delinmeye çalışılıyor. Bize o kadar çok yazılıyor ki, ama çoğunu yazamıyoruz, gönlümüz razı gelmiyor…Biz, üniversiteyi; toplumun en üst eğitim kurumu, akademisyenleri  de; saygın olarak görmek istiyoruz.

Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Rektörlüğü verdiği bir ilanla gündeme oturdu. İlanda; “Kuran ve sünnet rehberliğinde şeytanla mücadele edecek insan eğitimi üzerine çalışmaları olmak...” şartını getirmiş.  Ve, bu başlığın bir Dr. tezinde aynen yer aldığı ortaya çıkmış. Danışman: İlahiyatçı Prof.Dr.Abdullah Özbek, öğrenci:Mustafa Çoban. İkisi de Konya’lı. M.Çoban, Kahraman Maraş Sütçü İmam Ün. Y.Doç.Dr. görev yapıyor. Herhalde geri Konya’ya dönmek için verilen bir ilan. Olay basına düşünce YÖK ilanı iptal etmiş.

YÖK Başkanı D.Zeyrek'e (Hürriyet) konuşmuş:  “Yönetim ve idari işler söz konusu olduğunda üst yöneticiler kriterleri yerine getirmeleri şartıyla kendi ekipleriyle çalışmak isteyebilir. Ancak burada ‘akademik liyakat’ söz konusu ve daha nesnel davranılması gerekiyor. Alt uzmanlık arayabilirsiniz ama burada kamuoyunu yaralayan şey, Türkiye’de, hatta tez başlığı verilmek suretiyle yeryüzünde sadece bir kişiye uyan ilanlar verilmesidir. Bu tür ilanlar akademiye zarar vermektedir. Olayın başka bir boyutu da var. O da ‘kul hakkı’dır. Burada devletin bir kadrosu, yani eve götürülecek ekmek, rızık söz konusudur. Hak eden biri dururken hak etmeyen biri o kadroyu alırsa kul hakkı yenmiş olmuyor mu? O nedenle basına yansıdığında, öğrendiğimizde bu tür ilanları hemen iptal ediyoruz.” 

Her yanlış; üniversitelerden bir şeyler koparıyor, toplumda saygınlığı azaltıyor…

Bunlara gerek var mı?

Ayrıca, basına yansımayanlar ne olacak?!

Üniversite etik kurulları  ne yapıyor?

Sorumlu yine olmayacak mı?!.

Yazık…

GÜNÜN TÜRKÜSÜ:  Tabii ki; Neşet Ertaş’tan…

Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin,
Seni ilelebet benimsin sandım,
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin,
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Sözüm yok şu benden kırıldığına
Gidip başka dala sarıldığına
Gönlüm inanmıyor ayrıldığına
Gözyaşım sel oldu kahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Gönlüm inanmıyor ayrıldığına
Gözyaşım sel oldu kahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin