BIST 9.095
DOLAR 32,37
EURO 35,00
ALTIN 2.325,90

Vatan Şaşmaz, ümmet şaşar...

Arakan’da bu kadar çocuk, kadın, bütün bir insanlık kurban edilirken yaşayacağımız bayramlardaki Kurbanlarımız bize kurbiyet kazandırabilecek mi?

Aynı zaman diliminde iki önemli olaya şahit olduk-oluyoruz. Birisi Vatan Şaşmaz’ın bir otel odasında öldürülmesi, diğeri ise Arakan’da binlerce insanın katledilmesi olayı idi.

Vatan Şaşmaz’ın öldürülmesinin hemen ardından Türkiye’nin gündemi adeta bu olaya kilitlendi. Bütün televizyonlar, gazeteler, sosyal medya kaynakları olay hakkında yoğun bir haber bombardımanına ve bildirim paylaşımına girdi.

Bir arkadaşımın ifadesiyle söyleyecek olursam “Gelen 50 bildirimden 45 tanesi” Vatan Şaşmaz’ın öldürülmesi olayı ile ilgiliydi.

Toplum kendisini ilgilendiren konu hakkında gereken reaksiyonu göstererek olayı tüm boyutlarıyla gündemine taşıdı.

Televizyonlar, gazeteler görevlerini yaptı, izleyici ve okuyucularını bilgilendirdi. İnsanlar bu trajedi karşısında duyarsız kalmadı, olaya tepki gösterdi.

Vatan Şaşmaz şahsiyet olarak hem medya dünyasında hem de toplum nazarında sevilen, sayılan muteber bir isimdi. Hepimiz üzüldük... Dahası ölüm şekli üzüntümüzü katmerleştirmiş oldu.

İlgilendik, alaka gösterdik, buğzettik, ailesinin acısını paylaşmaya niyet ettik.

Olması gereken buydu ve toplum yapılması gerekeni yaptı. Her şey normaldi yani…

ÜMMET ŞAŞTI

Normal olmayan şey ise ikinci olay olan Arakan’da binlerce insana yapılan zulme, soykırıma karşı gösterilen tavırdı. Zulmün başladığı ilk günlerde bu vahşetten kimsenin haberi olmadı adeta.

Vatan Şaşmaz olayında devreye giren hassasiyet maalesef burada devreye girmedi. Oysa öldürülen, zulmedilen, işkence edilen kişi sayısı bir değil, on değil, yüz değil binlerce insandı.

Bir kişinin ölümünde devreye giren tepki ve toplumsal hassasiyetin burada da devreye girmesi gerekmiyor muydu?

Maalesef girmedi, giremedi, giremedik…

Sadece biz mi? Sadece Türk halkı mı?

Hayır! Sayıları 2 milyarı bulan Müslümanlar da sağır, dilsiz ve kör oldular. Katar’a bir anda ambargo uygulayan Arap dünyası bu konuda lal kesildi. Hâlâ da öyleler…

Hemen yanı başlarında katledilen insanların çığlıklarını ve yalvarmalarını duyacak kadar yakın olan Bangladeş ve Endonezya adeta sağır ve kör kesildi. Hâlâ da öyleler…  

Ümmet olarak, Müslümanlar olarak ne oluyor bizlere… Bir kişinin ölümü karşısında devreye giren insani tarafımız, toplumsal duyarlılığımız nerede kaldı…

Niye hâlâ Arakan’daki kardeşlerimiz acı ve zulüm altında inliyorlar?

Yüz milyar dolarlarını ABD’ye gözünü kırpmadan veren petrol şeyhleri ne yapıyor?

“Komşusu açken kendisi tok olan bizden değildir” diyen bir Peygamberin ümmeti olanlar hemen yanı başlarında yapılan katliama niçin sessiz kalıyorlar, niye sınırlarını, kapılarını açıp komşularına sahip çıkmıyor, onları misafir etmiyorlar…  

Küçük sabilerin katledildiği, annelerin yüreklerinin dağlandığı, babaların çaresizce bakışları olduğu bir dünyada Müslümanlar masum sayılmaz.

Bu zillet ve utanç Müslümanım diyebilen her insana yeter…

ARAKANLI KURBANLAR

Mübarek Kurban bayramı geliyor Müslümanlar için.

İnancımızda Kurban olma ya da etme kavramı Hz. İbrahim'in Hz. İsmail'i kurban etme hikâyesiyle girer inanç ve hayat sistemimize...

Yani Kurban serüvenine bakıldığında Kurban ilk olarak insan üzerinden tasarlanmış olarak çıkar karşımıza.

Bile isteye inandığınız şey için varlığınızı fiziki anlamda da feda etmeyi gerektirir.

“Kurban” kelimesi köken itibariyle "Yakınlaşma, yakın olma" (kurbiyet) anlamına geliyor.

Yakın olmak ne demektir?

Yakın olmayı ne ile ölçebiliriz?

Bir şeyin varlığı size ne kadar yakınsa sizin de ona o denli yakın olabilme kabiliyetine haiz olmanızı gerektirir ki yakınlık elde edilebilsin.

Yakınlık birimi elinizdeki en değerlinizle noktalanabilecek bir durumdur.

Çünkü yakınlaşma (kurbiyet) arada bir perdenin olmamasını gerektirir.

Arakan’da bu kadar çocuk, kadın, bütün bir insanlık kurban edilirken yaşayacağımız bayramlardaki Kurbanlarımız bize kurbiyet kazandırabilecek mi?

“Kurban bayramınız mübarek olsun” demek gelmiyor, gelemiyor içimden. Çünkü bu bayramda kurban olan; Arakanlıların nezdinde ümmetin kendisi.

Ve maalesef bu kurbanlar bile bizi birbirimize yaklaştırmıyor…

Ümmetin şaşmadığı, şaşırmadığı günlerin bir an önce gelmesi dilek ve temennileriyle…

SOSYAL MEDYA TAKİP İÇİN!