BIST 9.525
DOLAR 32,53
EURO 34,77
ALTIN 2.493,10

Ülkemiz 4+4+4’e hazır mı?…

Gençler, sistem,başarı

Bildiğiniz gibi; MEB  birden bire atağa geçti, sistemi baştan aşağı değiştirmek için düğmeye bastı ve 4+4+4 Meclisten geçti. Pilot uygulama oldmadığı için MEB de yoğun bir çalışma var….İnşallah emekleri zayi olmaz. Uygulamalar konusunda çok farklı görüşler var, bekleyip göreceğiz..Beklentimiz, yeni eğitim döneminde bir kaos yaşanmaması, çocuklarımızın eğitimle en iyi şekilde tanışması ve geleceğini net görebilmesi…Elbette bizim alanımız sanat olduğu için bu konuda ki görüşlerimizi de açıklamak istiyoruz. Önce bu yeni sistemin basına yansıyan/açıklanan yapısına bir bakalım.

 

A.A.haberine göre; ’nın, eğitimde 4+4+4 düzenlemesinin yasalaşmasının ardından, - eğitim öğretim yılından itibaren uygulanacak haftalık ders çizelgesinin taslağının hazırlandığı bildiriliyor. Taslağa göre; 2012/2013 eğitim yılından  itibaren ilkokul ve ortaokullarda okutulan haftalık ders saatlerinde artış olacak. İlkokul 1 ve 2. sınıflarda Türkçe dersi 1 azaltılırken, matematik dersi 1 saat artırılacak. Yabancı dil eğitimine ilkokul 2’den başlanacak..

Zorunlu derslere ilave olarak, öğrenciler 5-8. sınıf arasında her sene haftada 8 saat ilgi ve tercihlerine göre ders seçebilecek.( 4 farklı ders seçme hakkı veriliyor)

Seçmeli dersler;  Din, Ahlak ve Değerler (bu grupta Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in hayatı, Temel dini bilgiler dersleri) , Dil ve anlatım (bu grupta Yaşayan diller ve lehçeler dersi yer alacak), Yabancı dil, Fen bilimleri ve matematik, Sanat ve spor, Sosyal bilimler olacak.. “Temel Dini Bilgiler” dersi kapsamında, isteğe bağlı olarak “İslamiyet, , Musevilik dinleri ile ” inancına ait bilgiler verilebilecek, yeterli öğrencinin (10-12 kişi) seçmesi durumunda Kürtçe de seçmeli ders olabilecek. ve 5-8. sınıfa kadar haftada 2 sat olacak.

 

Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in hayatı, Yazarlık ve yazma becerileri, Yaşayan diller, Yabancı dil, Pratik bilim uygulamaları, Matematik uygulamaları, Bilişim teknolojileri ve yazılım, Görsel sanatlar, Müzik, spor ve fiziki etkinlikler, Zeka oyunları 5. sınıftan 8. sınıfa kadar sürekli alınabilecek.

Birkaç ay önce, M.Ü. yapılan bir sempozyum sırasında Dekanlarla otururken, Sn.Ömer Balıbey de gelmişti ve sistem hakkında görüşlerini dile getirmişti. Kendisi ile İstanbul İl Müdürü iken, İTÜ TMDK Müdür Yardımcısı olarak bazı projelerlerde çok yakın ve verimli çalıştığımızdan, sormuştum; “Seçmeli dersler konusunda alınmış karar var mı? Yoksa müzik eğitim kurumları düşüncelerini size iletsinler mi? Yararı olur mu?” diye…“Elbette Bakanlığa ve bana gönderebilirsiniz, henüz çalışmalar devam ediyor, yararı olur” demişti.

(MEB) Öğretmen  Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Ömer Balıbey;  ”Eskiden eğitim alanındaki yatırım daha çok tıp  fakülteleri, mühendisliklere yapılırdı. Öğretmen fakültelerine pek önem  verilmiyordu. Ancak sayın bakanımız gelir gelmez ’İlk iş olarak öğretmenlerimizi  eğitmeliyiz’ dedi. Şuan öğretmenliğin niteliğini arttırmak için neler yapmalıyız  konusu üzerinde çalışıyoruz. Akademisyenlerden bilgi alıyoruz. Genç bir öğretmen kadromuz var. Öğretmenlerimizin yüzde 73’ü 40 yaşın altında.  Bu büyük bir şans. Öğretmenlerimize akademisyenler eğitim verecek ve her 5 yılda  bir sınava girecekler. 7-8 yılda bir sınavlarına girecekler. Baş  öğretmen, uzman öğretmen gibi unvanlar alacak”(basından)

Ben de yazılarımla ve konuşmalarımla, Konservatuarlar/Müzik eğitimi ABD yöneticilerine “düşündükleri dersler seçmeli/zorunlu varsa, acele Ankara’ya bildirmelerinde yarar var” söylemlerinde bulunmuştum. Ancak, duyuyorum ki, bu konularda maalesef bir teklif yazısı ulaştırılmamış.*

Yazık….

Konuya “sanat alanı” ile ilgili olarak bir sonraki yazıda devam etmek istiyoruz…

* Bizde yöneticilik, “fors için, araba-lojman için, kişisel hırslarını tatminde, çalışanları dışlamada v.b. kullanılan, üst makamlara sorun götürmeyen, hep evet diyen, üst karşısında el-pençe duran, kurum sorunlarını öteleyen” bir görev olarak algılanmaya başlandı nedense…

“Unutmayalım; alanın sorunlarını çözenler yine o alanın mensupları olmalıdır.”

Eğer kurum için teklifi ilgili makam yapmayacaksa, kim yapacak?

Kurumun sorunlarını makamlar dile getirmeyecek, çözüm için üstlerle irtibata geçmeyecekse kim geçecek?

 

Son söz: Makamlar, sorunu dile getiren değil, sorunları çözen yerlerdir..