BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,78
ALTIN 2.506,64

Türkiye’nin yeni beka sorunu…

Terörden daha zararlı bir beka sorunu ile karşı karşıya kalacağımız aşikârdır…

Türkiye, bildim bileli hep bir “beka sorunu” ile karşı karşıya kalmıştır. Bu bir zamanlar terördü, bir zamanlar irtica…

Gözlemlerime göre ise yepyeni bir beka sorunu ile karşı karşıyayız: Eğitim…

Son 16 yılda defalarca bakan ve eğitim sitemi değiştiren Türkiye, Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçilmesi ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın başına Ziya Selçuk’un gelmesiyle rahat bir nefes almaya hazırlanırken yeni bir haberle “ne oluyoruz” moduna geçtik.

Haberlere göre Milli Eğitim Bakanlığı’nda liselere geçiş sistemi ile ilgili bir revize çalışması varmış. Bakan Ziya Selçuk yeni sistemi 15 Ekim tarihinde açıklayacakmış.

Son sistem değişikliğinin üzerinden daha bir yıl geçmeden gelen bu haber açıkçası beni yukarıdaki başlığı atmaya zorladı.

“Zorladı” diyorum zira uzun zamandır eğitim cenahından gelen haberler hiçte iç açıcı değil.

Bu iç açıcı haberlere geçmeden şu anekdotu da ekleyeyim: Yeni sistem değişikliği haberini alan okullar şu anda beklemeye geçtiler. Öğrencilerine en son değişikliklere göre eğitim vermek isteyen öğretmenler yeni değişiklileri bekliyorlar.

Hakeza test kitabı basan yayınevleri de beklemeye geçtiler.

Nerden baksanız çocukların eğitimi için bir aylık bir zaman kaybı söz konusu. Oysa bizim beklemeye değil çalışmaya hem de çok çalışmaya ihtiyacımız var. 

Eğitimle ilgili endişelerimi artıran bir araştırma Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) kaynaklı. OECD’nin geleceğin bilim adamlarının nereden çıkacağı konulu araştırmasında Almanya başı çekiyor. Almanya’yı Estonya ve Finlandiya takip ediyor.

Bilin bakalım Türkiye kaçıncı sırada?

Maalesef ilk 5’te değiliz...

İlk 10’da yokuz...

Hatta ilk 20 içinde de değiliz...

Peki, neredeyiz o zaman?

Sonuncu! Evet, yanlış okumadınız maalesef, sonuncu sıradayız.

Bizi geçen ülkeler arasında Colombiya, Şili gibi Güney Amerika ülkeleri bile var. 350 bin nüfuslu İzlanda ve 500 bin nüfusa sahip Lüksemburg bile bizim üzerimizde sıralamada…

Sanırım yazının başlığını niçin “Türkiye’nin yeni beka sorunu…” diye attığımı anlamışsınızdır.

Geleceği inşa edecek insan sayımız yok denecek kadar az da o yüzden.

Eğer geleceği inşa edemeyeceksek beka diye bir şeyden bahsetmek beyhude olur.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışındaki akademisyenlere yaptığı “yurda dönün” çağrısı endişelerimi daha da artırıyor. Demek ki ülkemizdeki akademisyen sayısı yeterli değil ki dışarıdakilere dönme çağrısı yapılıyor.

Eğer bu konuda acil tedbir alınmazsa birkaç yıl sonra daha farklı şeyler konuşuyor olabiliriz.

Bir de her zaman midemi bulandıran şu Fulbright meselesi var. Uzun yıllardır konuşulmasına rağmen hala bir açıklığa kavuşturulmadı.

Atalarımızın dediği gibi “ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”

Eğitimimizi dış güçlere teslim ettiğimiz anlamına gelen bu Fulbright meselesi bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Türkiye artık bu meselenin üstünden gelecek güce ve birikime sahiptir.

Daha önce "Osmanlıyı yıkan müfredat bizi de yıkar mı?" başlıklı bir yazımda okutulan müfredatın yetiştirdiği gençlerin Osmanlı’nın sonunu getirdiğinden bahsetmiştim; Abdülhamid Han çok büyük ıslahat ve yeniliklere imza attı. Sanayiden eğitime, ticaretten ulaşıma varıncaya kadar yüzlerce proje hayata geçirildi.

Eğitim için de bir dizi yenilikler yapılmaya çalışıldı. Günümüz sisteminden çok farkı olmayan Rüştiye, idadi ve Darülfünun sistemleri ile birlikte yeni ve lüks okul binaları inşa edildi.

Almanya’dan getirtilen bir eğitim Profesörü bu okullardaki görev süresinin sonunda sunduğu raporda acı bir gerçeği ortaya çıkardı: "Bu okullarda mevcut müfredatla yetişen öğrenciler, gün gelir devleti yıkar"

Eğitim konusunda ciddi tedbirler almaz ve araştırmalarda dibe demir atmaktan kurtulamazsak terörden daha zararlı bir beka sorunu ile karşı karşıya kalacağımız aşikârdır…

SOSYAL MEDYA TAKİP 

twitter.com/msbeser

facebook.com/msbeser