BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Tiyatro severlere…

Tiyatro fevkalade güzel bir sanat dalı...

Tiyatro fevkalade güzel bir sanat dalı. Benim de çok sevdiğim bir huyum var; yaklaşık 10 yıldır her sene, Ankara Devlet Tiyatrolarında sergilenen yeni oyunların tamamını sezonun sonu gelmeden izlerim.

*

Diğer tüm sanatsal aktivitelerde olduğu gibi tiyatro da hayatınızı bir anda değiştirebilme gücüne sahip değildir. Ancak yine diğer tüm sanat dallarında olan o sihirli süreç, tiyatro için de geçerlidir.

Yavaş yavaş hayata bakış açınız değişir. Yaşamda karşınıza çıkan bir takım sorunlara farklı pencerelerden bakmayı öğrenirsiniz. Farklı konular hakkında bilgi sahibi olursunuz. Düşünce yapınız değişir. Nihayetinde çevrenizdeki kişilerde ona göre şekillenir. Tüm hayatınızı yavaş ama derin bir şekilde yapılandırırsınız yani.

*

Tüm (hepsinin olmaya bilir!) tiyatro severlerin bildiği gibi, tiyatronun diğer hiçbir sanat dalında olmayan kendine has kuralları vardır. Sinemada film izler gibi tiyatroda oyun izleyemezsiniz mesela.

Herhangi bir sebeple ses çıkarırsanız; hem oyuncuların dikkatini dağıtabilirsiniz hem de diğer izleyicilerin oyuna konsantre olmalarına engel olursunuz. Oyuna gelmeden önce bunu idrak etmiş bir şekilde gelinmesinde her zaman fayda olacağı kanaatini taşımaktayım!

Cep telefonunun oyunun tam ortasında çalması ve bir türlü cepten ya da çantadan çıkarılamaması durumu ise hepsinden daha iç acıtıcıdır. Çünkü oyun başlamadan hemen önce şöyle bir anons yapılır: “Oyunumuz başlamak üzere lütfen cep telefonlarınızı kapatır mısınız?”

Bu durum karşısında telefonunuzu kapatmama lüksünüz var tabi ki. Ancak telefonu sessize almama lüksünüz yok! Oyun başlamadan hemen önce yapılan anonsa rağmen o telefon niye çalar hiç anlamış değilim.

Bir de oyunun kritiğini oyun devam ederken yapmaya kalkanlar var. Son gittiğim oyunda tam olarak buna rastladım. Arkamızdaki sırada oturan üç genç arkadaş, bayağı bayağı spor yorumcusu gibi oyunun kritiğini yapıyordu. Dönüp baktım, kifayet etmedi. Yanımdakiler de aynı tepkiyi verdi, oralı olmadılar. Bizden geçtim oyuncuların dikkati dağılacak durumdaydı. Ben ikinci sıradaydım, onlar ise üçüncü. Yani sahneye oldukça yakındık. Ama oralı olmadılar. Sonra bir poşet karıştırma işlemidir sürdü. Hışır hışır hışır… Pes be kardeşim.

*

Tiyatroyu sevdiğini yeni(!) fark edenlere birkaç tavsiyem var:

Lütfen telefonunuzu kapatın.

Oyun esnasında yanınızdaki kişiyle mümkün mertebe konuşmayın.

Sürekli burnunuzu silmeniz gereken grip, nezle gibi bir hastalığınız varsa biletinizi ertelemenizde fayda var. Hem ses çıkmaması hem de etrafınızdaki kişilere hastalığı yaymamak için!

Alkışlayacağınız anları doğru belirleyin. Eğer eski bir tiyatro sever değilseniz, alkışı başlatan kişi olmak yerine takipçi olun ve bu yol ile doğru zamanları öğrenin.

***

Muhatap olmuyorum…

Allaha şükür yeni bir akım daha başladı. Belki de vardı da ben yeni şahit oldum. Nedir o akım; “muhatap olmuyorum.”

Bir konuşma yazayım mesela:

- Ahmet söylesene Ragıp ile neden küstünüz?

- Küs değiliz. Onu da nereden çıkardın.

- O zaman kırgınsın. Ne oldu anlatsana?

- Yo kırgın da değilim.

-  Yahu arkadaş sizin aranızdan su sızmazdı. Neyiniz var diyorum?

- Hiççç. Muhatap olmuyorum.

*

Ne demek şimdi bu? “Yani aslında küstüm ama ilerde barışırsam ‘hani küsmüştünüz?’ demesinler diye yuvarlak cevap vermiş olayım” demek mi?

Ya da küskünlük ve kırgınlık arasında başka bir şey mi?

Vallahi bilmiyorum ne demek istenildiğini biri bana anlatsın!

***

Günün sözü

“Olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyendir.”

- Konfüçyüs

*

Neyse bugünlük bu kadar dostlar.

Sağlıcakla kalın…