BIST 9.525
DOLAR 32,50
EURO 34,76
ALTIN 2.490,69

Sınırlarımız kaldırılıyor..

milli ve manevi kültürümüz açısından kadim medeniyetimizin ruhundan çok uzak kişilere kültür emanet edilmiş ve yozlaştırılmıştır.

Dost sohbetleri esnasında yapılan konuşmanın genelinde netice olarak şu cümle ile bitiş gerçekleşir; eğitim ve kültür sistemimizin değişmesi şart!

Bu “şart” olarak nitelendirilen vurgulama memnun olunmayan mevcut standartların değişmesi adınadır kahir ekseriyetle.

Suni meseleleri toplumun merkezine yerleştirdiğimizde reel olandan uzaklaşıyoruz.

Zaaflarımızla, artılarımız ve eksilerimiz ile oluş sancısı içerisindeyiz.

Bu ülkenin en önemli meselesi kafa yapısının yani fikir dünyasının değişimidir!

Memleket meselesinin cilvelerini sadece yaşamış olduğu çember içerisinden mütevellit zanneden zihniyet her daim eleştiri ve memnuniyetsizlik içerisinde hayatını idame ettirecektir.

Çünkü hiçbir zaman kendi çemberinde arzuladıkları gerçekleşmeyecektir.

İşaret levhaları olmadan yolda yolculuk yapılmaz.

Lakin yol güzergâhındaki levhalara da küserek varılacak menzile gidilemez. Sapacağımız her yanlış yol bizi yanlışa doğru sabitleyecektir.

İlk olarak; kültür ve kalem dünyamız başta olmak üzere söz sahibi herkes bu ruh ile hareket etmek düşüncesini birey olarak üzerine alınmaz ise içinde debelendiğimiz durum yüzyıllar boyu devam edecek.

Anadolu coğrafyası yüzyıllardır İslam, iman, adalet, millet ve ümmet şuuru ile ayakta kalmış.

Bu hayat çizgisini yeniden idrak edebilecek müteyakkız ruhlu gençler artık kendi kültür ve inanç argümanlarını tanımakla mükellef.

Bugüne kadar olduğu gibi başkalarının kültür ve fikir kaynaklarıyla ruhumuzu doyurmaya ve bu minvalde taklit inşa etmeye devam edersek mağlubiyetlerin her daim kahramanı oluruz.

Vesayetten kurtulamamış bir kültür maalesef milletçe varlığımızı sürdürmemize engel teşkil edecektir.

Gençliğimizi meselesiz bir nesil haline getirerek ruhi fonksiyonlarını disiplinize edememiş kimliksiz hale sokmaya çalıştılar-çalışıyorlar.

Hayatına sadece zevk-u safa ve eğlenceye zemin hazırlama telaşında ve derdinde olan gençliğimize gayri milli güçlerin egemenlik tarihi yaşatılıyor.

Bu güne kadar milli ve manevi kültürümüz açısından kadim medeniyetimizin ruhundan çok uzak kişilere kültür emanet edilmiş ve yozlaştırılmıştır!

Bu sebepten dolayı maalesef İslam ve Anadolu değerleri üzerinden geleceği tasavvur edebilecek milli ve dini şuur savrulmaları yaşamış bir gençlik sokaklarda dolaşmakta.

Sınırlarımız kaldırılmış durumda! Toplu iftar davetlerinde müşahede edilen enstantaneler iç acıtıyor maalesef.

Kapalı kızlarımızın, bayanlarımızın bu davetlerde görmüş olduğu vizyon sahibi insanlarla sarmaş dolaş resim çektirmeleri maharet olarak sayılıyor artık.

Ve dahası çektirilen bu resimler sosyal medya aracılığı ile bütün insanlığa sunuluyor!

Ahlak ve mahrem sınırlarımızı kaldırılıyor!

Kendimize dur diyemiyorsak birileri bu duruma dur demeli artık!

İslami ve kültürel sınırlarımızda temsil krizinin oluşması, kendimizi ispat çabalarımızın ahlak krizlerine dönüşmesi işten bile değil.

Öncelikle dinimizin değerlerinden uzaklaşmamalıyız. Akabinde ise kadim kültür değerlerimizi ayakta tutabilmenin savaşını verebilmeliyiz.

Namahrem sarmalında verilen yapay gülücükler toplumsal olarak müşahede edildiğinde vatanımıza zarar verecektir.

Batının medeniyet anlayışı ve kültürünün karşısında her zaman teslim olmuş eda ile rükû edenlerden ülkemize ne kadar zarar geldiğini hepimiz müşahede edebiliyoruz.

İmanı sağlam, aklı muhakemeye yatkın, hissi ve vicdanı hesapsız olmayan, estetiği sadece çıplak resimlerden ve heykellerden müteşekkil saymayan, kitap, sanat, şiir, müzik, tiyatro, vs. ile donatılmış Müslüman gençlerin sesleri yükselmeli her yerden.

Benliğimize özümsetmeden giydiğimiz başka milletlere ait kültür libasları bize yakışmadı-yakışmıyor.

Hatta diyebilirim ki çoğu zamanda üzerimizde komik duruyor.

İman şuuru ve milli kültür, işporta malı gibi bedeli ödendiğinde sahiplenilecek bir şey değil.

Müşahede ettiğimiz günümüz kültür ve dini hassasiyet değişmeleri, gerilimli bir ümmet haline getiriyor bizleri.

Kendi kültürel tarihi ve yaşantısının, medeniyet destanımızın mihenk taşlarının ve manevi-dini hassasiyetinin yoksunluğu yemek yemeyi unutmuş derecede açlık oluşturacaktır.