BIST 9.065
DOLAR 32,32
EURO 35,13
ALTIN 2.294,98

Savaşın Maliyeti

Benjamin Franklin’in 1783 yılında Josiah Quincy’e yazdığı mektubun bir bölümünde “İyi bir savaş veya kötü bir barış hiç olmamıştır” der.

Benjamin Franklin’in 1783 yılında Josiah Quincy’e yazdığı mektubun bir bölümünde “İyi bir savaş veya kötü bir barış hiç olmamıştır” der.

Barışı tesis etmenin savaşmaktan daha zor olduğu dünyamızda, özellikle kendi coğrafyamızda hergeçen gün terörün her ceşidine şahit olmaktayız. Terörün dini,etnisitesi olmadığı gibi özellikle ülkemizde ve coğrafyamızda yaşanan her türlü terör olaylarıda yüreklerimizi dağlamaktadır.Geçtiğimiz aylarda, refah seviyesi yüksek olan Fransa’nın başkenti Paris’te yaşanan 7 ayrı saldırıda 100’den fazla kişinin katledilmesi, insanlığın hiç bir coğrafyada güvenli olmadığını göstermiştir. Ölümlerin hiç durmadığı Ortadoğu’da, Türkiye’de Ankara, Suruç,

Çınar ve İstanbul’da Sultanahmet saldırıları ve geçtiğimiz aylarda Mısır’da düşürülen Rus yolcu uçağıyla birlikte terör saldırıları ve bundan kaynaklanan kayıplar son zamanlarda hiç olmadığı kadar devletler gündemine yerleşmiş durumdadır.

“Barışın hiçbir maliyeti yoktur ve buna ek olarak tüm harcamalarıyla herhangi bir zaferden son derece daha avantajlıdır” diyen Thomas Paine’in bu sözü günümüz dünyasında yaşanan ve terörizme karşı mücadele konusunda yapılan harcama maliyetlerini doğrular mahiyettedir.En son yayınlanan raporlara göre terörizimle mücadelenin dünyaya ekonomik maliyeti özellikle New York’da yaşanan 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi saldırısının gerçekleştiği 2001 yılını geride bırakarak günümüzde yapılan harcamaların yıllık 53 milyar dolara ulaştığı bildirilmektedir.

Küresel Oyunlar

Gelişmiş devletlerin, siyasileri, kanaat önderleri yada akademisyenleri kendi ulusal çıkarlarına ters düşecek hamleler yada ülkelerinde ki terör olaylarını teşvik edici olarak hazırlanan bildirilere imza atıp suça ve katliamlara ortak olmazlar.Konu ülke çıkarları olduğunda ortak payda da buluşur sorunu çözmek için hertürlü mücadeleyi verirler.

Günümüzün güçlü ve zengin ülkeleri, kendi ulusal çıkarları için yüz yıllar boyu kendilerine özgü yayılımcı taktiklerle yerkürenin hemen hemen bütün ülkelerini kaba kuvvet yahut ekonomik baskılarla geri kalmaya mecbur kılmışlar ve bu ulusların ellerindeki değerleri yok edip bilgisiz, eğitimsiz, cahil kalabilmesi için her türlü siyaseti uygulamış ve amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmuşlardır. En çok işe yarayan bu araçlardan biri de, kendi ülkesine ihanet edebilecek insanları tespit edip himayesine alarak güç zehirlenmesine uğratıldıktan sonra zamanı geldiğinde kendi devletine karşı savaşıp ülkesini emperyalist güçlere boyun eğdirtmektir. İsimleri ve tipleri bizler gibi olan, bizler gibi düşünen,bizler gibi inanan,bizler gibi ibadet eden bazı vatan hainlerinin kimi eski bir vaiz, kimi siyasetçi, kimide bazı sözde akademisyenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Maalesef, konu ülkemiz olunca, ekonomik ve manevi açılardan millet ve ülke çıkarlarını herşeyin üstünde tutma alışkanlığı olmayan çukur desteğinde bulunan bazı siyasilerin ve sözde aydın olduğu iddia edilen küresel güçlerin işbirlikçileri vatan haini bazı sözde akademisyenlerin kendi ülkelerine verdikleri zararı ve bu zararları gelecekteki genç nesillerimize miras bırakmaları zaman kaybından başka birşey olmayacaktır.

Devletimizin aklı ve iradesi, milletimizin sağduyusu ile buluştuğunda ortaya çıkacak sonuçlardan ürken küresel güçler her türlü oyunu sergilemekten geri kalmazlar. Devletimiz, milletten aldığı destekle birden fazla cephede hem fiziksel hemde siyasi argümanlar ile mücadelesini sürdürebilir kuvvet ve özgüvene sahiptir. Özellikle terörle mücadelenin büyük bir kararlılıkla devam ettiğini gözlemlemekteyiz. Bir taraftan Pkk, Fetö, daeş gibi terör örgütleri ile büyük bir mücadeleyi kararlılık ile devam ettiren devletimiz, diğer taraftan Suriye, Rusya, İran ve Irak ile olan siyasi ve insani anlaşmazlıklar yeterince enerji ve zaman almasına rağmen yatırımları devam ettirmekte ve yeni planları,projeleri hızlı bir sekilde oluşturup hayata geçirmektedir. İşte mazluma umut, zalime korku olan "Yeni Türkiye" budur.