BIST 9.722
DOLAR 32,56
EURO 34,86
ALTIN 2.431,82

Milletvekillerine gönderilen ihanet mektubu

Aralarında eski bakan, milletvekili, yönetmen, yazar, senarist, gazeteci, oyuncu gibi mesleklere sahip 170 kadar isim imzaladıkları mektubu meclisteki AK Parti milletvekillerine gönderdi.

Aralarında eski bakan, milletvekili, yönetmen, yazar, senarist, gazeteci, oyuncu gibi mesleklere sahip 170 kadar isim imzaladıkları mektubu meclisteki AK Parti milletvekillerine gönderdi.

Mektubun içeriği tek kelimeyle iğrenç!

PKK'nın Kandil'deki yapılanması bir mektup yazsa, ancak bu kadar iğrençliğe imza atabilirdi.

Adeta PKK'nın şehir yapılanması olduklarını ilan etmişler.

"Biz aşağıda imzası bulunan yurttaşlar, milyonlarca insanımız adına size sesleniyoruz" diye başlayan mektubun devamı şöyle:

"Ülkemizde ve bölgemizde savaş değil sulh ve sükûn istiyoruz. Sınırlarımızı korumanın ve beka sorunu yaşamamanın en iyi yolunun karşılıklı dostluk ve iyi komşuluk bağlarını güçlendirmek olduğuna inanıyoruz.

Çözümün savaşla değil, karşılıklı müzakere ve işbirlikleri üzerinden sağlanacağını, üstelik bunun mümkün olduğunu, tecrübe ile biliyoruz. Türkiye’ye bir tehditte bulunmayan, Suriye toprağı olan Afrin’e silahlı müdahalenin bölgemize ve ülkemize barış ve güvenlik değil, daha büyük sorunlar, yıkım ve acı getireceğini, Kürt yurttaşlarımızı da yürekten yaralayacağını biliyoruz.

Yurttaş kimliğimiz ve sorumluluğumuzla, halkımızın ve tarihin önünde siz yetki sahiplerini uyarıyor, sesimize kulak vererek sağduyulu davranmaya, savaşı derhal durdurmaya ve sorunu diyalogla çözmeye davet ediyoruz."

Mektuba isim atanların listesi bir hayli uzun.

Genco Erkal, Zülfü Livaneli, Binnaz Toprak ve İhsan bilmem neyi açık var. Geri kalanını topladım, çarptım, böldüm.

Baktım ki hiç birini tanımıyorum!

Liste uzun olsun diye ne kadar çer çöp adam varsa araya sıkıştırdılar herhalde... 

Dedim ya, mektubun içeriği iğrenç!

Mektupta PKK'yı kınayan hiçbir ifade yok. Sanki teröristlerle değil de, masum Afrin halkıyla savaşıyormuşuz gibi, sanki petrole konmak için o bölgeye gitmişiz gibi davranmışlar.

Tecrübe ile kardeşliğin mümkün olduğunu bildiklerini yazmışlar.

Biz de biliyoruz o kardeşliği, bilmez miyiz hiç?

Kardeşlik adına el uzattığımızda şehirleri nasıl silah deposuna çevirdiklerini, koca kentleri nasıl köstebek yuvasına çevirdiklerini, çoluk çocuk demeden insanları bombalarla nasıl parçaladıklarını, yatağında uyuyan polisleri nasıl katlettiklerini tecrübe ile öğrendik...

Hele kadınları, hele anne karnındaki bebeleri katlettiklerinde kardeşliklerinin nasıl olduğunu çok ama çok iyi öğrendik. 

Devam edelim...

"Türkiye'ye en ufak bir tehditte bulunmayan kesime askeri operasyon yapıldığını" söylemişler. "Bırakın orada bir terör devleti, bir PKK devleti kurulsun" demeye getirmişler!

Hani bir insan rengini karakterini, mayasını ve emdiği sütün bozuk olup olmadığını ancak bu kadar belli edebilir. 

Türkiye terör örgütü, masum PKK devletine saldırıyor demelerine ramak kalmış!

Yakında onu da derler, emin olabilirsiniz!

Afrin'de ABD'nin silahlandırdığı 30 bin terörist Türkiye'ye en ufak bir tehditte bulunmuyor öyle mi?

O zaman yoldaşlara sorarım?

Kilis ve Reyhanlı'ya aylardır düşen şeyler ne kuzum? Meteor mu yoksa o teröristlerin attığı roketler mi? 

Güneydoğu'da Türk askeri ile çatışanların üzerinden çıkanlar su tabancası mı yoksa ABD'nin verdiği silahlar mı?

Sahi...

Zamanında, ''PYD'ye silah vermeyi durdurun, savaşa neden olmayın'' diye ABD'ye karşı bir uyarı mektubu yayınlamayı neden düşünmediniz siz?

Madem barışa bu kadar meraklısınız.

Ülkenizde terör estiren, çoluk çocuk bombalayan teröristlere neden "Durun, kan dökmeyin" deseydiniz ya!

10 bin kilometre öteden gelenlere ses yok, dağda yediğini şehirde kusan teröristlere ses yok, ama sınır ihlali gibi haklı bir gerekçeyle teröristlerin üzerine giden Türkiye'ye salla di mi?

Sizin emdiginiz süt haram olduğu için adaletiniz şaşmış. İnsanlığınızı, vicdanınızı kaybetmişsiniz.

Barış, sizin ülkenizde terör estiren, asker, polis, genç, yaşlı, çocuk demeden öldüren PKK'lılara çiçek uzatmakla gelmez. Barış gidip bu teröristlerin geldiği yeri başlarına yıkmakla olur.

Türkiye şu anda tam da bunu yapıyor. Türkiye hak edene hakkını vermeye gitti. 

Sizde birazcık şeref, azıcık haysiyet olsaydı, 3 buçuk milyon Suriyeli'yi ülkesine kabul eden AK Parti hükümetine teşekkür mektubu yazardınız.

Siz o mektubu yanlış adrese göndermişsiniz. Kandil'e ve Amerika'ya göndermeniz gerekiyordu. 

Son olarak...

Mektuba, "Milyonlarca insanımız adına" diye başlamışsınız da o milyonlar kimler merak ediyorum. 

Milyonlar dediğiniz kesim günlerdir cephedeki askerine yemek taşıyor. Yetmiyor,  askerlik şubelerine koşup, "Bizi de silah altına alın" diye yalvarıyor. Sizin arkanızda olsa olsa üç beş çapulcu ve terörist vardır. 

Kusura bakmayacaksınız artık, yeni Türkiye bundan sonra böyle..

Batılı ülkelerin önünde diz çökmeyen, terörist nereden gelecek, nasıl vuracak diye beklemeyen, terör ve terörist neredeyse gidip başını ezen bir Türkiye var artık. 

Eğer bu Türkiye sizi memnun ve mutlu etmiyorsa, sizi şöyle Afrin'deki kardeşlerinizin yanına alalım ha!

Olur mu?