BIST 9.091
DOLAR 32,38
EURO 35,01
ALTIN 2.325,79

M.E.Bakanı Prof. Dr. Z.Selçuk; eğitimi uzun sürede inşa edebilecek mi?!..,

Başarısız eski yöneticilerle, yeni başarılar elde etmek mümkün değildir

Prof.Dr.Sn.Ziya Selçuk’un Bakan olarak atanması geniş/olumlu  yankı uyandırdı. Bugüne kadar yapılanları -alanları olmadığı halde siyaseten- destekleyen yazılar yazan köşe yazarları, şimdi de yeni bakanın yanında olmak için kalemlere sarıldı! ve yapması gerekenleri yazamaya başladılar!..Bizim görüşümüze göre; her şeyi bilen ve ülkeyi yönetenlere sürekli akıl veren köşe yazarları ve TV konuşmacıları, eğitim konusunda ki yazılarına/programlarına ara vermelidirler. Bırakın; eğitim konusunu eğitimciler konuşsunlar. Eğitimin sorunlarını, yine “eğitimciler çözecektir/çözmelidir.”

https://www.internethaber.com/cumhurbaskani-ve-ak-parti-soylemlerinde-egitim-ve-dil-1858348y.htm

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, medya kuruluşlarının temsilcileriyle (20.07.2018)  bir araya geldi ve mütevazı kişiliğiyle önemli açıklamalarda bulundu. Şimdi yorumlarımla açıklamalara göz atalım;

Z.SELÇUK: “Öğretmen performans sistemini uygulamayacağız.”

AY: Daha önce getirildiği söylenen ve tepki alan performans sisteminin ne olduğu tam olarak anlaşılamadı. Ancak, son yıllarda öğretmenlerin; branşlarıyla ilgili/yakın  alanlarda Yüksek  Lisans ve Dr./Sy. yapmaları kaldırılmış, hatta karşılığında derece almaları bile iptal edilmişti. Bunlar, bize göre  bir performanstır ve öğretmenin gelişmesini/bilgilenmesini  sağlar. Bu konu da gözden geçirilmelidir. 

Z.SELÇUK: "Eğitim uzun sürede inşa edilir, kısa sürede bozulur. Biraz sabır gerektiriyor. En geç 2 ay içinde yaklaşık 3 yıllık bir program açıklayacağız. 'Bizim 3 yıl içindeki yol haritamız budur.' Toplumla bir makro paylaşımda bulunacağız.”

AY: Doğru  bir yaklaşım. 2 ay sonra eğitim dönemi başlayacak. Bugüne kadar her AK Parti’li M.E. Bakanı sistemi değiştirmiş ve Başkan’ın sürekli söylediği gibi, eğitimde başarı yakalanamamıştır.  Bakanı tebrik/ziyaret dönemime ara verilmeli, atamaları yapması ve çalışması,  için imkan verilmelidir. Yıkmak kolay, yapmak zordur ve maalesef yıllarca kolay yol seçilmiştir.

Z. SELÇUK: “Hiçbir öğrencimiz, velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun ortasında asla kurallar değişmeyecek.”

AY: İşte Bakanımızın  “en doğru/beklenen ve gerçekleşmesi istenen” sözlerinden biri. Kurallar, son yıllarda tamamiyle bozuldu, sınava yaklaşılırken kurallar değiştirildi  ve kimse üzerine alınmadı. Olan öğrencilere ve velilere oldu. Bir kural vardır; “bir öğrenci hangi şartlarla başladıysa, o şartlar okulu bitirinceye kadar devam eder.” Bu, iş hayatında da böyledir. https://www.internethaber.com/cesaretle-yazmak-ve-asklagorev-sorumluluguyla-calismak-1867241y.htm

Z.SELÇUK: “Temel kavramımız adalet olacak. Ana planda tuttuğum en önemli şey adalettir.”

AY: Adalet, son yıllarda her kesimdeki insanın aradığı bir kavram oldu. Dikkat edilirse, seçimin en önemli söylemiydi “adalet. Yanına yaklaşılmayan; velilere, öğretmenlere tepeden bakan okul müdürleriyle yol almak/adaletli davranmak  mümkün değil. İl/İlçe Müdürlerine, Okul Müdürlerine; bu makamların geçici olduğu, asıl mesleklerinin öğretmenlik olduğu son derece açık ve net bir şekilde anlatılmalıdır.

Z. SELÇUK: “Bakan olmaya değil gören olmaya çalışacağım.”

AY: Evet çok doğru, şimdiye kadar alanı olmadığı halde bazı şartları zorlayan Bakanlarla zaman kaybedildi. Bakan; eğitimin içinden geliyorsa -ki öyle-,eğitimdeki görüşlerini güncelliyorsa -ki öyle, eğitim konusunda sürekli paydaşlarla konuşuyorsa -ki öyle-, uygulamacı ise -ki öyle-, liyakatlı isimlerden kadrosunu da belirlerse başarısız olmasının imkanı yoktur. Biz; önce liyakat, sonra adalet diyoruz. Çünkü; “liyakatlı/dolu/biz diyen”  insan, zaten “adaletli” davranacaktır.

Z.SELÇUK: “Öğretmen bizim önceliğimiz olacak.”

AY: Öğretmenlik; son yıllarda bozulan bir sistem. Çok şey bilen, ama alanını iyi bilmeyen mezunlarla “öğretmenlikte” başarı yakalamak mümkün değildir. 

Öğretmen yetiştirme programları; ülkenin ihtiyacına göre, uygulamalı alanlar çoğaltılarak, öğrencinin ülkesini tanıması sağlanarak v.b. yenilenmelidir. Ayrıca; köyde/ilçede kalmayan, muhtarlarla konuşmayan, kahveye uğramayan, tarladaki insanların derdini bilmeyen v.b. mezun  öğretmenler konusu da gözden geçirilmelidir.

 Z.SELÇUK: “Veriye dair bir politika üreteceğiz. Ana konularla ilgili vizyon belgeleri hazırlayacağız. Eğitim ihraç edilir ama ithal edilemez. Vizyonumuzu bizim kelimelerimiz doğuracak. Gerçekten şeffaf olmayı çok arzuluyoruz. Gizlemek çocukların hayrına değil.”

AY: Anlaşılıyor ki; herkes bir 3-4 yıl önünü görecek, seneye ne değişecek diye korkmayacak..Bilimsel uygulamalardan alınan verilerle yola devam edilecek!.. Son yıllardaki uygulamalara bakarsak bu az şey mi? Elbette çok şey.. Bakan; ülkeye uyan, ülkesinden güç alan, ülkesini tamamlayacak, ülkesinin dilini konuşacak, ülkesine yarar sağlayacak bir eğitim modelinden bahsediyor. Harika sözler…Şeffaflık; sadece MEB için değil, bütün kurumlar için geçerlidir, o nedenle bizde  önemsiyoruz.

Z.SELÇUK: “Mutabakat çok önemli, herkesi dinleyeceğiz..”

AY: Bakanın, en önemli sözlerden biri daha…  Özlenen, siyaset kokmayan, bir kesimi önceleyip diğer kesimi yok farz eden bir anlayış değil!.. Her eğitmen, -mutlaka- ülke gençliğinin iyi olmasını ister. Her ana-baba,-mutlaka- çocuğunun en iyi şartlarda/yeteneğine göre okumasını ister. O nedenle, her kesimin dinlenmesi  olması gereken bir yoldur. Başarılırsa, unutmayınız; “en çok siyasi davrananlar” sevinecektir.

 Z. SELÇUK: “Diploma temelli değil, vasıf temelli bir anlayışla gideceğiz. 360 derece bir bakanlık göreceksiniz bunu zamanla göreceksiniz. Bir direnç olacaktır biliyorum. Eğitim en muhafazakar kurumdur. Öğretmenler toplum, veliler en muhafazakâr gruptur çünkü çocukları ile ilgili bir konu var elbette muhafazakar olacaklar" ifadelerini kullandı.”

AY: “Diplomalı temelli değil, kaliteye önem veren, vasıflı insan yetiştiren bir eğitim” denilmesinden kimse rahatsız olmamalı. Biz de, yazılarımızda sağlıksız çoğalma değil, önce  kalite/etiklik diyoruz.Üniversite demek 50 ile 100 arasında puan alanları mezun etmek demektir. Ancak, 75’ten aşağı notlarla (yani 3.5) mezun olanlarla, öğretmenliğe kalite kazandırmak çok zordur. Bu konuda değerlendirilebilir.

Z.SELÇUK: "Önümüzdeki yıl sınavın çocukları huzursuz eden bölümleriyle ilgili önlem alacağız. Çok daha dingin bir sınav dönemi geçecek. Bütün mesele, sınavın baskısı konusunda Türkiye'de oluşan örgütlü yapıyı kırmak."

AY: Sanıyorum, öğrenciler ve veliler bunu okuyunca “Oh, çok şükür” demişlerdir. Zaten sınav stresi içinde olan öğrencilerin, bir de değişikliklerle sürekli kafalarının karıştırılması doğru olmamıştır. Sınav, bir baskı oluşturmamalı, mesleğini en iyi şekilde  seçeceği bir sınava dönüştürülmelidir.

Son söz: Sn.Selçuk; MEB’te  oluşturduğu güzel havayı, yeni bir kadro ile sürdürmelidir... MEB’in eski başarısızlıklarına karşı olmamış/olur demiş kadrolarla değişim zordur. Eski yöneticilerle, yeni başarılar elde etmek te,  mümkün değildir.

tweetter@goktanay57