BIST 9.525
DOLAR 32,55
EURO 34,70
ALTIN 2.494,28

Makara Bakara

Arabanın ön yolcu penceresine kolunu yaslamış belli ki keyfi yerinde. Pencereden dışarı çıkmış tasmanın ucu ise arabanın yanında koşturan köpeğin boynunda…

Arabanın ön yolcu penceresine kolunu yaslamış belli ki keyfi yerinde.

Pencereden dışarı çıkmış tasmanın ucu ise arabanın yanında koşturan köpeğin boynunda…

 

Resmi görünce içim sızladı ve “bu da insan,” dedim.

İnsan!

 

Görüntüsü nedeniyle insan diye kabul edilen; güya köpek gezdiriyor.

Sorsan; hayvan sever!

 

Hangi gerekçe ile olursa olsun, hangi iyi niyeti içinde barındırırsa barındırsın; bu resim; tüm güzellikleri, insanca olan tüm değerleri benim gözümde lekeliyor.

 

Peki ya şoför?

O da yanındakinin kirli oyununa eşlik ederek, hatta alet olarak; içindeki insanlığın kepazeliğini göstermiyor mu?

O da vicdan muhasebesindeki sahtekârlardan değil mi?

 

Tencere kapak misali zaten hep böyle olmaz mı?

İllaki bulur kötü kötüyü, vicdansız vicdansızı…

Makara bakara geçinir dururlar sonra güle oynaya kirli kahkalarla…

 

Başkalarını kandırmanın keyfidir çünkü onların haram bulaşmış sohbetlerinin mezesi…

Rakı içmeden sarhoş olan ruhsuzluklarının karanlık yüzlerinin rol almasıdır bir de…

 

Kimi insan müsveddeleri; onlardan sadece sevgi isteyenlere kendi akıl fukaralıkları ölçüsünde eziyet ederek kendilerini iyi hissederken, kimi de maskeli yüzleri ile sahtekârca sefahat içinde yaşayıp, ahlaksız sahtekârlıkları ile başkalarını kandırdıkça eğlenirler.

 

Alın birini vurun ötekine…

 

İkisinde de “Tanrı’nın insandaki evi,” dediğim “vicdan,” yoktur.

İkisinde de o arabanın yanında koşan hayvan kadar insana değer veren yürek yoktur.

 

Lafın özü; onlar da insan…

Ve aramızdalar…

 

O yüzden görsek artık…

Görsek de “yuh,” desek.

 

Yuh!

 

 

 

 

Diğer yazılarım için

 

İndigo Dergisindeki son yazım

 

İletişim için;

 

 

Facebook kişisel sayfam