BIST 9.722
DOLAR 32,58
EURO 34,99
ALTIN 2.420,94

Lütfen Sayın Başbakan lütfen…

Bu ülkenin 12 milyon 500 bin ailesinin yaklaşık 10 milyonunun evine günde en az 8 – 10 ekmek girer Sayın Başbakan…

Sevgili meslektaşlarım…

Sayın Başbakan’a destek veren değerli kardeşlerim…

Ne olur yapmayın?..


O kadar da değil…

Erdoğan’
ın cumhurbaşkanlığı seçimleri için açıkladığı yeni vizyon belgesinde “Demokratik Yönetim” vaadi var…Peki…
Bir politikacı neyi vaat eder?..
Yapılmamışı…
Yani, Erdoğan’ın bu vaadi, 12 yıllık başbakanlığında demokratik bir yönetime geçişi sağlayamadığının itirafıdır ki doğrudur…
Yine aynı belgede Erdoğan “Refah Toplumu” vaat etmektedir…
Bu da göstermektedir ki Erdoğan 12 yıl süren başbakanlığında “Refah Toplumu”na geçişi başaramamıştır…Erdoğan’ın bir başka vaadi “Demokratik Siyaset”tir…
Gelin görün ki Türkiye, demokrasi tarihinde eşine ancak 1950’den önce rastlanabilecek kadar adaletsiz ve antidemokratik bir siyasetle seçime gitmektedir…
Erdoğan arkasına aldığı “Devlet gücünü”, arkalarında “Millet”ten başka hiçbir güçleri olmayan iki rakibine karşı kullanarak ve eşit olmayan şartlarda yarışacaktır…
“Açık Toplum” demektedir Erdoğan…
Oysa çok değil sadece 5 – 6 ay önce; Açık Toplum’un en temel gereklerinden biri olan “Özel yaşam özgürlüğünü” kısıtlayacak şekilde, kız – erkek aynı evi paylaşan öğrencilerin emniyet güçleri tarafından engellenmesi için emir verdiğini açıklamıştır…

O kadar da değil…
Dolmabahçe’deki çalışma ofisinin penceresinden gördüğü gençlerin kız – erkek el ele yürümelerinden şikâyetçi olmuştur…
Oysa “Açık Toplum” bırakın kız – erkek aynı evde birlikte yaşamayı…
Bırakın kız – erkek el ele dolaşmayı; erkek erkeğe veya kadın kadına evliliği bile kabul etmektedir…
Yani…
Erdoğan’ın “Açık Toplum” vaadinin uygulanmasının imkânsızlığı, Açık Toplum’dan nefret edişinden bellidir…
Ve en sonuncusu…
Erdoğan “Hukuk devleti” vaat etmektedir…
Oysa aynı Erdoğan hemen her konuşmasında mutlaka Kuvvetler Ayrılığı İlkesinden şikâyet etmektedir…
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi ise Hukuk Devleti’nin “Olmazsa Olmazı”dır…
Demek istemem odur ki…
Erdoğan; parlamenter sistemin en güçlü kurumu Yürütmenin Başı (Başbakan) olarak yapamadıklarını, yapmadıklarını; sorumluluğu olmadığı için haliyle yetkisi de olmayan bir cumhurbaşkanı olarak yapacağını vaat etmektedir…
Elbette bunlara inanacak ve hatta kendisini seçtirecek kadar “Çok Sayıda Seçmen” de bulacaktır…
Ama sadece “Sayısal” bir üstünlük olacaktır bu…
Ve…
O sayısal üstünlük (Ne yazık ki) demokrasimizin, toplumumuzun, refahımızın, siyasetimizin ve hukukumuzun kalitesini arttıramayacaktır…

Lütfen…

Ekmekle dalga geçmeyin…

Unutmayın ki; “Ekmek” bizim halkımızın kutsallarından biridir…

En bayatı bile olsa bizim halkımız ekmeğiyle oynatmaz…

Bizim halkımız için Ekmek; Mushaf kadar mübarektir…

Onun için yemin ederken “Ekmek, Mushaf” diye başlar…

Bizim halkımız devletine her zaman saygılı olmuştur…

Ama…

Ne zaman ki devlet bizim halkımızın ekmeğiyle oynamaya başlamıştır, işte o zaman darbenin en büyüğünü de yine halktan yemiştir…

1999 seçimlerinde % 22 oy vererek Bülent Ecevit’i başbakanlıkla onurlandıran halkımız, aradan sadece üç yıl geçtikten sonra; merhumu ekmeğiyle oynadığı için % 1.5 oy vererek cezalandırmıştır…

Yapmayın, etmeyin, eylemeyin…

 

SAYIN BAŞBAKAN

Sizi sevdiklerini haykıran veya o havayı veren kimi yazarlara bizzat telefon edip söyleyin ki “Halkın Ekmeği” ile oynamasınlar…

Ne demek yani “Ekmek bayat vizyon taze”?..

Ayıp değil mi?..

Saygısızlık değil mi?..

Kibir değil mi?..

Birileri de kalkıp sizin din üzerinden siyaset yapışınızla kafa bulmak için, “din üzerinden siyaset bayat, ekmek taze” derse kırılmaz mısınız?..

Yüz yıllardır “Önce ekmek” diye haykıran atalarımızın İttihat Terakki Hükümetini İstanbul meydanlarında “Ekmek ve hürriyet” nidalarıyla yıktığını bilmiyor musunuz?..

Ne yani?..

Sayın İhsanoğlu seçim kampanyasında; "Önce içi Dolar dolu ayakkabı kutusu!" diyerek düzeyi yerlerde süründürse daha mı iyiydi?..

Ya da "Önce TOKİ, sonra SOKİ" mi demeliydi?..

 Sayın Başbakan…

Dört yıl, sadece ülkemizin değil dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’u…

Son 12 yıldır da dünyalar güzeli Türkiye’yi yönetiyorsunuz…

Lütfen danışmanlarınızı çağırın ve:

“Ekmekten başka fiyatı devlet tarafından tespit edilen hangi ürün var?” diye sorun…

“Yok” cevabını alacaksınız…

“Petrol ve elektrik” fiyatlarını bile (Haklı olarak) serbest bırakmadınız mı?..

Ve…

Danışmanlarınız gelişmiş liberal demokrat kapitalist ülkelerden hiçbirinde ekmeğe narh uygulanmadığı halde bizde uygulandığını da mı hatırlatmadılar size?..

Neden?..

Çünkü…

Bizim halkımızın özgürlükleri için ihtilal yaptığı görülmemiştir…

Ama…

Elinden ekmeğini aldığınız gün dünyayı başınıza yıkarlar…

Bu ülkenin 12 milyon 500 bin ailesinin yaklaşık 10 milyonunun evine günde en az 8 – 10 ekmek girer Sayın Başbakan…

Bu halkın elinden özgürlüğünü alabilirsiniz ki nitekim aldınız ve gıkı bile çıkmadı…


Her şeyin ilki vardır


Akıllı, gerçekçi devlet adamları
 ve stratejistler düşmanı bile olsa karşısındakinin gücünü, yeteneklerini, hasletlerini kabul edendir…
Kim ki düşmanını (Rakibini) küçümser…
Hasletlerini aşağılar…
O kişi ya da kurum ya da devlet çökmeye mahkûmdur…
Lütfen not edin…
Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybederse işte bu nedenle kaybedecek…
“Ne diyorsun be adam!.. Erdoğan’ın seçim kaybettiği görülmüş mü ki bu seçimleri kaybedecek” diyenlerdenseniz, bilesiniz ki her şeyin bir ilki vardır…


Ama…

Sakın ola ekmeğini almayın…

Sakın ola ekmeğiyle dalga geçilmesine izin vermeyin…

İzin verirseniz birileri de çıkar; “onlar ekmek yerine pasta yedikleri için sizin halinizden anlamazlar” deyiverir…


BİLİRSİNİZ Kİ...

Bu ülkede birileri “Adamın özgürlüğüyle oynama kardeşim” diye uyarılmaz…


Ya ne denir?..

“Adamın ekmeğiyle oynama kardeşim” diyerek aklını başına getirmesi istenir…

Neden?..

Bu ülkede özgürlüğüyle oynandığı, özgürlüğü kısıtlandığı için kimse bir başkasının kanını akıtmaz…

Ama…

Eğer ekmeğiyle oynanırsa kan çıkar…

Lütfen Sayın Başbakan lütfen…

Yazarlarınıza söyleyin, ekmek sloganıyla alay etmesinler…

Söyleyin, bu milletin ekmeğiyle oynamasınlar…





Olan İhsanoğlu'na olacak...

Deyin ki Erdoğan yandaşları demokrasi ahlâkından nasibini alamamışlar…
Peki…
Erdoğan muhalifleri çok mu demokrat?..
Yoooo…
Onlar, Erdoğan yandaşlarından çok daha despotlar…
Şimdi de kafayı, Erdoğan’ı dinlemeye giden sanatçı ve işadamlarına takmışlar…
Eleştirmiyor, hakaret ediyorlar…
Yahu size ne?..
Siz gitmiyorsunuz diye hiç kimse mi gitmeyecek Erdoğan'ı dinlemeye?..
Bu nasıl demokratlık böyle?..
Bu ne hazımsızlık?..
Bu ne edepsizlik?..
Yıllardır, “Erdoğan’ı iktidarda tutan kendi seçmenlerinden önce o seçmenleri aşağılayan muhalif gazeteciler, yazarlar ve siyasetçilerdir” diyorum inanmıyorlar…
Buyurun…
Erdoğan’ı dinlemeye giden sanatçı ve işadamlarını aşağılayan bu ahlâk fukaraları, nice vicdan sahibini sandık başında “Erdoğancı” yapacaklar…
Olan da pırıl pırıl Ekmeleddin İhsanoğlu’na olacak…

 

 

Ekmeleddin İhsanoğlu, “Ekmek için Ekmeleddin” sloganıyla dalga geçenlerle öylesine nefis bir espriyle kafa buluyor ki; darısı öfkeli, espri yeteneği kıt bütün siyasetçilerimizin başına…
Bakın ne diyor İhsanoğlu:
“Biraz da milletin eğlenmesi lazım... 'Ekmek istiyorsan, Ekmeleddin, lavaş istiyorsan Mansur 
Yavaş, lahmacun istiyorsan Selahattin Demirtaş’... Benim hoşuma gidiyor…''