BIST 9.468
DOLAR 32,60
EURO 34,83
ALTIN 2.503,64

Kuklayı Tutan Eli Görmeli...

Vatandaşın vergisi ile maaş alıp da bu vatanda yaşayan terör destekçisi ve terörist şerefsizlere alçaklara lanet olsun…

Vatandaşın vergisi ile maaş alıp da bu vatanda yaşayan terör destekçisi ve terörist şerefsizlere alçaklara lanet olsun… 

Ateş düştüğü yeri yakar diye bir söz var bilirsiniz…

Ateş düştüğü ocağı yakıyor. Geride yaşlı gözlerle anneler, babalar, eşler, çocuklar kalıyor.

Diğerleri unutuyor; olaylar unutuluyor.

Toplum olarak balık hafızasına sahip olduğumuz için böyle olacağını öngörerek bunu söylüyorum.

Teröre 30 yılda kaç can verdik hiç düşündünüz mü?

Ne oldu bu kadar can? Bu ölümler sadece asker ve polis değil; doğuda katledilen, evlerinden edilen, kaçırılan yüzlerce vatandaş da bu ateşten paylarına düşeni aldılar.

Ne oldu peki, o günlerden bu günlere ne değişti?

Terör yardakçıları ve destekleyicileri ya da PKK ideolojisini mi değiştirdi; tabii ki de hayır.

İsmini değiştirip PYD yapmaya çalışsa da PKK olsa da terör terördür.

30 yıl öncesi nasılsa şimdi de aynı.

Peki, nasıl oluyor da bunca zulmü ve cürmü ortada iken PKK'nın uzantısı bir parti meclise girebildi?

Türkiye Büyük Millet Meclisinde ama lanetlenmiş bu pislik teröre karşı bildiri yapmayacak, kınamayacak!

Bu parti meşruiyetini kazanamamış ki kaybetsin. Kandildeki teröristlerin kardeşleri bizim meclisimizde olmamalı.

Neler oluyor, nasıl oluyor fark edebiliyor musunuz?

Bir algı operasyonu yapılıyor, olayların seyri karanlık eller tarafından bir anda nasıl da değiştirilmeye çalışılıyor.

MalcolmX'in dediği gibi “Medya bize neyi nasıl göstermek istiyorsa öyle görür olduk.”

Katil maktul, mazlum düşman, âdil zalim oldu…

Erdoğan’ın Amerika’ya ya da küresel güçlere kafa tutuşundan sonra nedense ülkemizin bir yerlerinde bombalar patlıyor.

İkinci defa Ankara’da bomba patlıyor. Mesaj belli çünkü hedef Başkent Ankara. 

Onlarca masum insan ölüyor.

Toprak zengin, fakir, okumuş, okumamış, Türk, Kürt ayırt etmiyor. Hepsini kucağına alıyor.

Anneler, ah anneler. Yol gözleyen gözlerini hangi dünya süsü güldürür ki artık. Evlât bu, eş bu, kardeş bu, övünç kaynağı...

Kanaat önderi diye bilinen zevatın, sanatçı bozmalarının, oyuncuların ve kaos isteyen malum medyanın ha bire kan aksın diye höyküren çığırtkanlığı varken ne mümkün bu kanın dinmesi.

Halkı kaşıdıkça kaşıyan, yeter ki Ak Parti düşsün, Erdoğan gitsin, Türkiye eskisi gibi güçsüz olsun da biz PKK ile PYD ile dost olmaya razıyız diyen, bunu alenileştiren bir çapulcu güruhu var iken.

“Allah'ım! İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de helâk eder misin?”

Toplumumuzun kaşınacak yerlerini iyi biliyor hainler. İstedikleri de bu zaten.

Ortalık kan olsun, kargaşa olsun, zayıf bir ülke olsun, kendi iç işlerini yapamaz hale gelsinler; küresel güçlere ve içerdeki yardakçılarına da gün doğsun.

Toprağa düşen her bir can daha da ayrıştırıyor safları, toplumu.

“Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyen kız kadar olabilmek için bilmek için kaç fırın ekmek yemeniz gerekecektir sizlerin…

Vatanı için “bin kez olsa yine ölürüm” diyen göğsü imanlı bir millet için zaten ebedi mekânın geçiş kapısı olan toprak, kimi için gayya kuyusuyken kim için geçiş kapısıdır…

Bizi bir kılan kardeşliğimizdir. İman kardeşliğidir.

Toprak kardeşliği, vatan kardeşliğidir.

Kuklayı değil kuklayı tutan eli görmeli ve ona karşı savaşmalıyız.