BIST 9.080
DOLAR 32,37
EURO 34,95
ALTIN 2.325,57

Kudüs'le Ayasofya'yı aynı düşünemeyenlere bir bukle Lozan

Sanki salt olarak İsrail bir Siyonist projesi… Sanki İsrail’in Ortadoğu’da peydahlanmasında İngilizlerin hiç rolü yok…

Meşhur bir deyim vardır “kırılma anı” diye. Bu an gelince artık olaylar sizin kontrolünüzden çıkmıştır. O andan itibaren artık siz olaylara hâkim olamazsınız, inisiyatif sizin elinizden çıkmış demektir.

Olaylar size değil siz olaylara tabi olursunuz. Eğer bu kırılma anına hemen cevap veremezseniz üstünlüğün rakibinizin eline geçmesi artık kaçınılmazdır.

Tarihin kırılma anlarından birisini yaşıyoruz. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması İslam dünyası için tam bir kırılma anıdır. Bu atağa hızla ve aynı şiddetle cevap verilmezse Müslümanlar için zilletin devam etmesi ve üstünlüğün onlarda olduğunun kabul edilmesi kaçınılmazdır.

ABD ve Siyonistler tarafından yapılan ve “kırılma anı” şiddeti oluşturan bu atağa verilebilecek cevap olarak bir önceki yazımda Ayasofya’nın ibadete açılmasını önerdim.

Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması bizim için nasıl bir şok etkisi yaptıysa Ayasofya’nın ibadete açılması girişimi de karşı taraf üzerinde aynı şok etkisini yapacaktır.

Ancak bu teklifim bazıları tarafından “alakasız” olarak değerlendirilerek bunun yeri ve zamanı olmadığı ileri sürüldü.

Üstelik Kudüs konusunda muhatap İsrail, dolayısıyla Yahudiler imiş, Ayasofya ise Hristiyanları ilgilendiriyormuş gibi bir argüman ortaya atıldı. Ya da Ayasofya’yı Batıya karşı bir koz zannettiğimizi iddia edenler oldu.

Bu ne şuursuzluktur? Bu ne çok bilmişliktir?

Sanki salt olarak İsrail bir Siyonist projesi

Sanki İsrail’in Ortadoğu’da peydahlanmasında İngilizlerin hiç rolü yok…

Kudüs’ü başkent olarak tanıyanlar Hristiyanlar değilmiş gibi kaçak güreşmeye çalışıyor birileri.

Kudüs’ü bizim elimizden yani Osmanlı’nın elinden almaya çalışanlar, parayla dahi olsa Kudüs’ten toprak satın almaya çalışan İngiliz-Yahudi medeniyeti değil miydi?

Lozan anlaşmasını imzalayan içimizdeki İngiliz-Yahudi severler İsrail’in devlet olmasını tanıyan ilk Müslüman devlet yöneticileri ve iktidarı CHP ile İnönü değil miydi?

Aynı CHP ile Lozan için anlaşmak adına masaya oturanlar ile tadilat bahanesi ile önce ibadete kapatıp sonra Ayasofya’yı müze haline getirenler İngiliz-Yahudi medeniyeti eli ile İnönü değil miydi?

Öyle umuyorum ki Cumhurbaşkanımızın Yunanistan ziyareti esnasında zikrettiği; “Lozan güncellensin” teklifinin içerisinde bu hassasiyette vardır.

Ortadoğu’da olup bitenleri, hele hele İsrail’in kurulması için finanse edilmesini İngilizlerden gayri düşünülebilir mi?

Ortadoğu’ya İsrail hançerini Müslümanların bağrına saplayanlar Batı medeniyeti, dolayısıyla Hristiyan âlemidir.

Bugün de Ortadoğu’nun karışması için elinden geleni ardına koymayan, DAEŞ terör örgütünü kuranlar, PKK/YPG terörizmini besleyen, Irak, Afganistan, Suriye’yi karıştıranlar da Batı yani Hristiyan âlemidir.

Ve son hamle olan Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması da yine Batı’nın bir oyunudur.

Meselenin mana boyutundan bakıldığında; kılınan bir namazın dahi hazzının yaşanabilirliği ancak Mekke ve Medine olan Mescid-i Aksa’dan kutsiyetini alan Kudüs’ün elbette şuurunda ve bilincindeyiz.

Lakin uluslararası arenada savaşlar mana boyutundan değil siyasi hamlelerden doğan salvolarla gerçekleştiriliyor.

Biz de bu zaviyeden mülhem mütekabiliyet açısından Ayasofya’nın ibadete açılması girişimini siyasi hamle olarak önerdik.

Velhasıl kelam Kudüs meselesi sadece Siyonistleri ilgilendirmiyor. Batı, Kudüs üzerindeki emellerini bugün İsrail üzerinden hayata geçiriyor.

Kudüs’ün Müslümanlar için ne kadar kutsal olduğu bilindiği halde bu hamle gerçekleştiriliyor.

İslam dünyası ve Müslümanlar üzerinde şok etkisi yapan ve Batı’nın baş rolü oynadığı bu tarihin kırılma anına aynı şiddetle Batı üzerinde şok etkisi yapacak bir hamleyle cevap veremezsek üstünlüğü kabul etmiş olmak kaçınılmaz olacaktır.

ABD eliyle hayata geçirilen bu oyuna aynı şiddetle cevap vermenin yolu ise Ayasofya’dan geçmektedir.

İsrail’in uşağı olan ABD ve Batı’nın bu pis oyunundan dolayı nasıl olur da Ayasofya ve Kudüs siyasetini birbirinden ayrı tutarsınız.

Anadolu deyimiyle; “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!”

Yukarıda şuurdan bahsetmişken naçizane bir de Devlet büyüklerimize ve Eğitim Bakanlığına önerimiz olsun; İsrail okullarında çocuklara mütemadiyen Kudüs'ün kendilerine ait olduğuna dair mecburi ve özel eğitim veriyor.

Biz de en azından hassasiyeti unutmamak ve ehemmiyetini inşa etmek adına hızla bütün okullarımızda Kudüs köşeleri açmalıyız...