BIST 9.516
DOLAR 32,49
EURO 34,76
ALTIN 2.491,59

"Kopyala- Yapıştır"dan kurtulmak!

İnternet haberciliği için en çok şikayet edilen konu "kopyala yapıştır" mantığının işlemesidir.

İnternet haberciliğinde en çok şikayet edilen konu "kopyala yapıştır" mantığının işlemesidir.

Zaman zaman sizlerden de bu konuda şikayetler alıyorum. Fakat bu sorun sadece İnternethaber'de değil Türkiye'deki bütün haber sitelerinde mevcut.

Okur açısından bakıldığında bu hem güvenilirliğin zedelenmesine hem de özgünlükten yoksun bir içeriğin kendisine boca edilmesinden duyulan bir rahatsızlığın oluşmasına neden oluyor.

Haklı bir rahatsızlık...

İnternet, gazeteciler açısından da okurlar açısından da bulunmaz bir nimet aslında.

Medya organları içerisinde bir gazetecinin haber yapabileceği en özgür alan internettir. Okurun ise izler kitle olarak en aktif olduğu alan yine internet medyasıdır.

Peki ne oluyor da bu kadar özgürken hala "kopyala-yapıştır" rehavetinden kurtulamıyor internet habercileri?

Habercileri diyorum çünkü hala yasal olarak "gazeteci" sayılmıyorlar.

Geçen hafta Bülent Arınç'ın bu konuda umut veren açıklamaları olsa da bu; her şeye rağmen yasal düzenlemelerin yapılmasında çok geç kalındığı gerçeğini değiştirmiyor.

Özeleştiri kısmına geçmeden önce internet habercilerinin resmen gazeteci sayılmamalarının bu rehavete etkisi olduğunu da belirtmekte fayda var.

Şayet basın kartınız yoksa içeriğini kendinizin üretebileceğiniz basın toplantılarına alınmıyorsunuz.

İnternet çağı olarak nitelenen bu yüzyılda bu ayıp, Türkiye gazetecilik tarihinde çoktan yerini aldı bile.

Gerçi internet medyası, çözümsüzlüğün olduğu yerde kendine çözüm üretmekte çok başarılı. Habere bir şekilde ulaşıp gazetelerden önce hatta televizyonlarla birlikte anında haberi koyuyor okurun önüne.


Türk basınının internetteki ilk temsilcisi olan Zaman Gazetesi’nin 2 Aralık 1995’de başlattığı Türk internet haberciliği 15 yılını doldurmak üzere.

Ve internet gazeteciliği 15 yıldır kendi kendine evrilmekte. O zamandan bu zamana baktığımızda inanılmaz bir gelişme gördüğümüz bu alan hala "kopyala-yapıştır" etiketinden kurtulamadı. Vahim...

Başta İnternet Medyası Derneği olmak üzere belli başlı haber sitelerinin de bu mantığa karşı bir savaş açtığını görüyoruz. Fakat işin örgütsel savaş boyutu devam ederken bu savaş nedense editörlere bir türlü sirayet etmiyor.

Şöyle bir bakıyorum da en çok takip edilen internet haber sitelerinde okurundan tutun da yöneticisine, yazı işlerine, editörüne kadar herkes bundan şikayetçi.

Bu konuda kurumsal olarak "kopyala- yapıştır" yaftasından kurtulmaya yönelik çabaların olduğu da aşikar.

Türkiye'nin ilk haber sitelerinden olan İnternethaber de bu konuda ciddi bir çalışma içerisinde.

Son zamanlarda özellikle manşetlerdeki haberlerde sizlerin de gözünden kaçmayan değişiklikler var.

Haberin başlığı, spotu, girişiyle neredeyse tamamen özgün içerik üretme gayreti içinde.

Haber detaylarında, haberin içeriğine göre küçük kutucuklarla verilen özet bilgiler ve foto galerilerle haber çok daha zengin bir hale getirildi.

Fakat bu yeterli mi?

Elbetteki değil.

Bütün editörlerin atılan her haberi kendi üretmese de, yeniden üretime sokarak kendi özgün diliyle okura sunması gerekiyor. Ancak bu şekilde "kopyala-yapıştır" mantığından kurtulmak mümkün. 

İnternet haberciliği açısından baktığımızda ise kafalardaki bu algının değişmesi ancak genel bir değişimle mümkündür.

Dışarıya karşı verilen örgütlü mücadelenin neden içeride de verilmediğini merak ediyorum doğrusu.

Başkanlığını Hadi Özışık'ın yaptığı İnternet Medyası Derneği yasal haklar ve bu bağlamda internet gazeteciliğinin hak ettiği yeri bulması için adeta bir savaş halinde.

Hadi Özışık'ın deyimiyle senelerdir atılan bu "çığlıklar" çok yakında karşılığını bulacak. Peki bu tek başına internet haberciliğinin kalitesini yükseltmeye yetecek mi?

Dernek olarak dışarıya verdikleri mücaledeyi içeride bireysellikten kurtarmaları, yine örgütlü bir şekilde biraz da "bünyelerinde çalıştırdıkları ya da ileride çalıştıracakları internet gazetecilerinin eğitimi, "kopyala- yapıştır" mantığından uzak gazetecilik nasıl yapılır?" gibi konulara da aynı önemi vermeleri gerekiyor.

Ben bu konuda internet editörlerinin ihmal edildiğini düşünüyorum.

Bunun için illaki bizim de "İnternet Editörleri Derneği" mi kurmamız gerekiyor?

Çünkü tarihsel sürece baktığımızda internet gazeteciliği başta da dediğim gibi kendi koşullarını, kendi sistemini kendisi oluşturmuş bir alan.

Üniversitelerden mezun olan gazeteci adaylarının çoğuna teorikte bu alanın sadece tarihçesi verilirken, pratikte uygulama yapan okul var mı bilmiyorum.

Varsa da çok az olduğuna eminim.

Gazetecilik bölümünden mezun bir öğrenci ajans diliyle haber yazmayı öğrenirken internette haberin dili bambaşka.

Bu iş tamamen mutfağında öğreniliyor.

Editörlerin bu konuya özenlerinin artması, malzemenin hakkıyla kullanılması ve biraz da ustaların desteğiyle ortaya tadından yenilmeyecek bir lezzetin çıkacağına eminim.