BIST 9.140
DOLAR 32,38
EURO 35,04
ALTIN 2.326,58

'Kazanırken' Kaybedenler kulübü...

Şimdi birçok kişi bana kızacak ama inanın bunu ben söylemiyorum; bunu tarih söylüyor ve dikte ettiriyor.

Tarih, enteresan bir bilim dalı. Onun derinlikleri ve ayrıntılarında öylesine ilginç sonuçlara rastlıyorsunuz ki yaşanmış ve yaşanacak olan birçok şeye farklı bir gözle bakıp farklı sonuçlar çıkarabiliyorsunuz.

Geçenlerde bir arkadaşımla yaptığım bir sohbetten ve bugünlerde vizyonda olan bir filmden mülhem olarak tarihin kazananları ve kaybedenleri konusunda ilginç sonuçlara ulaştım.

Aslında konuyla ilgili olarak yazılacaklar ve verilecek örnekler öylesine bol miktardaki bir makalenin boyutunu aşacak hatta bir kitabın konusu olacak cinsten. Onun için tarihten vereceğim örnekleri kısa tutarak konuyu yakın tarihimize ve bugünümüze taşıyacağım izninizle…

Kaybetmiş gibi gözükürken aslında kazananlara verilecek en güzel örnek Peygamber Efendimizin (a.s.) hayatında geçen bir bölüm.

Efendimizi (a.s.) ve davasını sonsuza kadar bitirmek isteyen Mekkeli müşrikler O’nu ve O’na inananları boykot etmişler ve 3 yıllık bir tecride mahkûm etmişlerdi. Kız alıp vermenin bile yasaklandığı, şehirden sürgün edilmiş insanların mahvolup gitmesi, ölmesi ve yok olmaları bekleniyordu. Ancak tam tersi oldu. O gün yok edilmek istenen ‘insan’ ve ‘davası’ aradan 1400 yıl geçmesine rağmen hala yaşıyor. Onu yok etmek isteyenler ise bugün lanetle anılıyorlar.

Tarih sıçraması yaparak 1960 yılına bakalım mı?

Devrin Başbakanı Adnan Menderes darbeciler tarafından alaşağı edilmiş, birçok işkencelerden geçirilerek nihayetinde mağrur generallerin emri sonucunda hukuk katliamları yapılarak idama mahkûm edilmiş ve infaz edilmişti!

1960 yılının kaybedeni olarak tarihin derinliklerine gömülmek istenen Menderes bugün sadece bir milletin kalbinde değil demokrasi aşığı milyonlarca insanın gönlünde taht kurmuş durumda. Adına yapılan türbesi her gün insanlar tarafından ziyaret edilmekte arkasından hayır dualar okunmakta…

Peki 1960 yılının kazananları nerede? Bileniniz var mı?

Tarih adeta tersine dönerek kazanan ve kaybedenleri yer değiştirdi.

Yakın tarihimizin 1980 yılında ise ülkemiz darbe zeminine sürüklendikten sonra 5 general ortaya çıkarak kazananlar olarak sözüm ona tarihe adını yazdırdılar! Üç yıl boyunca tek hâkim ve güç olarak ülkeyi yeniden şekillendirdiler. Yeni kanunlar koydular, yasaklar getirdiler.

İktidarlarını sürdürmek için parti bile kurdurdular ama milletin sillesini yediler. Kurdurdukları parti hakla yeksan olurken milletin içinden bir fert bugün bile hayırla yad edilecek işlere imza attı. Onun da mezarı bugün insanlar tarafından ziyaret ediliyor.

Ya darbeciler… 1980 yılının kazananları aradan 20 yıl geçmeden unutulup gittiler. Eğer vakitlice ölmemiş olsalardı mağrurluklarının cezasını zillet içinde ödeyeceklerdi. Dua etsinler ki imdatlarına Azrail yetişti.

28 Şubat’ın kazananı Bir Paşa nerede şimdi?

Kendini cumhurbaşkanlığı makamına hazırlarken o büyük karizmasının yerle bir olması üzerine ortadan kayboldu. Bugünlerde ise kaybeden olarak hukuk önünde hesap vermekle meşgul.

28 Şubat’ta yok edilmek istenen davanın sembolü olan ‘başörtüsü’ ise bugün her yerde. Meclis’te, hükûmette, bakanlık koltuğunda, askerde, poliste… Hayatın her yerinde kazanan olarak yerini aldı yok edilmek istenen başörtüsü…

Son olarak sizi daha yakın bir tarihe taşımak istiyorum: Dönemin İBB Başkanı Erdoğan okuduğu bir şiir sebebiyle hapse mahkûm olmuş ve “Muhtar Bile Olamaz” manşetiyle kaybedenler safına itilmişti. Bu manşeti atan şahıs ise o sıralar pijamasıyla başbakan karşılayacak kadar mağrur bir eda içinde dönemin kazananını oynuyordu!

Oysa çok değil bir 15 yıl sonrasında “Muhtar Bile Olamaz” denen Erdoğan devletin en tepesinde ve milletin gönlünde kazanan olarak yerini alırken, bu manşeti atan kişi ise günümüzün kaybedeni olarak ‘teslim-i silah’ yapmakla meşgul.

Peki, bütün bunları niye anlattık?

Sizi niye tarihin sayfaları arasında dolaştırdım?

Şunun için: Her an kazanırken kaybedenler kulübüne dahil olabilirsiniz.

Günümüzün kazananları olarak görülen Müslümanlar eğer kendilerine dikkat etmezler, siyasetin heyulasında para ve makam peşinde koşarlar, dinlerinin emrettiğini yaşamaz, dava şuuru bilincini yitirirlerse kaybedenler kulübüne adlarını yazdırırlar.

Korkarım ki İslam kimliğinin içini doldurmak yerine hınca hınç kafeleri dolduran, erkek kadın mahremiyetini hiçe sayan, hayatı sadece cazibe merkezinde yaşatmaya çalışan Müslümanlar kaybetmek üzere.

Şimdi birçok kişi bana kızacak ama inanın bunu ben söylemiyorum; bunu tarih söylüyor ve dikte ettiriyor.

Son söz Akif’in olsun:

“Tarihi ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

İbret alınması dilekleriyle…

SOSYAL MEDYA TAKİP 

twitter.com/msbeser

facebook.com/msbeser