BIST 9.792
DOLAR 32,51
EURO 34,94
ALTIN 2.435,24

İşte 15 Temmuz'un finali!..

Milli devlet politikası aslına rücu etti.Bahçeli temeli sağlamlaştırdı.Aksakallılar sistemin adını koydu..

Devlet tarihinin en kritik günlerini yaşarken, MHP Lideri Devlet Bahçeli ne yapıyor?

Siyaset gündeminin  1 numaralı sorusu bu..

Yani tartışılan adam Bahçeli..

MHP içerisindeki muhalifler Bahçeli’ yi eleştirirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan  “İşte devlet adamlığı bu” diyerek kendisine teşekkür ediyor, AK Partililer “Müteşekkiriz” diyor.

Peki Bahçeli’ye yönelik eleştiriler haklı mı?

Ben de zaman zaman eleştirdim.

Ama yiğidi öldürelim, hakkını verelim..

MHP’de Bahçeli’ yi eleştirenlere sormak gerekir..

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik döneminde, milli birlik ve bütünlüğe yönelik saldırılar karşısında ülke menfaatlerini düşünen ilkeli bir duruş ortaya koyması suç mu?

15 Temmuz gecesi darbe girişimine herkesten önce tepki koyarak devletinin, hükümetin  yanında olması, iktidarın milli politikasına dimdik durarak destek vermesi suç mu?

Ülkeyi son dönemde sürekli meşgul eden başkanlık sistemi için “Millete soralım. Referanduma gidelim” demesi suç mu?

Peki MHP yönetimi ve tabanı AK Parti’den ne istiyordu?

Bölücü terör örgütü PKK’ ya taviz vermeden mücadele edilmeli..

Bölücü terör örgütünün siyasi kanadına artık yargı müdahale etmeli..

Anayasanın ilk üç maddesi (kırmızı çizgiler) tartışmadan uzak tutulmalı.

Geliştirilmek istenen Türkiyelilik kavramının ortadan kaldırılması, Türk kimliğinin tartışılmaması ‘Türk milleti’  vurgusunun yapılması..

Dış politikada Musul- Kerkük üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’ nin kayıtsız kalmaması, Misak-i Milli’ye sahip çıkılması..

Peki bugün bunların her biri yapılıyor mu?

Tereddütsüz..

Şu bir gerçek ki  bu  ülkede MHP ne kadar oy alırsa alsın, devletin birliğinin, bütünlüğünün siyasi aktör olarak sigortasıdır..

 “MHP tarihe gömülürse bunun hesabını kim verecek”  yönünde endişelere gelecek olursak..

Şöyle arkaya bakalım Bahçeli’ nin yaptığı her çıkışın ardından parti içerisindeki muhaliflerden, tabandan, biz de dahil yazarların büyük kesiminden gelen eleştiriler daha sonra ‘Yanılmışız’ diye övgüye dönüşmemiş midir?

Bakın MHP’ nin genel başkanlık sorunu vardır, yoktur o ayrı bir konu..

Ama ortada olan gerçek şudur.

 “Önce partim değil vatanım” diyen Devlet Bahçeli devletin akil adamıdır.

7 Haziran seçimlerinden sonra PKK nın siyasi kanadı HDP varlığını hızla kaybetmeye başlamışsa, çözüm süreci safsatası bitmişse bunda ilk pay sahibi bölücüleri devletin, hükümetin yanına yaklaştırmayan Bahçeli’ nin hamleleri büyük rol oynamıştır..

Yiğidi öldürün ama hakkını verin arkadaşlar..

O nedenle derim ki;

İster sevin ister sevmeyin, ister eleştirin ister eleştirmeyin Devlet Bahçeli’ nin son süreçte devletin bekası üzerinde ortaya koyduğu irade, her türlü övgüye layıktır.

Bahçeli o anlamlı  “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözüne sözde değil özde en sadık  devlet adamı olduğu gerçeğini ortaya koymuştur.

Ayrıca bir başka önemli nokta, Aksakallıların Bahçeli kanadı ile devlete ulaştığına inanıyorum.

Yani devlet aklı devreye sokulmuştur.

Bir ara bu ülkede sözde aydınların pompalaması ile Kürtlerin rahatlıkla “Kürt’ üm” dediği ama Türklerin  “Türküm” demesinin adeta sakıncalı gibi gösterildiği, Türk milleti yerine ‘Türkiyeli’ kavramının yerleştirilmeye çalışıldığı dönemin ardından AK Parti  fabrika ayarlarına dönmüşse, bunda Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım ile tartışılmaz bir şekilde ortaya koyduğu dayanışma ve fikir alışverişleri önemli rol oynamıştır.

Keza İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.

Bu çetin mücadele döneminin mihenk taşlarından biri olmuştur.

En kritik dönemde böylesine etkin bir bakanlık görevine getirilmesinin ardından terör ile mücadele sürecinde yapılan ve devam eden bütün uygulamalar, müthiş kararlılık, alınan tavizsiz kararlar milletin devletine güvenini daha da artırmıştır.               

Yani Türk milleti aradığı İçişleri Bakanı’nıda bulmuştur.

Yani devlet zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, İçişleri Bakanı Soylu ve MHP Genel Başkanı Bahçeli dörtlüsü tarafından ortaya konulan irade ile 15 Temmuz sonrası  milli devlet anlayışı ,milli birlik ve beraberliğin çimentosu daha  sağlamlaşmıştır..

O nedenle  zaten birbirine geçişli olan AK Parti ve MHP tabanlarının bugün belirgin bir şekilde et ve tırnak gibi, birbiri ile örtüşür hale gelmeye başlaması da doğaldır.

Bu durum, Türkiye üzerine oynayanlara  karşı  tam zamanında en büyük ders olmuştur.Hele hele AK Parti’ nin başkanlık sistemi için istediği desteğe Bahçeli’ nin “Millet ne derse o olsun. Referandum için varız” sözü, birbirine yakınlaşmayı daha da belirgin hale getirmiştir.

MHP’ nin desteği ile “başkanlık referandumu” artık kapıda.Belkide referanduma gerek kalmadan TBMM'den geçerek..

AK Parti yönetimi tarafından da başkanlık teklifinin 2017’in ilk ayında Meclis’ e getirilebileceği  nisanda referanduma gidilebileceği de açıklandı zaten..

Gelelim bam teline..

Devlet aklı ortada..

O akıl diyor ki..

Başkanlık sisteminin bu ülkeye yerleşmesi için millet iradesini arkasına alacak başkanlık sistemi formülü şudur;

Başkan: Recep Tayyip Erdoğan..

Başkan Yardımcısı: Binali Yıldırım..

Başkan Yardımcısı: Devlet Bahçeli..

15 Temmuz sürecinin finali işte budur..

Bu finale AK Parti’de de, MHP’de de itiraz eden olur mu?

Arkasına alacağı halk desteği en az % 70 olur!

Bu ülkede MHP’ nin tek başına iktidar olma şansının olmadığı gerçeğine bakıldığı zaman, MHP liderinin başkan yardımcısı olarak  kırmızı o üniter devlet olmanın  vazgeçilmez unsurlarından ödün vermeden ülke yönetiminde söz sahibi olması, hangi ülkücüyü mutlu etmez?

Halkın da böyle bir formülü desteklememesi mümkün mü?

Bunun için devlet aklı aksakallılar da devrededir.

Bu son süreçte devlet yönetiminin içte ve dışta ortaya koyduğu irade, AK Parti ve MHP için “Yok birbirimizden farkımız” gerçeğini de ortaya çıkarmıştır..

Hatırlatmak gerekirse..

Türk kimliğinin yok edilmeye çalışılması aslında bu ideolojinin en büyük neferi olan Türk milletini bitirme amacını taşımaktadır. Unutmamalı ki Türk milleti  en çok şehit  veren millet olma şerefini taşımaktadır. Bu şehitlerin içinde Kürt'ü, Arap’ı, Oğuz'u, Çerkez’i, Kafkas’ı, Arnavut'u her zaman olmuştur,olacaktır da..

Onun için tarihin her safhasında Nizamı alemi kelimetullah; yani hak nizamının dünyaya yayılmasını arzulayan onun için mücadele edenler ‘Türk’ adı altında birleşmiş, kendilerini Türk olarak tanımlamışlardır..

Bu gerçeği kimse değiştiremez ki!

Her şerde bir hayır vardır

15 Temmuz darbe girişimi sonrası devlet yönetimi  aslına rücu etmiştir.

Ne güzel demiş  Cihan Padişahı Kanuni

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.

Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.”