BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

İslamofobi var da Christofobi niye yok?

Batı’nın İslamofobi kaygısı varken Müslümanların Christofobi sorunu niye yok?

Bu hafta başında yayınlanan yazımda Cumhurbaşkanımız  Erdoğan’ın açılışını yaptığı Demir Kilise’den mülhem İslam’ın “engin saygısından” bahseden bir yazı kaleme almıştım. Yazımda kısaca da olsa İslamofobi konusuna değinerek Christofobi olgusuna vurgu yapmıştım.

Yazıya gelen yorumlar bu konunun ne kadar derin olduğunu, sadece bir yazıyla yetinilmeyeceğini gösterdi. Hristiyan âleminin Müslümanlarla olan ilişkisinin köşe taşlarından olan İslamofobi konusu gerçekten de derinlemesine irdelenmesi gereken bir konu.

Şu nokta üzerinde hassasiyetle durulması ve değerlendirmeler yapılması gerekiyor: Hristiyanlar ya da Batı İslam’dan niye korkuyor?

Korkularının kaynağı ne?

Batı’nın İslamofobi kaygısı varken Müslümanların Christofobi sorunu niye yok?

Bu sorulara cevap vermek için Batı dünyasının özellikle sömürgecilik tarihine bakmak gerekiyor. Sömürge çağının başlaması ile birlikte Avrupa devletleri hızla dünya kaynaklarına saldırdılar.

Başta Hint yarımadası olmak üzere Afrika ve Amerika Batı’nın adeta doymak bilmez iştahının hedefi oldu.

Batı, medeniyet götürme vaatleriyle gittiği coğrafyanın kaynaklarını insafsızca sömürmeye başladı. Bu öyle bir sömürmeydi ki Avrupa insanı bolluk ve refah içinde semirirken kaynaklarını tükettiği halk hızla fakirleşti.

Batı sadece yeraltı ve yerüstü kaynaklarını değil aynı zamanda insan kaynaklarını da sömürdü. Halkı bir taraftan köleleştirirken bir taraftan soykırıma varan katliamlar yaptı.

Batı 300 yıl önce "medeniyet götürme" bahanesiyle yaptığı sömürgeciliği günümüzde “demokrasi ve özgürlük” kılıfı altında yapıyor.

Doğal olarak Batılıların bu büyük sömürge ve katliamlarına karşı konuldu. Özellikle İslam coğrafyasında batının saldırılarına karşı konuldu ve özgürlük mücadeleleri verildi.

Batı, bu meşru müdafaaya hemen bir isim buldu: “İslamofobi”

İslamofobi’yi oluşturan ise Batı’nın bizzat kendisiydi. Kötülük yaptığı insanların kendisine kötülük yapmasından korkuyordu.       

Şimdi gelelim yazının da başlığı olan soruya: İslamofobi var da Christofobi niye yok?

Çünkü Müslümanların Hristiyanları karşılarına alacak ve korkmasını gerektirecek bir geçmişi yok. Çünkü karşısındakine kötülük yapmamış ki kötülükle karşılık beklesin.

Müslümanlar her zaman ve zeminde inançlara ve ibadetlere saygılı olmuşlar, kimsenin malına, ticaretine, namusuna, hürriyetine göz dikmemişler. Onun için karşı tarafa karşı bir korku geliştirmemişler.

Her şeye rağmen ortada “İslamofobi” gibi defacto bir durum var. Dijital dönüşüm çağını yaşadığımız şu süreçte bu dönüşümün atraksiyonlarını dahi İslamofobi üzerinden kurguluyorlar. Ne yapmak lazım peki?

İşte burada da İslam dünyasının iletişim konusundaki beceriksizliği devreye giriyor kanaatimce.

Batı dünyası sömürgeciliği medeniyet, işgali demokrasi olarak lanse ederken İslam dünyası özünde var olan güzellikleri niçin anlatamıyor?

Bu sorunun temel cevabı iletişim becerisi ve kabiliyetsizliği olabilir. Batı, en kötü işlerini bile iletişim ambalajıyla güzel olarak sunarken biz en güzel işlerimizi maalesef iletişim konusundaki beceriksizliğimizle ambalajlayıp sunamıyoruz.

En basit denklemi kurmaya kalkarsak şu acip sonuçla karşılaşabiliyoruz; İslam dünyasının kalbi olarak gördüğümüz Türkiye’mizde dahi bir takım sanal mecralar üzerinden oluşturulan algı bozuklukları vatandaşlarımız tarafından öcü olarak değerlendirilebiliyor ve kabul ediliyor.

Demir Kilisenin açılışı esnasındaki hazirun arasında yer alan din adamları üzerinden Cumhurbaşkanımızın yapmaya çalıştığı güzellikleri ve reformları tu kaka olarak addedebiliyoruz.

Galiba Batı bizim iç dünyamızda fobiyi oluşturmuş durumda. İçte ki fobiden kurtulma stratejileri ile birlikte dünya geneline zerk edilmeye çalışılan İslomofobi algısını değiştirebiliriz.

İslam dünyasının bu alanda yeni iletişim stratejileri geliştirmeye acilen ihtiyacı var…