BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

“İş”, “üretim” yap, ama “reklam” yapma!...

reklam, üretim, iş, uygulama

Çok önemli bir iş yapıyorsunuz, bir özel eşya/mal icat ediyorsunuz…Bunu tanıtmazsanız kim bilecek, kim satın alacak… İşte burada yardıma “reklam” koşacak elbette… Sağınıza solunuza bakınız, her taraf reklamlarla dolu…Sesli reklamlarda en önemli öge de müzik oluyor doğal olarak…Bir çok film/dizi  müzikleri ile ön plana çıkıyor…

Bir film yapıyorsunuz, bir eski eseri restore edip halka açıyorsunuz, gala/tanıtım olmaz ise, basına bilgi vermezseniz kimin haberi olabilir…Sosyal medyalar, internet, iletişim araçları bunun için var…

Bu konuya neden girdik, anlatalım;

1/ Bir ses sanatçısı, MEB ile anaokulu yapmak için “Çocuklar Gülsün Diye” kampanyası ile para topluyormuş. (Gülben Ergen).Yaptığı anaokullarını da  MEB’na bağışlıyormuş…Ne kadar güzel.

Aynı kafa aynı ses; Ama reklam için yapıyormuş… Konserleri için hükümetle iyi geçinmek istiyormuş…Kardeşim sende yap, hem reklamın olsun ve hem de toplum kazansın, elini tutan mı var…

2/ Bir İlçe  Belediye Başkanı Van’da öğretmenevi yaptırıyormuş (Mustafa Sarıgül), depremde ölen 75 öğretmen anısına. 5 yıldızlı oteli aratmayacak olan öğretmenevinin 24 Kasım 2012 de sanatçılarla açılışı yapılacakmış…  

Aynı kafa aynı ses; Kendi reklamını yapıyormuş… Başka hesapları varmış, ismini popüler kılmaya çalışıyormuş… Kardeşim sende yap, hem reklamın olsun ve hem de toplum kazansın, elini tutan mı var…

3/ Bir THM yorumcusu, film yönetmenliğine soyunmuş (Mahsun Kırmızıgül), Holywood’daki isimlerden  oyuncu transfer ederek filmi uluslar arası platforma taşımaya çalışıyormuş...Sinemamızın, tiyatromuzun değerli isimleri ile çalışıyor… Film müzikleri için maddiyattan kaçınmadan Prag Senfoni Orkestrası ile çalışıyormuş.. Maddi ve manevi yatırım yapıyormuş… Güzel işler çıkarıyor, tebrik etmek/güven vermek  lazım..

Aynı kafa aynı ses; İçimizden birisi ya, ezmek, önünü kesmek, umutlarını kırmak lazım…Köylü, sen ne anlarsın sinemadan, yönetmenliği bırak sen türkülerini söyle, bu alanda yerin yok v.b.… Kardeşim, sinema dünyası da kimsenin tekelinde değil ki, bırak kendine güvenen girsin, kararı halk versin, halkı olumsuz etkilemeye çalışma, emeğe ve harcanan paraya saygılı ol… Bu alan zaten yarışla yürümüyor mu? Sen daha iyisini yap, elini tutan mı var…

4/ Bir yabancı film yıldızı ülkemize gelmiş (Angelina Jolie), BM Özel temsilcisi sıfatı ile mülteci kamplarını gezmiş, çok beğenmiş, Türkiye’ye teşekkür etmiş; “mültecilere çok iyi bakıyorlar,  kış geliyor, aman dikkat” demiş… Bu yıldız, her yıl gelirinin ¼ ünü yardımlar için kullanıyormuş…

Aynı kafa aynı ses; Hükümet ayrımcılık yapıyormuş, Van’a neden bu kadar ilgi yokmuş, sinema yıldızı CIA ajanıymış, Amerika’nın tezgahıymış v.b. arpa ile samanı karıştırma hikayesi…Kardeşim senin sanatçıların yok mu? Sen de ülken için, barış için, insanlık için onları kullan, hem onların reklamı olsun, hem de ülke kazansın, elini tutan mı var… Bir de iyi yönden bak; şu anda dünya basını ülkemizi konuşuyor, bu bir tanıtım değil mi?

4/ Bir Bakan(Binali Yıldırım);ülkeyi hızlı trenlerle, karayolu tünelleri ile, otobanlarla, havayolları ile, iletişim ağları ile v.b. örüyor. Projeleri ile hükümetin en başarılı bakanı olarak değerlendiriliyor…Sadece yaptığı işlerle ön plana çıkmayı seviyor, güncel polemiklere katılmıyor.. O’nu ayırmak, desteklemek, hakkını vermek lazım…

Aynı kafa aynı ses; Elbette çalışacak, Bakan değil mi? Bizim paramızla yapıyor… Kardeşim daha önce de aynı Bakanlık ve Bakanlar  vardı, onlarla kıyaslasana…Para mı, proje mi yoktu?... Bırak; çalışanın, üretenin hem reklamı olsun ve hem de toplum kazansın…

Ülkemizde yaygın bir “yanlış”   görüş var; “İş yapmazsan, görünmezsen konuşulmaz, eleştirilmezsin, başına çorap örülmez” diye… Bir de “üstlerine sorun götürme, sorun götürmeyen müdür iyi makbuldür” diye “yanlış” lar vardır. Bunlar, maalesef, “çalışanı teşvik etmeyen”, kafalardan yok edilmesi gereken “statik düşüncelerdir.” Elbette, yatmayacak, makamı harekete geçirecek, “iş/proje” yapacak ve  konuşulacaksın, eleştirileceksin… Önemli olan yapılan işlerin/uygulamaların “doğru” olması ve  o çevrede kabul/paylaşım görmesidir.

Elbette; toplum/kurum içindeki fikirler ve öneriler her zaman doğruluk taşımayabilir. Ancak; eksik/ yanlış kabul edilen fikirlerin  içeriklerinin de doğru olabileceğini ve doğruların; farklı fikirlerin, eğilimlerin çarpışmasından/kesişmesinden doğacağını anlamak gerekiyor. Zorlayıcı, sorgulayıcı ve bütünleştirici eleştirilerin farklı olması önemlidir. Ve bunlar demokratik toplumlarda  işleyiş için sıhhat belirtisidir. Bir toplumun/kurumun farklılıklardan oluştuğu,  taleplerin de  farklı olabileceği kabul edilmelidir.. Kısaca: üst’ün, bir toplum/kurum için iyi ve doğruyu düşündüğünü söylemesi yetmez... Bu doğruyu; nasıl ve  kiminle, ne kadar paylaşımcı, hukuki, kucaklayıcı bir şekilde yapacağı önemlidir.

Ülke 2023’e hazırlanıyor… Artık, bize göre, yanlış anlayışların/uygulamaların geride kalması ile, “üstler” yanlarına, “evet efendimci” değil; “güçlü/karizmatik/bilgili/tecrübeli/araştırıcı/uygulayıcı” kişiler seçmeye başlamıştır ki, ülkemizin son yıllardaki hızlı gelişmesinde “bu anlayış/zihniyet değişikliğinin” rolü büyüktür. Gelişme için, ülke insanı, her alanda “hep bir adım önde olmalıdır.”

Yeter ki, biz; kendimizi/gücümüzü bilelim, kurumlarımızı, ülkemizi ve üretici insanlarımızı  sevelim… İnsanımıza, değerlerimize sıkı sıkıya sahip çıkalım…

Gelişmeyi bir Narman’lı, bir de Niğde’li vatandaşımızdan  dinleyelim;

>> bizim ora*
Neler oldu neler, bilseniz dostlar;
Çok kelime soldu Narman dilinde.
Tandırbaşı, küvle, rapata, dastar,
Egiş, hetircek unutuldu Narman dilinde.
...
Fasulye oldu löbyenin adı
Pastada bulunmaz ketenin tadı.
Haşılı, herleyi bilen kalmadı
Lüllük, oluk oldu Narman dilinde.
....
Merek, terek desem kaç kişi anlar?
Taya, horum deyince güler duyanlar.
Bıldır söylesem baldır sanırlar
Helke, kova oldu Narman dilinde.

Teyzeye eze, halaya bibi,
Büyüğe dadaş, amcaya emi
Tencereye kuşgana, tepsiye sini
Hiçbiri denmiyor artık Narman dilinde.
...
Anam sac üstünde yufka yapardı,
Kuymağın hâlâ ağzımda tadı.
Nenem ihram giyer, medek sağardı,
Hark, kanal oldu Narman dilinde...
...
Ragıb’ın sesini duyanlar nerde?
Ayakları buzda kayanlar bir de?
Çamaşırı çayda yuyanlar evde,
Hepsi de kayboldu Narman dilinde...

Niğde Dilinde” başlıklı “Hayriye Öztürk” derlemesi**

Neler oldu neler, bilseniz dostlar;
Çok kelime soldu Niğde dilinde.
Posiyeti kimse anlamaz oldu,
Soku unutuldu Niğde dilinde.
...
Beyaz leblebi oldu Nohutun adı
Susamda bulunmaz Küncünün tadı.
Seleviri Hamutu bilen kalmadı
Çörten oluk oldu Niğde dilinde.
...
Devramberi şimdi kaç kişi anlar?
Karsamba deyince güler duyanlar.
Bıldır desem baldır sanır insanlar
Helki kova oldu Niğde dilinde.
...
Kapı önlerinde eşik olurdu
Bebek sallamaya beşik olurdu
Dilini duyanlar âşık olurdu
Çoğu şey bozuldu Niğde dilinde.
...
Dirgeni, yabayı tanımazlar ha...
Döveni çoktandır görmedim daha....
İşte demezdik biz, derdik ki aha
Heyye unutuldu Niğde dilinde.
...
Hindiye mısırga derler köylerde
Dâmada Köreken diyenler nerde?
Tandırlar yıkıldı eski evlerde
Pinlik folluk n’oldu Niğde dilinde.

*Söztutan, Ömer; Hayata dair…, Türkiye Gazetesi, 11.09.2012

**Söztutan, Ömer; İtiraf reyonu, Türkiye Gazetesi, 10.09.2012