BIST 9.722
DOLAR 32,56
EURO 34,85
ALTIN 2.428,90

İnternethaber'i kim, nasıl yönetiyor?

İnternethaber.com 15 yaşını kutluyor. Peki İnternethaber'i kim yönetiyor? Genel Yayın Yönetmeni Hacer Alkan yazdı.

Ne zamandır bu köşeyi kapalı tutuyordum...
Eski takipçilerimiz bilirler...
Futboldan medyaya, siyasetten yaşama ne düşünüyorsam eğmeden bükmeden
paylaşan biriyim...
Bugün İnter'un 15. yaş günü olduğu için yeniden açtık köşemizi...
 
Önce neden artık yazmadığımı kısaca izah ederek başlayayım.
Bu sitenin Genel Yayın Yönetmenliğini yapmanın ağır bir sorumluluğu var.
Tarafsız olmak...
Doğrunun yanında durmak...
Kamu yararı gütmek...
Ve en önemlisi adil ve hakkaniyetli olmak...
Bütün bu ilkeleri layıkıyla yerine getirebilmenin yolu bütün editörlerimize söylediğim gibi haber merkezine girdiğiniz anda kişisel düşüncelerinizi ve politik tercihlerinizi bir palto gibi çıkarıp askıya asmaktan geçiyor. Bilgisayar başına oturduğunuz anda üzerinizde olması gereken tek şey 'gazeteci' kimliğinizdir.
Bu gazeteci kimliği de çalıştığınız kurum, yaşadığınız şehir ya da ülkenin şartlarına göre değil uluslararası standartlardaki etik değerlere göre belirlemelisiniz. 
Neden yazmadığımın izahı da aslında tüm bu yazdıklarımda saklı. 
Bizim İnter'da en çok dikkat ettiğimiz nokta 'tarafsızlık'...
Bunun için de genel yayın yönetmeni olarak 'okuru etkilerim endişesiyle' köşemi kapattım.
Tarafsızlık ve objektiflik kriterlerine ne kadar önem verdiğimizin sanırım en net ve en samimi göstergesi bu...
 
Diyebilirsiniz ki İnter'u kim yönetiyor, dünya görüşü nedir, politik tercihi hangi yöndedir bilmek istiyoruz.
Hakkınızdır...
Bunun için diyeceğim şu;
'Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz'...
Yazı arşivim aşağıda yer alıyor.
Satır aralarından nasıl biri olduğumu analiz etmeniz çok da zor değil.

***

Mazim 18 yıl televizyon muhabirliği ve editörlüğü ile geçti.
Politika muhabirliğim döneminde Refah Partisi'nden sorumluydum.
Televizyondaki son durağım Star TV oldu.
Cem Uzan'ın 'Mazotu 1 lira yapacağım' diye bağırdığı dönemin sonunda televizyon editörlüğü işimi noktaladım.
Haberden soğumuştum...
Medyadan 'hazzetmez' noktaya gelmiştim.
Mesleğe ara verdiğim dönemdi...
Bir gün eski dostum Hadi Özışık ile karşılaştım...
-'Gel internette çalış' dedi.
-'Yok' dedim...
-'Ben televizyoncuyum ve sevdiğim iş de bu... Şayet bir gün dönersem medyaya yine aynı işi yaparım...'
O ısrar etti;
-'Gel bir dene sevmezsen ben kendi ellerimle seni televizyonun kapısına kadar götürürürüm' dedi.
Yalan yok...
Hiç de inanmadım ama 'yeniye' merakımdan da bakmadan edemedim...
İnter'dan içeri girdiğim gün 'En fazla 2 gün demiştim...'
Ağustos'ta 9 yıl bitecek...
İnterneti öyle sevdim ki gelen televizyon tekliflerine hep 'hayır' dedim...
Üç kez televizyonu dönmeyi ciddi ciddi düşündüm...
İyi tekliflerdi...
Kapının eşiğine kadar da geldim.
Ama her defasında 'gidemedim'...
İnternetteki özgürlüğe öyle alıştım ki 'plaza' gazeteciliğine 'katlanamayacağımı' farkettim.
Bu yeni bir medya...
Henüz kirlenmemiş...
Ne verirseniz onu alıyorsunuz...
Kıpır kıpır...
Yazdığınıza okurunuz anında yanıt yapıştırabiliyor.
Sizi denetleyip 'hizada' tutabiliyor.

***

İnter olarak şu son 5 yıl hayli zorlu geçti...
Aynı gün içinde hem 'gezici' ilan edildik hem 'yandaş' sıfatlarına nail olduk. 'Hukuk' dediğimizde 'Ergenekoncu', 17 ve 25 Aralık'ın 'askeri' darbeden farkı yok dediğimizde 'iktidar yalakası' sayıldık.
Bunlardan da rahatsız olmadık.
Çünkü hakkınızda bu kadar birbiriyle çelişen yaftalar yapıştırılıyorsa 'tarafsız' olmayı başarmışsınız demektir.
Ha... Kimseye yaranamazsınız o başka...
Bizim derdimiz de o değil.
Haber alma hakkı kutsal deyip işimize baktık. Ne bilginin önüne set çektik ne 'öteki - beriki' ayrımına girip de 'taraf' olduk. Yaptığımız sadece 'ne oluyor'u verip yorumu da okura bırakmak.

Peki biz hiç taraf olmadık mı?
Elbette olduk ve oluyoruz da...
Bizim tarafımız insan...
Bizim tarafımız 'hak'...
Bizim tarafımız 'adalet'...
Bizim tarafımız 'doğa'...
Bizim tarafımız 'kardeşlik'...
Bizim tarafımız 'doğru'...
Bunlar için 'doğru bildiğimizi' söylemekten geri durmadık.

Durmayacağız da...
Biz buyuz işte, ben buyum...
15. yıldönümümüzde 'bizim farkımızın' farkında olanlara selam olsun...