BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

İki köprü manzarasında Mescid-i Aksâ

Hazır Suriye’de istedikleri zemin oluşmuş iken bu işgali yapmaları neticesindeki bütün hesapları Türkiye üzerinedir!

“Biz Kudüs sözcüğünü duydukça coğrafyanın sınırlarını aşan bir yer anlarız. Dünyayı göklere bağlayan istasyonlardan biridir bizim için Kudüs. Yerden göklere yükselişi simgeler. Birliği temsil eder. On binlerce nebinin içtima noktası olarak durur dünya durdukça. Oradan göklere yükselmiş Nebi’nin ardından bütün gözler takılı kalır onun toprağına.”

Yazıma çok kıymet verdiğim bir hocamın Kudüs ile ilgili bir söyleşisinden alıntı yaparak başlamak istedim.

Şahsiyetli duruşumuzu sergilemeye çalıştığımız son yıllarda yaşanan sıkıntılara karşı dik durmaya çalışan Türkiye’mizin Filistin ile yaşadığı ortak bir kader vardır.

Her iki ülkenin kaderi arasında iki farklı kıtaya köprü olmak vardır.

Türkiye, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan uç noktadır. Türkiye’ye hakim olan Ortadoğu dahil Asya’ya hakim olur.

Filistin ise, Asya’yı Afrika’ya bağlayan önemli bir noktada bulunmaktadır. Afrika kanalıyla Filistin’i ele geçirirlerse Ortadoğu’ya ve Asya’ya hakim olabileceklerdir.

Asya’nın yer altı zenginlikleriyle beraber Kudüs’ün  mukaddes şehir olması önem arz eder.

Kudüs’ü mukaddes şehir yapan Mescid-i Aksâ birçok dirilişe ev sahipliği yapmış kutlu bir mekandır.

Bugünlerde ise boynu bükük, iklimi karanlık, görüp çektiklerinden bîtap düşmüş, acı acı yüzümüze bakan, çehresinde hüznü olan mahzun bir mekândır.

Mescid-i Aksâ dostlarının vefasızlığı, düşmanlarının cefası arasında sıkışıp kalmış mazlum ve mağdur bir mekan olarak bizi seyrediyor.

Mescid-i Aksâ, Âdem’in sesinin işitildiği, çevresinde Hz. İbrahim’in nefesinin hissedildiği, kubbesinin altında Dâvud ve Süleyman peygamberlerin dertlerinin dile geldiği, Efendimiz (a.s)’ın Allah’a vuslatının gerçekleştiği semâvî yankılanmadır.

Birinci Dünya savaşının çıkarılmasının saiklerini sebepler dehlizinde okumalar ve araştırmalar yapıldığında görebiliyoruz; Osmanlı’yı mağlup edip, Filistin’i, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksâ’yı Yahudilere teslim etmek için çıkartılmıştır!

Kudüs Aralık 1917 tarihinde İngilizler tarafından işgal edildi. Savaş sona erince idaresi İngilizlere verildi.

Tarih Sultan Abdülhamid Han'ın önünde saygıyla eğilmek mecburiyetindedir.

Devletin belinin çatırdadığı dönemde bile Filistin ve Kudüs için kendisine yapılan cazip teklifleri reddetmesi büyüklüğünün ve dik duruşunun göstergesidir.

Yahudi teşkilatlarının gölgesi olan İttihat ve Terakki'nin ihanetlerinden biri de Abdülhamid'i azlettikten sonra hükümette Maliye, Ticaret, Ziraat ile Nafia(bayındırlık) bakanlarını Yahudi kişilerden yapmışlardır.

Abdülhamid'in saltanatına ve hayatına göz dikmelerine sebep olan, toprak satmama ile alakalı büyük duruşun tersine hızlıca “yabancılara toprak satılabilir kanunu” çıkarttılar.

Kanunun çıkmasından sonra Yahudiler Filistin'de topraklar almaya başladılar.

Birinci Dünya savaşından önce İngiltere ve Fransa, Yahudilere “Osmanlı Devleti yıkılacak ve Filistin'de Yahudi Devleti kurulacaktır” teminatını verdi.

1917’den 1948’e kadar Gazze’de kalan İngilizler 1948’de Filistin topraklarından çekildikleri gün Yahudi Devleti kurulmuş oldu!

Tıpkı İstanbul ve İzmir’den çekildikleri stratejisi gibi!

Kendi karaktersizliklerini ve zalimliklerini sergilemekle beraberMescid-i Aksâ’yı ibadete kapatıp ele geçirmek suretiyle Filistin  ve Kudüs topraklarına ve sonra bütün Ortadoğu’ya hâkim olmak istemektedirler.

Hazır Suriye’de istedikleri zemin oluşmuş iken bu işgali yapmaları neticesindeki bütün hesapları Türkiye üzerinedir!

Hristiyanların zulmü döneminde; bir marangoz muhteşem bir minber yapmış. Sormuşlar “bu minberi neden yaptın?” “Mescid-i Aksâ'nın minberi olsun diye yaptım” demiş. “Haçlılara rağmen nasıl koyacaksın?” diye sorduklarında ise; “minberi yapması benden, bir yiğidin çıkıp, Haçlıları mağlup ederek bu minberi oraya koyması da ondan olsun” demiş. Konuşmayı duyan genç Selâhaddin, etkilenip aşka gelmiş, hedefini belirleyerek gayret etmiş ve Haçlıları mağlup ederek o minberi Mescid-i Aksâ'ya koymuştur.

Yahudilerin zulmü döneminde Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksâ zalimler tarafından ibadete kapatılmasına, yok edilmek için kuşatılmaya çalışılmasına rağmen Kudüs İslam’ın simgesidir.

Kudüs, cihadın en canlı ve hareketli noktası olarak İslam’ın olacaktır.

SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN: