BIST 9.069
DOLAR 32,38
EURO 34,98
ALTIN 2.326,12

Hürriyet'in Sur fiyaskosu!

Hürriyet Gazetesi'nden İsmet Berkan ve Sebati Karakurt neredeyse bir aydır sokağa çıkma yasağı olan Diyarbakır Sur ilçesine gitti.

Hürriyet Gazetesi'nden İsmet Berkan ve Sebati Karakurt neredeyse bir aydır sokağa çıkma yasağı olan Diyarbakır Sur ilçesine gitti. 

Sur'da aslından neler olduğunu hepimiz merak ediyoruz. 

Bildiğimiz asker ve PKK'nın çatıştığı. 

Bunun dışında kaç terörist öldürülmüş, çatışmalar ne durumda, hendekler açılıyor, kapanıyor gibi  haberler de zaman zaman olayların şiddetine göre artıyor, azalıyor. 

Öldürülen çocuklar olduğu haberleri geliyor sonra...

Sosyal medyaya bakarsan "teröristler çocuk öldürdü" diyenler kadar "devlet çocuk öldürdü"diyenler de var. Sosyal medyanın manipülatif yanına aldırmadan geçiyoruz o yüzden. Kafamız"Çocuklar öldürülüyor" cümlesiyle zonklarken...

Sahi o masum yavrucakların öldürülmesini neye yoracağız?

"Hah, tamam Hürriyet gitti bölgeye, habercilik yapacak" diye bekliyor haliyle insan.

Hani medyanın amiral gemisi ya, o bakımdan...

İki gündür sözde Sur haberi okuyoruz Hürriyet'te.

İsmet Berkan'a yapılan eleştirilerin sosyal medyada dozu aşarken geçmişi karıştırmadan yazıyorum bu yazıyı, bilginize. Hele Kabataş muhabbetine hiç girmiyorum. 

Fakat İsmet Berkan, Sur'la ilgili öyle çok merak edilen konu varken, ilk gün bindiğin zırhlı aracın teknik özelliklerini anlattın.

Manşeti de "Kurşun yağıyor" diye attı Hürriyet. 

Sur'da kurşun yağdığını bilmek için Sur'a gitmeye gerek var mıydı acaba? (Gerçekten sormuyorum elbette) 

Sur'dan bildiren İsmet Berkan bize dün özetle: "Asker böyle çatışıyor, emniyet böyle koruyor, Sur eski Sur değil..." değil. 

Bir aydır sokağa çıkma yasağı olan bir ilçede, her şeyin eskisi gibi olmasını falan mı bekliyordu acaba? 

Hadi dün böyle geçti.

Bugün bakıyoruz Sur'dan bildiren İsmet Berkan haberine şunu diyor özetle; "Sur eski Sur değil ama Diyarbakır'da hayat eskisi gibi, kafeleriyle, barlarıyla, tatlıcısıyla falan..."

Okurken şaştım kaldım.

Şirin bir gezi yazısı okur gibi oluyor insan. 

Hazır gitmişken esnafla konuşmayı ihmal etmemiş ama hakkını yemeyelim. 

Esnaf ne diyor, onu da bir özet geçeyim size: "Bu işi çözerse Erdoğan çözer"...

İki gündür okuduğumuz Hürriyet'in Sur haberlerinden zırhlı aracın teknik özellikleri dışında neredeyse bilmediğimiz hiçbir şey çıkmadı. Onu da zaten meraklısı biliyordur muhtemel. 

Tam bir hayalkırıklığı, tam bir fiyasko!

Basının amiral gemisi olarak adlandırılan Hürriyet'e bu Sur Gezisi haberi hiç yakışmadı.

Kamuoyunun kafasındaki sorulara, acabalara ne cevap oldu, ne de kıyısından köşesinden geçti.

Bir aydır sokağa çıkamayan insanlar ne yapıyor, ne yaşıyor? Çocuklar ne durumda? Yaşananlardan sonra PKK'ya ve devlete bakışları nasıl?

"Ne, nasıl, nerede, ne zaman, kim?" Bunların hiçbirisi yok.

Sadece İsmet Berkan'ın "Sur'da bir tur attım muzaffer mi muzaffer" pozları var ortada. 

Hele bugünkü Sur haberinden sonra aklımızda bu fotoğraf kalıyor:

"Diyarbakır'da sokaklar ışıl ışıl"... 

Tıpkı Enis Berberoğlu'nun Hürriyet'in genel yayın yönetmeniyken 3 yıl önce Şemdinli dağlarında verdiği bu fotoğraf gibi: