BIST 9.722
DOLAR 32,56
EURO 34,85
ALTIN 2.437,65

Helikopterde Satranç Oyunu!

Acaba Eşref Bitlis’in ve Aydoğan Aydın’ın Genelkurmay Başkanı olma ihtimalleri mi vardı?

Tanzimat sonrasında siyasi tarihimiz zemin aksamaları olsa da Cumhuriyete kadar mevcut kimliği ile hayatını idame ettirmiş oldu.

Cumhuriyet sonrası ülkemizin siyasi zemini çok farklı bir kimliğe bürünmüş durumda.

Satranç oyunu, rakibinin hamlelerini ve kendi yapmayı planladığın hamlelerin 5-6 adım sonrasını düşünerek oynanır.

Rakibin yapmayı planladığı hamleleri ince ve tafsilatlı tespit etmeye çalışarak savunma ve taarruz hamlesi belirlenir.

Birkaç adım sonra gözden kaçırdığın bir hamle olması durumunda ya risk almak zorunda kalırsın ya da taviz vermek zorunda kalırsın.

Cumhuriyet sonrası siyasi tarihimizi satranç oyununa benzetiyorum. Üst aklın, derin güçlerin ve siyasilerin her davranışı satranç hamlesi gibi.

Ya risk alınmak zorunda kalınıyor ya da taviz verilmek zorunda kalınıyor.

Sanki teamül gereği bu hamle oyunları Cumhuriyet tarihinin çoğunluk zamanını kapsar hale dönüşmüş.

Satranç iki kişilik oynanır lakin karelerin başında karşılıklı oturan taraflardan birinin yanında yancıları da oturuyor.

“Ben yancı istemiyorum kendi kararlarımı ve hamlelerimi ülke stratejime göre belirlerim” diyen bir Türkiye karşısında ki rakibin yancıları (aslında kontrol edicileri) gayr-i ahlaki ve kural dışı hamleler yaparak huzur bozmaya çalışırlar.

Cumhuriyetin siyasi tarih ve zemini darbeler ve suikastlar tarihi olarak önümüze çıkıyor.

Türkiye’nin siyasi tarihi açısından bu zemin değerlendirildiğinde darbelerin ve suikastların bu kadar çok sık yaşanıyor olmasının argümanlarını ve nedenlerini iyi okumak gerekir.

Türkiye’nin Cumhuriyet sonrası siyasi tarihinde bakmaya çalıştığımız suikastlar ve darbeler başlığı altında alınan tarihi kayda uçak ve helikopter kazaları başlıklı kaydında düşülmesi gerekiyor sanki.

Bu kazaları sadece darbe ya da sınırlı etkiye sahip suikast değil 5-10 adım sonrasına yapılan hamle olarak okumalı gibi geliyor bana.

Şırnak’ta yaşanan Helikopter kazası sonrası 13 şehidimiz var. Anaların, eşlerin, çocukların yürekleri dağlanmaya devam ediyor.

Kalktıktan üç dakika sonra hemen gerilim hattına takılarak düşüyor ve 1 tümgeneral, 2 albay, 1 yarbay, 1 binbaşı, 3 yüzbaşı, 1 üsteğmen, 2 başçavuş, 2 uzman çavuş şehit oluyor!

Dikkat çekmeye çalıştığım hamle ise “Asker Aydoğan” lakabıyla bilinen General Aydoğan Aydın.

Şimdi burada duralım ve zihnimizi biraz geri saralım.

Tarih, 17 Şubat 1993. Orgeneral Eşref Bitlis'i Diyarbakır'a götürmek üzere kalkan uçak, kısa bir süre sonra düşüyor.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, olayın uçak motorundaki buzlanmadan dolayı meydana geldiğini söylüyor.

Ancak daha sonra İTÜ öğretim üyeleri tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, uçağın "buzlanma" sonucu düşmüş olamayacağı vurgulanıyor. İTÜ raporu "sabotaj" ihtimaline dikkat çekiyor!

Resmi açıklamalarda buzlanma sonucu meydana gelen bir kaza olduğu açıklanmış olsa da oğul Bitlis;  "Kamuoyu suikast olduğunu düşünüyor. Neden araştırması tam olarak yapılmadı?” diyor.

Bitlis suikastının sebebinin, kuvvetle muhtemel görünen Genel Kurmay Başkanlığı ihtimalinden dolayı olabilir mi sorusu zihne geliyor.

Yukarıda dedik ya; tek başına şahsiyetli bir duruş sergileyerek kararlarımızı vermeye başladığımızda ve bu duruma engel olamadıklarında yancıları devreye giriyor.

Aydoğan Aydın’ın şehit olduğu helikopter kazasının araştırmaları, soruşturmaları elbet yapılıyor.

Asker Aydoğan’ın karakterine, askeri disiplinine, dünya görüşüne ve vatan sevdasına yönelik kısa bir araştırma yapılması durumunda havalandıktan üç dakika sonra gerilim hattına takılarak düşen helikopter kazası acaba mı dedirtiyor?

Acaba Eşref Bitlis’in ve Aydoğan Aydın’ın Genelkurmay Başkanı olma ihtimalleri mi vardı?

Bahçelinin temennisine yürekten katılıyoruz; "Bu feci kazanın en ufak ayrıntısına kadar incelenerek adli ve idari tahkikatla genişletilip bütün yönleriyle aydınlatılması en acil tavsiye ve temennimdir."

Asker Aydoğan ve diğer şehitlerimizin ailelerine ve milletimize sabır ve başsağlığı niyaz ediyorum.

Hepimizin başı sağ olsun.