HDP'de hasar tespiti
Kobani'de yaşanan olaylar hem Selahattin Demirtaş hem de HDP için tam bir turnusol kağıdı oldu.
Kobani'de yaşanan olaylar hem Selahattin Demirtaş hem de
HDP için tam bir turnusol kağıdı oldu.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı süresince kullandığı dille ve
"Türkiyelilik" vurgusuyla umut olan o Selahattin
Demirtaş gitti, yerine önce sokağı işaret eden, ardından yaşanan
onca can kaybına rağmen "biz yapmadık kedi yaptı"
diyebilen bir Demirtaş geldi.
Ne zaman ülkeyi yangın yerine çevirmek için "sokak seni
çağırıyooo" anonsu geçilse, hipnotize olmuş bir güruh
kendini sokağa atıyor.
Sokak eylemlerinin çıkacabilecek bir kaos ortamı için taşıdığı
kıvılcım potansiyelinin farkında olan MHP lideri Bahçeli,
bu zamana kadar tabanını sağduyulu bir şekilde sokaktan uzak
tuttu. Çünkü bu ülke geçmişte bunların bedelini çok ağır
ödedi.
Dün HDP Milletvekili Altan Tan, Ahmet Hakan'a verdiği röportajda Selahattin Demirtaş'ın aksine bir söylemle "Biz sokağa çağrı yaparken özenli davranmalıydık. Öncesini ve sonrasını yeterince hesaplamalıydık. Keşke Bahçeli gibi yapabilseydik." dedi. Özeleştiri geleneğine sahip olmayan siyaset anlayışımız içinde Altan Tan'ın açıklamaları çok önemliydi.
HDP, hem olaylar sırasında hem de olaylar sonrasında gösteremediği duruşla, sadece Türkiye Partisi olma ihtimalinden uzaklaşmadı, kendi tabanından da uzaklaştı.
Hadi, talan edilen işyerlerini, evleri geçelim...
Hadi, hayat kurtarmak için hazırda bekletilen kan araçlarının,
ambulansların yakılmasını geçelim...
Sadece Diyarbakır'da öldürülen gençlerin hikayesi bile
insanın kanını dondurmaya yetiyor. Daha 16 yaşındaki Yasin Börü ve
arkadaşlarının suçu kurban eti dağıtmak mıydı?
Acılı ailelerin anlattıklarını okuyunca insan olan utanır.
Bunları okuyup utanmak da etek giyip kaçmaya benzemez
elbette!
DEMİRTAŞ BU SORULARA NE CEVAP
VERECEK?
Suriyeli mültecilere, Kobani'den gelenlere ve
Türkiye'ye sığınan Yezidiler'e yardımlar yapan bu 3 genç, o gün de
kurban eti dağıtmak için seferber olmuşlardı.
Hala sokak çağrısının haklılığını savunmaya
çalışan Selahattin Demirtaş, onu bunu bıraksın da Yasin
Börü, Hasan Gökgöz ve Hüseyin Dadak'ın babalarının sorduklarına
cevap verebiliyor mu? Onu söylesin...
Yasin Börü, Hasan Gökgöz ve Hüseyin Dadak'ın babaları çok net sormuşlar:
Yasin Börü'nün babası: "IŞİD üyesi oldukları gerekçesiyle vahşice öldürüldüler. Kurşun sıkıp öldürdünüz anladık, ama cesetlerine işkence yapmak ne demek?" Bir kurt, koyunu dahi o şekilde parçalamaz. Kobani'yi bahane ederek, Türkiye'ye gelip olay çıkarmak için bunu yaptılar. Burayı Kobani'ye çevirmek istediler. Allah bunu onlara bırakmasın."
Hasan Gökgöz'ün babası: "Oğlumun dişleri kırılmış, vücudu delik deşik edilmişti. Arkadaşlarının üzerine benzin döküp, üzerlerinden arabayla geçmişler. Oğlumu sakalından tanıdım. Gözü açıktı. Sanki bana bakıyordu. O kadar güzel bir yüzü vardı ki. Bunu yapanlar acaba Allah'a nasıl hesap verecek? Tüm PKK'lılardan, Selahattin Demirtaş'tan ve Zübeyde Zümrüt'ten davacıyım. Bu insanları kışkırtıp sokaklara salan herkesten davacıyım. Ben mi Kobani'yi düşürdüm? Sen hangi haktan bahsediyorsun? Demokrasi, insan hakkın nerede? Şehri harap etmek insan hakkı mıdır?"
Hüseyin Dadak'ın babası: "Sadece sırtında
yaklaşık 50 bıçak izi vardı. Yakmaya çalışmışlar, araba ile
üzerinden geçmişler. Görgü tanıklarının ifadesine göre, çocuklara
işkence yapılırken balkondan seyreden kadınlar zılgıt çekerek,
'Yakın bunları' demiş. Bunu söyleyenlerin çocuğu yok mu?"
HASAR
TESPİTİ
Ortada kontrol edilemez öfkeli ve fırsatçı bir kitle varken her
şeyden önce sağduyunun ön planda tutulması gerekiyor. Bütün bu
yaşananlar çözüm süreci için katedilen yolun önüne duvar örmekten
başka bir işe yaramayacaktır.
HDP'nin Altan Tan'ın sözleri istikametinde bir hasar
tespiti yaparak, bu olayların tekrarlanmaması ve çözüm sürecinin
selameti doğrultasında hareket etmesi en makul yol
olacaktır.