BIST 9.080
DOLAR 32,38
EURO 35,00
ALTIN 2.324,14

HDP yabancıların ağzına bakarsa!

Utanmadan birileri “devlet geldi buraları yaktı yıktı” diyor, siz bunu Avrupalılara yutturabilirsiniz fakat Kürt halkı buna zinhar inanmaz.

Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylık süreciyle başlayan umut kıvılcımı, meşaleye dönüştü ve 7 Haziran seçimlerinde hit yaptı, 80 vekille HDP Meclis'e çıkarma yaptı.

Bilen biliyor üç gün üç gece Diyarbekir’de esen militarist hava kendi halinde orijinal Kürt halkı üzerinde kaygı oluşturdu. Ta ki ona buna saldırdılar ve rahmetli Aytaç Baran’ı öldürerek haddini aştılar (geçende ölümünün seneyi devriyesiydi ruhu şad olsun), birkaç saat zarfında 3-4 tane belirli kişiler öldürülünce işin tehlikeli olduğu ortaya çıktı, onlar hava cıva atarken birilerinin eli armut toplamadığı kanaati hasıl oldu.

Hizbullah eski tarzını bıraksa da her Hüda-Par’lının evinde en az bir Hizbullah’ın olduğu ve icap ettiğinde “ya Allah” diyebileceği hissedildi.

Demirtaş hiç beklenmedik bir açıklama yaptı ve dedi ki “Durum çok vahim, herhangi bir kargaşa çıkarsa kimin kimi öldüreceği liste halinde eşleştirilmiştir.”

Elbette ki insanın ölüm haberi iyi bir şey değildir, ama insan öz vatanında zulme uğrarsa öyle bir performans gösterir ki karşı tarafın ölçüp biçmesi, o gücü tahmin etmesi mümkün değildir.

Sözüm ona Kürt partisi olduğunu söyleyen HDP’nin maskotu Sırrı Süreya Önder 7 Haziran akşamı “bu Türk solunun başarısıdır” deyince Kürtler acaba dedi.

Daha sonra 8 Türk solu örgüt Kandil’e çıkıp KCK ile biat edince iki kere acaba dedi.

1 Kasım seçimleriyle 21 vekil kaybeden HDP, daha önce tasarladıkları eylem planını uygulamaya koyup savaşı şehirlere taşıyan PKK’nin arkasında durunca, üstelik HDP’nin en çok oy aldıkları yerleşim birimlerinde barikat, hendek savaşıyla evlerini başlarına yıkmaya sebep olunca,

Kürtler üçüncü defa acaba demeye başladılar.

Utanmadan birileri “devlet geldi buraları yaktı yıktı” diyor, siz bunu Avrupalılara yutturabilirsiniz fakat Kürt halkı buna zinhar inanmaz.

Kimler inanır biliyor musunuz mayasında İslam düşmanlığı olup, dış düşmanın iç piyonu olanlar bu yöntemle Külliye’ye saldırırlar ve fırsat bu fırsat deyip Kürt gençlerini dinden, imandan, edepten koparmak isteyenler inanırlar, kendini inandırırlar.

Ben Kürt haklını milyon kere kutluyorum; HDP’nin bu tavrına kaşı mesafeli durup, bu kirli savaşa alet olmadığı için. Türk vatandaşlarımın da bir kısmını o kadar kınıyorum ki Kürtlerin bu vicdani duruşunu hala anlamadıkları gibi PKK ile Kürdü, HDP ile Kürdü ayırt edemediler.

Kürt meselsiyle ilgili bir programda canlı yayınlarda 7 konuşmacı varsa 7’si de kendince  her biri Türki ekolun sesi soluğu oluyor, Kürt sorunun çözüm eylem planı da bunların yüzünden yerinde patinaj ediyor.

Aslında sosyal ya da siyasi bir meselenin televizyon programlarında gerçekleşmesinin ön şartlarından biri en az bir Kürt katılımcının olması gerektiğine inanıyorum. Üstelik Mehmet Metiner gibi Kürtleri de kast etmiyorum.

Kürt sorunu benim sorunumdur, baldıran zehiri olsa dahi içer yine bu sorunu çözeceğim diyen bir Reis şimdi Kürtlere hitap ederken Doğu Güneydoğulu vatandaşlarım demeye başladı.

Yazık günah değil mi?

Bunca fedakarlığa, olup biten mücadeleye rağmen tekrar eski günlere mi dönülüyor? Yoksa HDP’nin Meclis'e gidişi tehlikeye girdi diye mi bu gri tavırlar ortaya konuluyor, anlamakta zorlanıyorum.

Eğer seçim yasasında bir değişiklik olmazsa HDP’nin vekil sayısı 40’a inecek gibi gözüküyor bence. Tabi seçim barajı %3-%5’e inerse yoksa %10 olsa zaten barajın altında kalır ve Meclis'e giremez.

Kanaatim o ki %10 seçim barajının devamını hiç kimse hiçbir gerekçeyle savunamaz. Hatta barajın olmadığı bir seçim sistem olsa daha iyi olur kanaatindeyim. Meclisteki istikrar ayağıyla kimse bu halkı tekrar aldatmasın Millet de Devlet de zaman kayıp ediyor, zarar görüyor.

HDP, seçmeninin sesine değil, dışarıdan gelen işarete göre hareket ediyor, halkın bunu fazlasıyla fark ettiğine inanıyorum. Onu için her geçen gün oyları düşüyor.

Cumhurbaşkanımızın seçim sistemini değişikliğini gündeme taşımasını takdir ediyorum. Referandum sorası gündeme gelmesini beklediğim en önemli mevzulardan biriydi. Bu aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan’ın samimiyeti ve kendine olan özgüveninin de bir ifadesi olduğuna inanıyorum.

Dar bölge ya da daraltırmış bölge usulü ile vekil seçilirse meclis daha nitelikli olacağı kanaatindeyim. Her şeyden önce genel başkanların son kararlarıyla oluşan liste usulü vekil adaylarından kurtulmuş olacağız. Vekil adayı genel merkez tarafında seçilse de, kalitesi meclise gitmesinde daha çok etkili olacak, daha ne olsun?