BIST 9.066
DOLAR 32,32
EURO 35,13
ALTIN 2.293,43

Haşim Kılıç AK Parti'den aday olacak mı?

2007 , Ak Parti iktidarının en zor yılıydı. Anayasa Mahkemesi, 367 garabetine imza atarken, Haşim Kılıç, bir manifesto niteliğindeki karşı oy yazısını, “Bu kararla demokratik hayat bundan sonra daha derin kaoslarla karşı karşıya kalacaktır” diyerek biti

Haşim Kılıç 1990 yılında Turgut Özal tarafından Anayasa Mahkemesi Üyeliği’ne seçildiğinde de, adeta bir deprem etkisi oluşturmuştu.

O dönemde Haşim Kılıç’ı tanımayan, “Laik Kemalist Uç Beyleri” nin yegane takıntısı, Haşim Kılıç’ın eşinin başörtüsüydü. Kılıç’ın kişiliğine, bilgisine, birikimine bakmayanlar, eşinin başörtüsü üzerinden O’nu, “şeriatçı” olarak yaftaladılar ve laik görünümlü bir “haçlı” saldırısı başlattılar. Özal, her türlü aşağılık iftiralara karşı Kılıç’a sahip çıktı.Anayasa Mahkemesi’nin üye ve bürokratları, Haşim Kılıç’ı  nev-i şahsına münhasır kişiliğiyle tanıdı ve sevdi. 1999 yılında Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilliği’ne seçildi. 2007 yılında da başkan oldu.

ZOR YILLARDA BAŞKAN OLMAK

2007 ,  Ak Parti iktidarının en zor yılıydı. Anayasa Mahkemesi, 367  garabetine imza atarken, Haşim Kılıç, bir manifesto niteliğindeki karşı oy yazısını, “Bu kararla demokratik hayat bundan sonra daha derin kaoslarla karşı karşıya kalacaktır” diyerek bitirmişti.  Haşim Kılıç 22 kasım 2007’de  anayasa Mahkemesi Başkanı seçildiğinde, demokrat görünümlü laik cunta, en önemli kalelerinden birini daha kaybetmenin yasını tutmaya başladı. Zor yıllarda oturduğu başkanlık koltuğu Kılıç için, 8 yıl boyunca zor kararlarla karşı karşıya kalacağı ateşten bir gömlek haline gelecekti.

AK PARTİ’Yİ KAPATSALARDI NE OLACAKTI?

Refah Partisi ve Fazilet Partisi’ni kapatan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya’nın Ak Parti’yi kapatmak üzere açtığı davayı da kabul etti. 30 Temmuz 2008’de Anayasa Mahkemesi, inanılmaz baskılara rağmenAk Parti’nin temelli kapatılmasının reddetti.  Hazine yardımının belli bir oranda kesilmesine karar verdi. On bir üyenin 6’sı “kapatılsın”, 5’i “kapatılmasın” dedi. Ak Parti direkten döndü. Hazine yardımının kesilmesine 10 üye “evet” derken, Haşim Kılıç’ın duruşu  değişmedi, yardımın kesilmesine de “hayır” diyen tek oy ona aitti. Kılıç’ın AK Parti’nin kapatılmaması için gösterdiği çaba unutulmaz, unutulamaz. Kendisi dışındaki dört üyeyi Ak Parti’nin kapatılmaması gerektiğine nasıl ikna ettiği, elbette siyasi tarihçiler tarafından, “Türkiye’nin demokrasi mücadelesi” başlığı altında mutlaka yazılacaktır.

HUKUK ADAMI OLMANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI

Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi üyesi seçildiği 1990 yılından, başkanlığa veda ettiği 2015 yılına kadar, kapatma davalarında olduğu gibi, vesayet odaklarının, Anayasa Mahkemesi’ne dayattığı hiçbir anti demokratik kararın altına imza atmadı. Başkanlığının son aylarında Haşim Kılıç’la iktidar arasında vuku bulan anlaşmazlıkları, her demokraside görülen, “Yüksek Yargı-iktidar” bakış farkı olarak değerlendirmek gerekir. Siyasal sorumlulukla, vesayet altında olmayan hukuki sorumluluk karşılaştığında, siyaset de hukuk da bir dakika kenara çekilip düşünmeli. iktidar hukuki sorumluluk makamının ya da makamlarının vesayet altında olduğuna inanıyorsa, yasamadan gelen gücünü kullanmaktan çekinmez. Çekinmemelidir de.

PARALEL ÖRGÜT’ÜN ÇARPIŞTIRMA TEKNİĞİ

Haşim Kılıç ile Ak Parti Hükümetini, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’ı karşı karşıya getirmek, paralel örgütün masaya sürdüğü en büyük kozlardan biriydi. Paralel Örgüt bu tezgahında kısmen başarılı olmuş görünse de, hem Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet hem de Haşim Kılıç, anlaşmazlığı meydan okumaya dönüştürmedi. Paralel Örgüt’ün de hevesi kursağında kaldı. Kılıç Anayasa Mahkemesi’nin başkanıydı. Ancak bu tek karar mercii olduğu anlamına gelmiyordu. Üzerinde paralel örgütün de ağırlığı olan kimi üyeler, Haşim Kılıç üzerinde baskı kurmuş olabilir. Ak Parti’yi kapatma davasında, Kılıç’ın mücadelesine destek veren üyelere karşı tamamen kayıtsız kalmamış olma olasılığı da mümkün. Ancak bütün bunlar Haşim Kılıç’ı  “Paralelçi” yapmaz. Özgürlükler adına kimi hukuki çıkışları da, Ak Parti’ye cephe açtığı anlamını taşımaz. Yukarıda da söylediğim gibi, eğer vesayet altında değilse,  hukuk sistemi zaman zaman iktidarla çarpışabilir. Çarpışma çatışmaya dönüşmez ise sistemin yerleşmesine katkı sunar.

HAŞİM KILIÇ AK PARTİ’DE SİYASET YAPAR MI? 

Haşim Kılıç’ın, 10  Şubat öncesinde emekliye ayrılması, manidardır. Kılıç mart ayına kadar başkanlık koltuğunda oturabilirdi. Emekliye ayrılarak, siyaset yapmasının önündeki engeli kaldırmış oldu. Peki Haşim Kılıç milletvekili adayı olmak isterse hangi partide karar kılar? Bu soruya sağlıklı cevap verebilmek için Kılıç’ı biraz olsun tanımak gerekiyor. Çocukluğumdan bu yana Haşim Kılıç’ı tanıyan biri olarak, O’nun, sevenlerini hayal kırıklığına uğratmayacak bir karar alacağına eminim. Yüzde yarım bile oy alacağı tartışmalı bulunan “Merkez Parti”, barajı geçmek bir yana 1-2 bandında bulunan “buçuk” partiler Kılıç’ın aklından bile geçmemeli. Geriye CHP, MHP ve HDP kalıyor. CHP ve HDP Sol/Marksist söylemleri nedeniyle Haşim Kılıç’a çok  ama çok uzak. MHP’ye gelince; Haşim Kılıç hayatının hiçbir döneminde etnik milliyetçi söyleme yakın durmadı. Demokrat, özgürlükçü ve barışçı yaklaşımının politikalarını Türk Milliyetçiliği üzerine kuran, MHP ile uyuşacağını da zannetmem. Geriye kalan,  Kılıç’ın siyaset yapabileceği tek yapı AK Parti’dir. Siyaset yapıp yapmamak elbette ki Haşim Bey’in iradesine bağlı. Ancak siyaset yapacaksa; Benim gönlüm, Türkiye’nin demokrasi mücadelesine adını altın harflerle yazdıran Kılıç’ın, siyasal mücadelesini de 13 yıldır milletin umudu haline gelen AK Parti’de sürdürmesinden yanadır. Haşim Kılıç, “buçuk” partilerde zaman kaybetmek yerine, milletin yüzde 50’sininz güvenini kazanmış güçlü yapıda bu millete hizmeti sürdürmelidir. 

“HOŞBULDUM” İNTERNET HABER

Bundan böyle, Türk Sosyal Medyası’nın amiral gemisi İnternethaber’de birlikte olacağız. Bu köşede yalan yazmayacağıma, kimseye iftira atmayacağıma, doğruları sadece doğruları yazacağıma söz veriyorum.
Hoşbulduk!