BIST 9.091
DOLAR 32,37
EURO 34,98
ALTIN 2.325,54

Hani polis Fethullah Gülenciydi?

Eğer kooca Van Emniyet Teşkilatı'ndaki binlerce polis, öğlen namazının kaç rekat olduğunu bilmiyorsa, bu adamlara "Gülen cemaatinin mensupları" diyerek yıllarca haksızlık etmiş ve iftira atmışız demektir....

Bundan yaklaşık 4 yıl önceydi.. 2007 yılının Kasım ayının 8'inde bir yazı yazmıştım.. O günlerde Beşiktaş futbol takımının başında Ertuğrul sağlam var.. Takım yine bu yıl yaşadığı gibi sıkıntılar yaşıyor ve zor durumda.. Taraftarlar, Yıldırım Demirören'i ıslıklıyor, Ertuğrul Sağlam lehine ise çılgınca tezahüratlarda bulunuyor..

Efendime söyleyeyim..

Oturdum şeytanın avukatlığını yaptım..

Yaklaşık 15 dakika içinde, masa başında bir senaryo döşendim.. O senaryonun adına da, "Beşiktaş'ı Fethullah Gülen karıştırıyor" dedim..

Gerekçelerim hayali ama o kadar inandırıcı ki..

Aynen şöyle yazdım:

"Ertuğrul Sağlam Gülen Cemaati'ne yakınlığı ile bilinen bir isim ve aynı zamanda Gülen'in çok sevdiği İhsan Kalkavan'a da hayran biri.. Talimat Pinsilvanya'dan şeyle bir talimat geldi: Ertuğrul sen takıma can yakıcı yenilgiler tattır. Yıldırım Demirören istifa etmek zorunda kalsın.. Zaman gazetesi ve Samanyolu'nun destekleriyle İhsan kalkavan ortaya çıksın adaylığını koysun ve Beşiktaş'ı böylelikle ele geçirelim..."

Tamamen hayali olan bu yazının en sonuna ise şöyle bir not düştüm:

"Buraya kadar yazdıklarıma inandınız mı? İnandıysanız gerçekten hastasınız demektir..Çünkü ben topu topu 15 dakika düşündüm ve böyle bir senaryo ürettim..

Yalan yani yalan.. Ne Gülen'in bunlardan haberi var, ne Kalkavan'ın böyle bir hevesi var, ne de Zaman böyle bir haber yayınladı..

Tamamını ben uydurdum yani..

Neden mi?

Son günlerde Türkiye bir ateş çemberinden geçiyor.. Gelen şehit haberleri, sıra sıra kaldırılan tabutlar.. Bu kara günlerde bile işi gücü bırakıp tıpkı benim az önce yaptığım gibi, masa başında senaryolar üreten, hikayeler uyduran gazeteci ve yazarlar olduğunu gösterebilmek için..Bazı aşağılık medya kuruluşlarında Fethullah Gülen isminin, rating, tiraj ve tık olarak bir kazanç kapısına döndürüldüğünü ispatlamak için..

Haysiyetinden birazcık, onurundan azıcık, namusundan minnacık ödün veren herkesin, istediği herhangi bir kişiye istediği gibi iftira atabileceğini gösterebilmek için.."

Şimdi bu konuya neden girdiğimi merak etmişsinizdir...

Onu da anlatayım..

Gazete veya televizyonlarda mutlaka gözünüze ilişmiştir.. Şu Van'da yaşanan "Namaz skandalı"ndan bahsediyorum..

İhtimal vermiyorum ama duymamışsınızdır belki diyerek yine de kısa bir özet geçeyim..

Bundan birkaç gün önce Van'da polis cami çıkışında öğle namazının kaç rekat olduğunu bilemeyenleri gösterici diyerek gözaltına almıştı.. Polis, göstericileri "Öğlen namazının kaç rekat olduğu" yönünde bir teste tabi tutmuş, "4" diyen kişileri gözaltına almıştı..

İşte o mesele..

Aslında alnı birazcık secdei rahmana gidenler bilir ki, öğlen Namazı 10 rekattır.. Bunun 4"ü "farz", geri kalan 6 rekat ise "sünnet"tir.

Ancak günümüzde öyle bir hayat keşmekeşi yaşanıyor ki, işini gücünü aksatmayan insanlar, genelde camiye girip "4 rekat farzı" alelacele kılıp telaşla geri dönüyorlar..

O zavallı gencin "Öğlen namazı 4 rekattır" demesinin nedeni de aslında budur..

İşte bu durum medyada irili ufaklı bütün gazetelerde "Polisin Namaz Cehaleti" diye yer aldı..

Eğer meseleye buradan bakarsak skandalın hakkı manşetlerden verilmiş diyebiliriz..

Ama madalyonun bir de diğer tarafı var. Kimsenin bakmadığı, kimsenin görmediği veya görmek istemediği..

Türkiye'de yıllardır, ulusal medyanın çok büyük bir bölümü "Fethullah Gülen laik rejimi yıkıp yerine İslam ve şeriat rejimini getirmek için mücadele ediyor.. Bunun da polis gücüyle olacağını bildiği için emniyet teşkilatlarının tamamını ele geçirdi. Emniyet'i Gülenci ve AK Partili yobaz, şeriatçı kadrolar yönetiyor" diye yazıyor ve bu yazılanlar ülkenin en saygın kurumları veya kişileri tarafından da paralel düşüncelerle destekleniyordu..

Kim destekliyordu?

Türk Silahlı Kuvvetleri

Siyasi partilerin büyük bölümü

Yargı makamları

Hatta ve hatta yıllarca polis teşkilatlarında üst düzey görev yapmış Hanefi Avcı gibi isimler bile bize böyle bir tehlikeden bahsedip durdu..

Şimdi bu haberi okuyunca insan kendine sormadan edemiyor..

Şimdi siz hem bu ülkede Gülen'e "Şeriat düzenini, İslam düzenini getirmek için tüm dinci adamlarını polis teşkilatlarına yerleştirdi" diyecekseniz..

Hem de "Gülen'in yobaz adamı" diye yıllarca bize yutturduğunuz polisleri, "Yuh be, Namaz'ın kaç rekat olduğunu bilmiyor" diyerek yerin dibine sokacaksanız...

Eğer kooca Van Emniyet Teşkilatı'ndaki binlerce polis, öğlen namazının kaç rekat olduğunu bilmiyorsa, bu adamlara "Gülen cemaatinin mensupları" diyerek yıllarca haksızlık etmiş ve iftira atmışız demektir....

O zaman bu haberlerin yazılmasında ve yayınlanmasında imzası olanların çıkıp, "Evet biz haysiyetimizden birazcık, onurumuzdan azıcık, namusumuzdan minnacık ödün verip,  sevmediğiniz bir adama iftira attık" demesi gerekmiyor mu?

Ben Allah'a ve ilahi adalete inanan bir insanım.. Fethullah Gülen Cemaatine sempatim de antipatim de yok.. "Zevksiz ilişkilerin sevimsiz ürünü olan birkaç kişinin" çıkıp da, "Vaay sen savunduğuna göre Fethullah Gülen Cemaati'indensin" demesine de aldırış etmiyorum..

Ben sadece medyanın el birliğiyle yayınladığı bu "İlahi Tekzip" sonrası kafamda oluşan soru işaretlerinin cevap bulmasını istiyorum..