BIST 9.008
DOLAR 32,32
EURO 35,07
ALTIN 2.282,18

Halk TV ve FOX TV'ye verilen cezalar...

Bir dönem Kurul’da bulundum. Dolayısıyla, olumsuz veya olumlu eleştirmeyi şu anda görev yapan kişilere saygım gereği çok doğru bulmam. Ama bu sefer mesele çok ciddi. Tabiri caiz ise “ağzı olan konuşuyor!”

Prensip itibariyle RTÜK’ün işlerine ilişkin yorum yapmaktan kaçınırım. Bir dönem Kurul’da bulundum. Dolayısıyla, olumsuz veya olumlu eleştirmeyi şu anda görev yapan kişilere saygım gereği çok doğru bulmam.
Ama konu uzmanlık alanıma girdiği için, yakın ve uzak çevremden, sektörden, bilim dünyasından sıklıkla RTÜK’ün aldığı kararlara ilişkin fikrim sorulur. Ben her seferinde “topu taca atarak” işin içinden sıyrılmak isterim. Ama bu sefer mesele çok ciddi. Tabiri caiz ise “ağzı olan konuşuyor!”

Halk Tv’de iki sanatçımız konuşmuş. İzlememiştim. Olay büyüyünce izledim ve akabinde konuşma metinlerini okudum.

Düşüncelerim açıktır. Kamuoyunun önündeki isimlerin sorumluluğu yüksektir. Ölçüp tartarak konuşmaları toplumun yararınadır. Ağızlarından çıkanı kulakları duymalı, sözlerinin önünü sonunu hesap etmelidirler. Bilgi, birikim ve deneyimleri ve toplumsal sorumlulukları bunu gerektirmektedir.

Toplumun onların görüşlerini bilme hakkı vardır. Onların da aydın mesuliyeti içinde toplumu aydınlatmak gibi bir görev ve sorumlulukları bulunmaktadır.

Darbe insanlığa karşı suçtur. Demokrasiyi cebren alaşağı etmek, insanların özgürlüklerini ortadan kaldırmak, toplumda kargaşa ve kaosa neden olacak, şiddeti getirecek sistemler peşinde olmak hiçbir aydına yakışmaz. Bunları savunmak da keza aydın kişiler için züldür.
Televizyonların kim tarafından olursa olsun darbe çağrılarına aracılık yapması, şiddet önermelerini ekrana taşıması, seçimle işbaşına gelmiş insanların, yönetimlerin zorla işbaşından uzaklaştırılmalarını dile getirmesi demokratik bir hakkın kullanımı olarak değerlendirilemez.
Fox Tv’ye ilişkin görüşüm de aynıdır. Orada da yine insanlar Paris’i yakan yıkan Sarı yelekliler gibi sokağa çağrılmış, hükümetin protestosu istenmiştir.

Anayasamız ve kanunlarımız gösteri ve yürüyüş hakkını teminat altına almıştır. Bu hakkın kullanımının nasıl olacağı da yine düzenlenmiştir. Buna aykırı her tutum ve davranış ülkemize ve insanlarımıza zarar verir. İçinde şiddet olan hiçbir önermenin demokrasi ile ilgisi olamaz, demokrasi ile ilgi kurmaya çalışılarak da izah edilemez.

Kişisel kanaatim, Türkiye’nin sorunlarının hiç birisinin sokaklarda çözümünün mümkün olmadığıdır. Türkiye’nin sorunları demokratik ve hukuki çerçeve içinde çözülebilir. Bunun yolu da Parlamento ve Hükümet uygulamalarıdır.

Siyasi partilerimizin, aydınlarımızın, bilim insanlarımızın, vatandaşlarımızın şayet siyasal iktidarların yetersizliğine dair düşünceleri varsa yapmaları gereken sokak ile değişiklik yerine sandıkta değişikliği temin için çalışmaktır.

Bu değişikliği şayet cebren, yani zorla, darbe yoluyla yapmak gibi sapkın bir düşünceleri varsa, veya sokak şiddeti üzerinden gerçekleştirmek gibi bir yolu öneriyorlarsa bu asla saygı görmez. Demokratik bir duruş olarak da değerlendirilemez.

Yayın kuruluşlarının editoryal yönetimlerinin toplumsal sorumlulukları vardır. Editoral yapılar kanunları ve etik kuralları iyi bilen denyimli gazetecilerden oluşur. Bunlar ekranların, mikrofonların, sütunların nasıl kullanılacağını iyi bilen kimselerdir.

İşlerin bu noktaya gelmemesi için editoryal yapıların, evrensel hukuk ve etik kuralları çerçevesinde hareket etmeleri lazımdır.

Hiçbir yayın kuruluşuna ceza verilmesini prensip itibariyle uygun görmem. Arzu de etmem. Ama, RTÜK’e yönelik bu kıyasıya eleştirilerin bir de bu evrensel hukuki ve etik ilkeler göz önüne alınarak dile getirilmesini öneririm.