BIST 9.091
DOLAR 32,37
EURO 35,00
ALTIN 2.325,29

“Güzel sanatlar alanı” yapılanmasında, akortlar tutmuyor!...

Bari, güzel sanatlarda ayrı telden çalmasak!…

GÜNCEL/KÜLTÜR-SANAT: Cumhurbaşkanımız Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde; “Bir ülke kültür sanat alanında zirveye çıkamamışsa, diğer alanlardaki başarılarını tarihe nakşetme imkanı da yoktur. Kendi tarihini başkalarından öğrenen millet, mazisi ile atisi arasında güçlü bir köprü kuramaz. İlhamını kendi özünden almayan bir milletin dünya çapında eserler ortaya koyabilmesi mümkün değildir” dedi. KATILIYORUZ…BİZ(LER),ONUN İÇİN UĞRAŞIYORUZ..

Güzel Sanatlar Alanı….

İlk söz: Aynı alandaki kurumların yapılanması, doğru ve paralel olmalı…

“Güzel sanatlar” terimi; bazılarınca, “insanda coşku ve hayranlık uyandıran; müzik, resim, yazın, mimarlık, yontu, tiyatro” gibi sanatları, bazılarınca;  “güzellik ve zevkle ilgilenen” sanatlar için kullanılır. Bu terim ilk defa, (Fransızca) “beaux arts” olarak; “resim, heykel, baskı gibi görsel sanatları” tanımlamak için bulunmuştur.

Son yıllarda,  Güzel Sanatlar’dan “müziği”, “edebiyatı” ayırıp, kurulan konservatuarlarda; “müziği”, Edebiyat Fakülteleri’nde  “edebiyatı”, tematik olarak ayrı düşünme görüşü ağır basmaya başladı. Bizde de edebiyat bu alandan uzun zaman önce çıkarılmış; Edebiyat Fak. ve Fen-Edebiyat Fak. şeklinde yapılanmıştır.

Artık, üniversitelerde; sanat insanı/sanatçı yetiştirecek “konservatuarların” yanında, “müzik öğretmeni” yetiştiren Eğitim Fakülteleri Müzik Eğitimi ABD’ler şeklinde bir yapılanma söz konusu…Ancak, kurum içi eğitim şeklinin günümüze göre değiştirilmesi şartıyla!.. Yeni yapılanmada GSF  içinde  “müzik”  yer almamaktadır.

Bir ülkede, bir ana konunun/değerin/gerçeğin/kabulün; nerede olursa olsun, aynı anlayışta kadrolaşması en doğru ve beklenen yoldur. Ancak, ülkemizdeki yapılanmalar tamamen keyfidir, çünkü bilim/sanat önemsenmemektedir. Yani Kültür Bakanlığı, Güzel Sanatlar Fakülteleri / Güzel Sanatlar Üniversiteleri; farklı değil, aynı/ortak anlayışta yapılanmalı, ancak eğitim ve öğretimde, amaçlarda özgür olmalıdır. Ne demek istediğimizi açmaya çalışalım.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü…

Şimdiki yapılanmaya  göre Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü:Güzel sanatlar galerileri,Orkestralar,Korolar,Çalgı-Ses-Halk oyunları(dansları) Toplulukları,Resim ve heykel müzeleri,Geleneksel Türk süsleme ve el sanatları koleksiyonlarını v.b. kurmak ve geliştirmekle görevlidir.

Ancak, nedense, daha önceleri Genel Müdürlük bünyesi içerisinde yer alan; Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi, ayrı birer Genel Müdürlüğe; Sinema Dairesi, Sinema Genel Müdürlüğüne döndürülmüş olup,  günümüzde bu yanlış yapılanma devam etmektedir.  Bu, evrensel anlayıştaki Güzel Sanatlar Alanı anlayışına ve yapılanmasına da terstir.

Artık, Kültür ve Turizm Bakanlığı bilimselliğin gereği olarak; Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ve Müzik ve Sahne Sanatları Genel Müdürlüğü olarak yapılanmalıdır.

Güzel Sanatlar Fakülteleri…

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi; Sanat Tarihçisi, Arkeolog, Müzeci, Ressam Osman Hamdi Bey tarafından 1882'de Sanayi-i Nefise Mektebi adıyla kuruldu ve 2 Mart 1883'de öğretime başladı. Ülkemizin ilk sanat ve mimarlık yüksek okulu olan kurum, 1928' de Güzel Sanatlar Akademisi,1981’de ise  bugünkü adını almıştır. 

Kurum içindki “Devlet Konservatuarı”; Müzikoloji (Genel Müzikoloji ve Etnomüzikoloji), Müzik (Yaylı Çalgılar ASD, Piyano-Arp-Gitar ASD, Üfleme ve Vurma Çalgılar ASD, Kompozisyon ve Orkestra Şefliği ASD)  ve Sahne Sanatları Bölümü (Opera,Tiyatro ve Bale ASD) şeklinde yapılanmıştır.  

Şimdi  MSÜGSÜ  GSF’nin bölümlerine bir göz atalım; Grafik Tasarım, Heykel, Resim, Seramik ve Moda Tasarımı, Geleneksel Türk Sanatları, Sahne Dekorları ve Kostümü, Sinema TV, Temel Eğitim, Fotoğraf, Sanat Eserleri Konservasyonu ve Restorasyonu…Bakınız, müzik yok, çünkü  “Devlet Konservatuarı” ayrı kurulmuş. Doğru bir anlayış ve yapılanma…

Ama; 79 (51 Devlet-28 Özel)  GSF,  isimde bile ayrıdır. Güzel Sanatlar ve Mimarlık, Sanat ve Tasarım v.b.  gibi…10’a yakın GSF’de  Müzik Bölümü var…O da, Dekan olan arkadaşların müziğe olan ilgileri ya da müzik alanından gelmeleri ile oluşmuş. O zaman, ortak anlayışta ve yapılanmada  -isim dahil-  yeniden düşünülmelidir. Yani, yeni görüşe göre; Güzel Sanatlar Fakültesi ve Konservatuar olarak…

Birinci dönüşümü 1928’i baz alsak, ilk MSÜ GSF -doğru-  yapılanmasının üzerinden 89 yıl geçmiş. Ve, görülüyor ki, yeni kurulan GSF’lerin yapılanmasına hiç  etki etmemiş, yani sanat alanı bilimsellikten, paylaşımdan nasibini almamış  -maalesef öyle-  gözüküyor… YÖK Sanat Kurulu, her ay yaptığı toplantılarda hangi konularda ilgileniyor, merak ediyoruz!...

Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi…

2018/2019 eğitim  döneminde, eğitime başlaması düşünülen Ankara GSÜ ismine göre, açıklanan fakülteler de  tezat içinde gözüküyor.30.07.2017’deki yazımda  bir konuya dikkat çekmiştim. https://www.internethaber.com/ankara-guzel-sanatlar-universitesi-kurucu-rektoru-kim-olacak-1796823y.htm

Görüşlerimi, bu yazı ile birlikte değerlendiriniz.

“Müzik Üniversitesi” olarak başlandı ve sonra “Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi” olarak değişti. Ancak, müzik alanı fakülteleri olarak yapılanan bu üniversitenin adının; kimler tarafından, neden değiştirildiği bilinmiyor. Mesela; zamanla resim v.b. olacak mı? Akademisyen-sanatçı Doç. Dr. O.M.Öztürk; “Türkiye’de alanında ilk ve tek  olacak ‘Müzik Üniversitesi’ fikri, nasıl oldu da ‘İkinci’ Güzel Sanatlar Üniversitesi haline getirildi” başlıklı  yazısında (Musıki Dergisi/06.08.2017) bunu sorgulamıştı. 

Beni takip edenler bilir ki; yıllardır kurumsal düşünüyorum. Kurumlarımızın; çalışır, üretir ve saygın olmasını istiyorum. Şahıslarla işim olmadı, olmayacakta… Bu yazımında böyle değerlendirilmesini diliyorum. Bu görüşlerimiz okunuyor mu,  değerlendiriliyor mu? Çok okunduğunu/paylaşıldığını rakamlardan biliyorum!..Ama, neden dikkate alınmadığını merak ediyorum…

Ülkemizde genel  -yanlış- düşünce olarak; atanan/göreve gelen  arkadaşlar, her eleştiriyi kendilerine/şahıslarına yapılmış sayıyorlar. Oysa, alandaki başarı hepimizin…Bu yapılanma 2-3 kişi ile değil; “çeşitli kurumlarda bu alanda çalışan, sanatçı-akademisyenlerle yapılsaydı, paylaşımla birlikte doğruluk payı daha yüksek olurdu” diye düşünüyorum.

Şimdi ne olacak? Güzel Sanatlar Fakülteleri aynı amaçta birleş(e)mezken, konservatuarların bir çok sorunu varken; yapılanmada bile anlaş(a)mamak, ‘biz böyle istiyoruz/yapıyoruz’ demek, akademik/bilimsel mi? kararı size bırakıyoruz... Yıllar önce Musıkidergisi’nde yazdığım; “Güzel Sanatlar Nedir? Ne değildir? Doğruyu bulmak için” başlıklı yazımı okuyabilirsiniz. Maalesef; saçlarımıza aklar  düştü ama, bir şey değişmedi.

Ben, 2018’e girerken  Güzel Sanatlar’ı ayırıyorum ve  müziğin olduğu yerde, en doğru tanım olan;  “Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi/Üniversitesi” görüşünde ısrarcı oluyorum. Yoksa;  “Ankara Güzel Sanatlar ve Müzik Üniversitesi” mi denilmeli? Ne dersiniz?..

Not: Yazımı yayına hazırladığımda Resmi Gazete’de -beklenen-  yeni bir karar yayımlandı;

BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN(20.12.2017)

Kanun No. 7063                                                                                             Kabul Tarihi: 6/12/2017

MADDE 2- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun ek 175 inci maddesinin başlığında ve birinci fıkrasında yer alan “Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi” ibareleri “Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi” şeklinde; ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Müzik ve Sanat Eğitimi Fakültesi” ile “Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulundan” ibareleri sırasıyla “Müzik ve Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi” ve “Müzik ve Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulundan” şeklinde ve (b) bendinde yer alan “Güzel Sanatlar Enstitüsünden” ibaresi “Müzik ve Güzel Sanatlar Enstitüsünden” şeklinde değiştirilmiştir.

O kadar yazıldığı/yazdığımız halde, yanlış bir isimle kurulan üniversitenin adı yine değişti. “Ankara Güzel Sanatlar ve Müzik Üniversitesi” daha doğru bir tanımlamaydı. Kelime tamlamalarında önce çoğul/çok olan, sonra tekil olan yazılır. Galiba, burada müziğin öncelendiği gösterilmiş…Anlıyoruz ki, bu üniversitede; müzik ve güzel sanatlar iki önemli dal olacak ve güzel sanatların dalları da zamanla fakülte olarak eğitime açılacak… Ya da zamanla Güzel Sanatlar alanı fakülte olarak yapılanmayacak ve ardından isimden çıkarılacak?

Son söz: bilimsel olarak; 89 yıl önce kurulan “İstanbul MSGSÜ yapılanması” mı doğru, 2017’de kurulan “Ankara Müzik ve GSÜ yapılanması” mı? İki  ayrı yapılanma!...VE; İkiside YÖK’e bağlı!…İlginç değil mi?!..

Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri…

5 büyük şehirde kurulması amaçlanan, siyasetin rüzgarı ile -günümüzde- sayısı 80’e çıkan ve kaliteden ödün vermeye devam eden Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri, yetenek avcısı gibi çalışmalı, ama nerde!..Burada verilen eğitimi eğitimi çok önemsiyoruz... Ancak, sadece çoksesli müzik değil, Türk müziğinin de  öğretilmesi şartıyla. Biz sanat eğitiminin küçük yaşlarda başlaması gerektiğine inanıyoruz, dünyada örnekleri çok… 3 bölüm olarak yapılanmış ki doğru, çünkü lise düzeyindeler…

Acaba bu liselerin; Resim, Müzik ve Tiyatro bölümlerine nasıl giriliyor, neler soruluyor?,araştırdık;

Resim bölümü sınavı; ilk aşamada, objelerden oluşan kompozisyonun desen olarak çizilmesi beklenir. İkinci aşamada; bir konu verilerek  hayali  figüratif bir kompozisyon çizilmesi istenir.

Tiyatro bölümü sınavı; öğrenciler tek alınır. Öğrenci sahneye çıkar ve; doğaçlama yapma, şiir okuma, tekerleme söyleme v.b.gibi görevleri yapar.

Müzik bölümü sınavı; kulağın sesleri ayırt etmesi istenir,  ezgi ve ritim hafızasına bakılır.  Bir çalgı çalması istenmez, ama, çalması  artıdır. Bölümde  piyano zorunlu olup,  ikinci çalgı  öğretmenleri ile seçilmektedir.

Demek ki AGSL’de, her türün olması normal, çünkü yetenek belirleniyor. Ancak, fakülte ve üniversiteye girişte her genç; hangi alanda eğitim yapacağını belirlemiş ve karar vermiş oluyor. Dolayısıyla bölümünü da ona göre seçiyor. Yani, burada yukarda anlattığımız GSF anlayışının olmaması doğal, belki zamanla adı  “AGS ve Müzik Lisesi” ne   dönüşebilir. Ama, isimden önce, bu liselerdeki kalitenin acil artırılması lazım!...

DOĞRU SÖZ…

“……….Şunu söyleyeyim…….

Çalınan sorularla sınavı kazanmışsan.. Eline tutuşturulan cevap kartlarıyla başarılı sayılmışsan..

Bu sayede öğretmen, polis, savcı, hâkim, memur olmuşsan..

Suçlusun be arkadaş..

Başkalarının hakkını yediğin için.. Hırsızlık malını paylaşmak da hırsızlıktır..

O soruları almışsan..

Suçlusun be arkadaş..”  22.12.2017/Mehmet Tezkan/Milliyet 

(Ancak, Ankara Başsavcılığı, ilk olarak Yenişafak’ta, sonra   basında geniş  olarak yer alan haberi tekzip etti ve böyle bir soruşturma olmadığını” açıkladı. Anlayamadık!..)

GÜNÜN TÜRKÜSÜ,  Nazlı Öksüz’den…
Felek ne derdin var ise
Ben varım ya sal başıma
Bıkmışım senin dünyandan
Zaten gelir dar başıma

Bırakmadın benim peşim
Kurutmadın gözüm yaşın
Neyinden korkayım kışın
Yazın yağar kar başıma

Yanar gönlüm yanar bitmez
Ocak içte duman tütmez
Zalim felek sanki yetmez
Bir de vurur yar başıma