BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,96
ALTIN 2.427,48

Genç mücahitler de müteahhit oldu mu?

50 yaş üstü bir ağabeyimiz feryat figan bir şekilde şu soruyu yöneltti: ‘’Ya bu bizim gençler niye proje üretmiyorlar hiç?''

Geçenlerde yine eser miktarda genç katılımcının bulunduğu bir toplantıda mütedeyyin-muhafazakar gençliği kurtarıyoruz. 50 yaş üstü bir ağabeyimiz feryat figan bir şekilde şu soruyu yöneltti: ‘’Ya bu bizim gençler niye proje üretmiyorlar hiç? Bu kadar vakıf var, bu kadar imkan var. Hiç dava ruhu yok bunlarda yahu!’’ Bu iyi niyetli ağabeyimize cevap verme görevi bana düşünce şu cümleleri sarf ettim:’’Türkiye’de 40 yaşına gelinceye kadar kimse sizi adam yerine koyup dinlemez, 50 yaşından önce de kolay kolay yetki vermez. Hal böyleyken gençlerin çoğunluğunun proje üretip kendilerini boş yere yorma gibi bir amaçları yok bence. Bununla birlikte Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın diyen marşları dilimizden düşürmüyor olmamız bir paradokstur.’’

Türkiye’deki mütedeyyin-muhafazakar kesimin kendi gençlik grubu ile kurduğu ilişki çok problemli. Bu problemi en çok yansıtan yerler de gençlik adına iş yapan vakıflar.  İktidar olduk ama muktedir olamadık kaygısı güden bir topluluğun kendi gençleri ile bu derece sıkıntılı bir ilişki modeli kurmuş olması beni rahatsız ediyor. Mekke’de doğmuş, İmam-Hatip Lisesi’nde okumuş ve islam alimi bir babanın dizinde yetişmiş bir eğitimci olarak envai çeşit mesele görüyorum.

Vakıflarımız

Evvela vakıflarımızdan başlayalım. Bazı istisnalar hariç olmak üzere, gençlikle ilgili eğitim programı yapan vakıflarımızın çok kişiyle - kısa sürede - az maliyetli - yüzeysel etkinliklere yöneldiklerini görüyorum. Aslında az kişiye - uzun süreli - gereken maliyette - nitelikli eğitim vermeliyiz/etkinlik yapmalıyız. Tabii ki her program ve etkinlik kişi, süre, maliyet ve nitelik açısından problemli diyemem. Ama bu saydığım problemlerin en az biri çoğunlukla karşıma çıkıyor. Bazen niteliksiz işlere çok para yatırıyoruz, bazen nitelikli işlerde elimiz sıkılaşıyor. Bazen de nitelikli işe gereken masrafı yaparken bu sefer de falancanın tanıdığını alalım muhabbetinde boğuluyoruz. Yurtdışı eğitim programlarında oluyor bu genellikle.

İhtiyaç analizi ve misyon bildirgesi sorunlarımız var. Geçenlerde orta ölçekli bir vakfımızın sene içinde 1500 kişiye ayda 300 TL burs verdiğini duydum. Sonra şöyle dedim kendi kendime: Keşke 150 kişiye ayda 3000 TL burs verseler. Aynı para harcanır ama ayda 3000 TL verdiğin öğrenciden güzel bir tez alırsın. Ya da bu öğrenciye 3 sene içinde Çince’de şu seviyeye gel dersin. Nano-teknoloji ya da biyo-teknoloji uzmanı olma hedefine yoğunlaştırırsın mesela.

Gençliğin Dili

İkinci olarak gençlik algımıza geçelim. Muhafazakar yetişkinler kafalarında kurdukları gençliği karşısında görmek istiyor. Ellerindeki malzemeye göre kalıp üretmiyor, kalıba göre malzeme arıyorlar. Dillerde aynı şikayet: Şimdi ki gençlerde bizim zamanımızdaki dava ruhu yok. Ben de soruyorum: 15 Temmuz’da tankın karşısına çıkanlar uzaydan mı gelmişti? Kesinlikle dava ruhu açısından gençliğimizde problem yok. Mesele şu: Yetişkin cenah gençliğin dilinden anlamıyor!

Mütedeyyin-muhafazakar gençlik dehşet bir kültür bombardımanı altında. Filmler, müzikler, kıyafetler, arabalar, bankalar çok davetkar. Günah hiç bu kadar global ve legal olmamıştı! Peki bunun karşısında biz ne yapıyoruz? Evvela şunu açıkça söyleyeyim. Gençlerin rol modeli yok, gençlerin ötekisi belirsiz. Mesela Fazıl Say’ın muadili olarak Ahmet Özhan’ı mı koyuyoruz? Ya da Fatih Akın’ın veya Çağan Irmak’ın muhafazakar cenahtaki benzeri kim? Tan Sağtürk küçümsenecek bir rol model mi? Mankenlere, oyunculara ya da şarkıcılara hiç değinmiyorum bile. Stand-upçı ya da şovmen diye hiç sormayın..

Gençliğin dilinden anlamıyoruz. Gençliğin dili film, müzik, sosyal medya, teknoloji. Biz ise onlara bol bol şiir gecesi düzenliyoruz. İran Sinemasından Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) ile ilgili bir film çıkıyor ve başlıyoruz filmin izlenmesinin caiz olup olmadığı tartışmalarına. Ancak kimse demiyor ki, İki Cihan Serveri’ne duyduğu muazzam saygıdan dolayı inşaat halindeki demiryolu raylarının altına keçe döşeyen ecdadın torunlarının niye bir Asr-ı Saadet filmi yok? Osmanlı ruhunu sinemasız yakalayamayız!

Siyaset gençlik için çekicidir. Bu doğru. Ancak onları fikri ve manevi anlamda dolduracak olan şey değildir. Nitelikli bilimsel araştırma, sanat eğitimi ve spor ile olur bu doluluk. Arkasından bir dava ve bir öteki getirir bu doluluk. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu diyor Yüce Rabbimiz. Bilmeyenin ötekisi ile bilenin ötekisi kabili kıyas değildir.

Bir de gençlerin dini takibinin jandarmalığını yapmaktan vazgeçmek lazım. En güzel tebliğ hal ile olur demiş büyüklerimiz. Maksat mütedeyyin gençlik görmekse önce mütedeyyin olmak lazım. ‘Çocuklar nasihat dinlemez, fotoğraf çeker’ diye bir söz var. Aynısı gençler için de geçerlidir. Gençlerin dinini değil dilini takip edelim. Çünkü onlar bizim dinimizi takip ediyor zaten. Biz onların dilini yani bize söylemek istediklerini, dertlerini ya da heyecanlarını ne kadar takip edebiliyoruz?

Not: Rol model kahraman demek değildir. Peygambersiz toplum kahramansız toplumdur derdi rahmetli babam. Bizim kahraman sorunumuz yok. Kahramanlar rol modeldir aynı zamanda, ancak rol modeller kahraman olmak zorunda değil her zaman..