BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

Erdoğan’a karşı olmak kabahattir

Ben gördüğümü, duyduğumu, anladığımı göz önünde bulundurunca “Erdoğan’a karşı olmak kabahattir” demek içimden geliyor.

Bazı kimselerin hayata bakış açısını, siyasete yaklaşımını, ülke yönetimine olan değerlendirilmesini ölçüp biçince bir an alkım sekteye uğruyor.

Ben 1962 doğumluyum, ülkemin gidişatını değerlendirirken, yarım asrını yaşamış diğer kısmını da yazılı sözlü tarihten bilen birisi olarak tarafsız bir değerlendirme yapmaya çalışıyorum, siyasetin kalitesi bana çok düşük geliyor, tabi üzülmemek elde değil.

Bakıyorum birçoğunuzun bildiği gibi cumhuriyetimizin tarihi süreci içinde 3-5 lider ön plana çıkıyor. Bunlar arasında da en çok dikkat çeken Cumhurbaşkanımız Recep tayip Erdoğan’dır

Bu muhterem zat, önce İstanbul gibi bir dünya şehrini yer altı yer üstü hizmetleriyle adam etti.

Adalet ve Kalkınma Partisinin başına geldiğinden bu yanı da ülkeyi bir mega İstanbul edasıyla huzura kavuşturmak istiyor, ama içeriden dışarıdan birileri ona ayak bağı oluyor.

Eğer muhalefet dünya ölçülerinde muhalefet yapsaydı şimdi Türkiye Cumhuriyeti “marka ülke” olmuştu.

Her fırsatta negatif eleştiri ile standartları düşün bir muhalefet yapan muhalifler birçok kere hükümeti devirmeye çalışan aktörlerin de yanında durdu.

Erdoğan’ın bakış açısı ülke insanına bir şeyler kazandırdı,

*Dindar insanlarımızın dini yaşantıları kimseye sıkıntı vermez,

*Kürt vatandaşlarımızın varlığı ve haklarına kavuşmaları bir tehdit oluşturmaz,

*Birbirimizle uğraşmazsak hep birlikte huzur ve zenginlik içinde yaşayabiliriz.

*"Türkiye Türkiye’nden daha büyüktür” tezini kanıtladı ve hem İslam dünyasına hem de dünyaya karşı bir sorumluluğumuzun olduğunu hissettirdi.

*Suriye meselesinde “yanı başımızdaki sorundan bigane kalamayız” düşüncesini yaşama geçirdi.

Bütün bu olmazsa olmazları yaparken muhalefetten bir katkı alamadığı gibi dışarıdan da hep engellerle karşılaştı.

Gezi olaylar,

Hakan Fidan’ın tutuklama teşebbüsü,

17-25 Aralık operasyonlar,

En son 15 Temmuz “vatanı paymal etme” teşebbüsü her biri ayrı bir bela Hükümetin çalışmalarını yavaşlatan dış destekli iç musibetlerdi.

Ya çözüm sürecindeki ihanete ne demeli? Nerdeyse ülke barış ve huzurun eşiğine gelmişti. PKK oraya buraya saldırdı, yolları kapattı, bomba yüklü araçlarla karakollara saldırdı, yetmedi hendek barikat savaşına/siyasetine başladı.

İnsan bir az vicdanının sesini dinleyince “aman Allah’ım bu kadarı da olur mu?” demekten kendini alıkoyamıyor.

Peki böyle mi olmalıydı? Tabiî ki hayır!

İktidarı muhalefetiyle yekvücut olup, ülkeyi daha iyi bir yönetime kavuşturtmaya çalışmaları gerekirdi.

Muhalefet yine muhalefetliğini elbette ki yapacak/yapmalı ama dünya ile düşman ile işbirliği içinde olduğu görüntüsünü vermemelidir.

Ben Reis’in dostlarından sevenlerinden biriyim, ama zaman zanan yapıcı eleştiri yaptığım oluyor. “Erdoğansız olmuyor ama!”, “Ne idamı ne hali Reisim”, “Bu sözün kime ne faydası var” … vb. bir çok yazıda eleştiri yapmak durumunda kaldım. Tabi muhalefet muhalefet olsaydı bana iş düşer miydi?

Ben gördüğümü, duyduğumu, anladığımı göz önünde bulundurunca “Erdoğan’a karşı olmak kabahattir” demek içimden geliyor.

Benden söylemesi.