BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Erdoğan olmasaydı!...

Son günlerin en çarpıcı açıklamasını kim yaptı sorusu sorulsa, hiç tartışmasız Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ’un ismi öne çıkacaktır...

Son günlerin en çarpıcı açıklamasını kim yaptı sorusu sorulsa, hiç tartışmasız Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ’un ismi öne çıkacaktır.

Başbuğ’un, 2 yılı aşkın süredir devam eden Paralel Yapı’yla mücadeleyi değerlendirirken kullandığı cümlelerin her birinin anlamı son derece önemliydi.

Hele hele bu cümleleri kuran ismin, bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Genelkurmay Başkanlığı yapmış, emekli olduktan sonra sözde Ergenekon Terör Örgütü suçlaması ile cezaevinde yatmış bir isim ise anlamı daha da büyüktü..

Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek anlamında hem de Türkiye’nin yol haritası için ders gibiydi..

Başbuğ ne dedi?

***

“Ergenekon ve Balyoz gibi davalar Türk devletine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik büyük bir komploydu. Şunu açık yüreklilikle itiraf etmeliyim ki, bu mücadeleyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan daha iyi ve daha başarılı başka kimse yapamazdı. Devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz eden ve bugün Türkiye’nin başına bela olan Paralel Yapı, 2007’de harekete geçti ve 2011’de de ilk darbe girişiminde bulundu. 17-25 Aralık yargı darbe girişimi başarıya ulaşsaydı, çok geçmeden Türkiye’nin tıpkı İran gibi bir Humeyni’si olacaktı.”

***

İlker Başbuğ aynen bu sözleri kullanırken bence tarihe not da düştü.

Bu sözleri İlker Başbuğ’dan duymak, sanırım bütün siyasi varlıklarını Recep Tayyip Erdoğan’a borçlu olan AK Partililer  için de  önemli bir ders olsa gerek!..

Türk ordusuna ömrünü vermiş, Genelkurmay Başkanlığı yapmış,  AK Parti ile uzaktan yakından ilişkisi olmamış  yaptığı açıklamalarının  bu ülkede  AK Parti muhalif önemli bir kesimce dikkatle izlenen bir ismin bu cümleleri kullanması, Türkiye’nin geleceğine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl damgasını vurduğunu ve vurmaya devam ettiğini resmen belgeler gibiydi..

Yani Başbuğ, bugün Başbakan da dahil olmak üzere herkesin Paralel Yapı ile mücadelede kaçak güreştiğini apaçık şekilde görülürken AK Parti’nin önemli bir kesimi  dahil olmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en büyük desteği veren isim olması çok dikkat çekici..

Şaşıranlar olmuştur..

Başbuğ’un, Erdoğan’ın Paralel Yapı ile  mücadelesine yönelik bu büyük desteği ve hakkını teslim ettiği bu sözleri bence hiç sürpriz değil..

Çünkü Erdoğan ve Başbuğ  paralel mücadelede kavramında dünden bugüne birbirini tamamladı..

***

Nasıl mı?

Bakın tarih 5 Ağustos 2012.

Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon tutuklu sanığı olarak Silivri’de cezaevinde yatıyor.

O günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbuğ’un ‘Terör örgütü lideri’ gibi gösterilerek tutuklanmasına tepki göstererek şu açıklamayı yapıyordu..

“İlker Paşa’mızla alakalı olarak yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları ben asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çirkin buluyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu kesinlikle düşünüyorum.”

Bu açıklamaları cezaevinde okuyan Başbuğ ise avukatı İlkay Sezer aracılığıyla Erdoğan’a şu sözlerle teşekkür ediyordu..

“Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a 5 Ağustos 2012 günü hakkımda yapmış oldukları samimi ve gerçekçi değerlendirmeler için çok teşekkür ederim. Görevimiz gereği oluşan mesai arkadaşlığı birbirimizi oldukça iyi tanıma olanağını da beraberinde getirmiştir.. Sayın Başbakan, yapmış olduğu bu konuşma ile ileri sürülen suçlamaların ‘Çok çirkin ve insafsız’ olduğunu da açıkça söylemiştir.”

***

İşte Recep Tayyip Erdoğan ve İlker Başbuğ’un Paralel Yapı konusundaki dayanışması o günlerde böyle başlamıştı.

Kıvılcım o gün yakılmıştı!..

Şu bir gerçek ki Başbuğ’un da altını çizdiği gibi, buna AK Parti iktidarının büyük bir kesimi de dahil, bugün Paralel Yapı ile mücadele edilirken geri vites yapmayan tek adam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan..

Başbuğ’un açıklamalarını bir kez daha iyi okumak gerek. Açıklamalar bir vefa değil, devletin bekası için devlet adamlığı dayanışması..

Başbuğ’un böylesine net açıklamalarını ve Erdoğan’ın hakkının teslimini ne yazık ki bugüne kadar AK Parti kurmayları böylesine net bir şekilde yapamadı.

Yüzleri kızarması gerekenler var!..

İktidar  gücünü  kullananların  iş iktidarı koruma mücadelesine geldiği zaman Erdoğan’ı tek başına bıraktıkları aşikardır.

Gezi Olayları,17-25 Aralık tezgahı bunun kanıtıdır.

Her zorluğun altında Erdoğan milletten aldığı destek ile tek başına kalktı demek abartı olmaz.

***

O nedenle söylenecek şu ki..

A’dan Z’ye AK Parti’de  bütün varlıklarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a borçlu olan ve borçlu olmaya devam edenler, O’nun kendi  siyasi varlıkları için olmazsa olmaz olduğunu çok iyi bilmeliler.

Buna son 14 yılda Türkiye’de istedikleri gibi hüküm süren bürokratlar da, onun sayesinde yazar olarak itibar gören ama bugün ona sözde ayar vermeye çalışan, İlker Başbuğ gibi dahi  konuşamayan, kendilerini iyi bilen bir takım medya  mensupları da dahildir!..

Bilmeliler ki..

Erdoğan'sız yoklar aslında!..

14 yıldır nerede olursa olsunlar bütün varlıklarını ona borçlu olduklarını inkar etme şansları  yok!

Şunu iyi bilmeliler ki Erdoğan  olmasaydı, olmazlardı..

O bugün olmazsa sudan çıkmış balığa dönerler..

Mesela soralım..

Erdoğan olmasaydı bugün birilerinin sessizce ona karşı cilalatmaya çalıştıkları, karşı duruş göstertmek için  uğraştıkları  Başbakan Davutoğlu olur muydu?

Unutulmasın..

Genel Başkan, Başbakan olmak başka lider olmak hele hele ‘reis ‘ olmak bambaşkadır..

***

İşin özü şudur..

Siyasi yaşamı boyunca üzerine oynanan bütün oyunları  bozan, kurulan bütün tezgahları kazasız belasız atlatan emin adımlarla yolunda yürüyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yürüdüğü bu kutsal  yolda milletinin desteğini kendisinden esirgemeyen Allah ‘Yürü ya kulum’ demektedir.

Yol arkadaşları da bu sayede yürümektedir..

O nedenle vefa..

Yoksa AK Parti’de kimse bulunmaz Hint kumaşı değil!..

Çünkü bu ülkede 14 yıldır devam eden  tek başına iktidar yolculuğunun mimarı Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değil!

O nedenle de Türkiye üzerinde emelleri olanların saldırdığı isim Reis!..

Bugünlerde Erdoğan'a yapılan saldırıları bir yönüyle Sultan Abdülhamit'e karşı yapılanlara benzetmemekte mümkün olmuyor..

Tarihsel olarak birbirine benzer tarafları var. Yani o tarihte İslam coğrafyası üzerindeki hesapta, Osmanlı mülkünün parçalanması, Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesiyle ilgili kurulan tezgahlar, son yıllarda yapılanlarla önemli benzerlik gösteriyor.

Ortadoğu bağlamında Türkiye’ye yeniden biçim ve şekil vermeye çalışan iç ve dış tezgahlar, karşılarındaki en büyük engelin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu bildikleri için ona saldırıyorlar..

Soralım…

14 yıldır girdiği bütün seçimleri kazanmak, alternatifsiz olmak, içeriden dışarıdan bunca badireleri  eğilmeden  kazasız, belasız  atlatmak, millete hizmete kesintisiz devam etmek  sizce nedir?

Cevabını  reis veriyor…

‘Her ne yaparsa yapsınlar, unutmayın Allah bizimledir. Millet bizimledir. Milletin hayır duası bizimledir’

O nedenle  şer odaklarının  unuttuklarını hatırlatalım..

‘Herkesin bir hesabı var,

Allah’ın da bir hesabı var.

Galip olacak olan O’nun hesabıdır.’