Dolar, Euro ve İhanette tarihi yükseliş
Asıl mesele şu; muhalefetin biz ekonomiyi düzeltiriz, korumasız gezeriz vaatleri birer itiraf değil midir? Biz Amerika'nın içimizdeki masum yavrularıyla mis gibi geçinir, düşmanla işbirliği yaparız demek değil midir bu sorarım?!
Yıllar önce trende yetmişli yaşlarda bir adamla
tanışmıştım. Zarif bir Osmanlı beyfendisi edasıyla müsaade isteyip
yanıma oturdu. Acemi bir sürücünün yaptığı elim bir trafik
kazasının kurbanıydı, sayısız ameliyat geçirmiş
düzelememişti.
Haber bültenlerinde yüksek makamlarda oturan memurdan devşirme
politikacıların "acemiliği yıllara meydan okuyan
üslubunu" tarafsız takip eden biri için, bu adamın eski
bir siyaset geleneğinden gelme bir vatansever olduğu, cümlelerin
aralarına attığı nüanslardan bariz okunuyordu. Kazadan sonraki
zamanlarda devletin kendisine gösterdiği vefayı ve imkanları
anlatırken, borçlu hissediyor gibi hüzünlenip sesi titredikçe beni
de ağlatıyordu.
Yıllarca Erbakan'la beraber yürümüş eski emektar milli görüşçü
ihtiyar, Erdoğan'ın ayrılığını kabullenememiş, anlam verememiş
küskün ve sitemkar ses tonuyla onu anlatırken "yaşı küçüktü
fakat aklı ve idealleri büyüktü; o bizim hocamızdı"
demekten de geri durmuyordu.
2013 yılında Fetö, devletin başına çorap örmeye başlayınca, Yusuf
amca yanına yetmiş arkadaşını alıp, asla oy vermeyeceğine yemin
ettiği Ak Parti'ye üye olmuşlar. Bu olayın gecesi telefonu çalmış.
Keşke bu kısmı anlatırkenki sevincini ve heyecanını kelimelerle
ifade edebilsem. Arayan Emine Erdoğan...
Sonra telefonu Sayın Erdoğan almış "dünyada herkes Ak
Partili olsa, Yusuf amca olmazdı, ne oldu da değişti
fikrin?" sorusuna "VATAN" cevabını
vermiş. "Baktım vatan elden gidiyor, şahsi kırgınlıklarımı
attım kenara."
Vallahi ne varsa eskilerde var. Bayram gelince barışan, cenazede kötü günde kucaklaşan ecdadımıza bakınca, merhum Akif'in tabiriyle "necib evlada layık tek şiar" dan mahrum kalmışız. Doğal afette, ekonomik sarsıntılarda, her sıkıntıda ellerini ovuşturan sırtlanlar oturmuş karakterlere.
Gazetecilerin, siyasilerin dolar 6 lirayı geçtiğindeki kötü gün
duruşunu bir kenara not al ey millet. İyi günde kimlerle
yürüyeceğiz, "vatan" emanetinin makamlarını kimlere teslim
edeceğiz; bunu kötü günlerde gördük ve göreceğiz. Kanayan
yaraların karşısına geçip gülen, inşallah iyileşmez, ya ölür
ya uzvu kesilir der gibi bekleyen çakalların hesabını, millet
olarak sandıkta kestik, keseceğiz. Bu yaşadığımız kötü günün
de daha net idrakı için de aklıma bir temsil geldi. Adamın biri
karısı ve iki çocuğunu bırakıp gurbete gitmiş. Geri döndüğünde
üçüncü bir çocuk evin içinde, eşikte oturmuş yoğurt yiyormuş. Adam
"ben giderken iki çocuk vardı, bu da neyin nesi?" diye sorunca
karısı demiş ki "geçimde gözün varsa, şu eşikte oturmuş yoğurt
yiyen masum yavruya laf etmeyeceksin!"
Olaya bakın; adamlar bize "masum bir din adamı olan rahip Brunson'u
serbest bırakmazsanız ciddi yaptırımlar uygulayacağız diyor. Yani
biz aldatıldığımızı görmezden gelirsek, yoğurt yiyen masum din
adamı(!)na ajan demezsek, sorgulamazsak dolar düşecek.
Asıl mesele şu; muhalefetin biz ekonomiyi düzeltiriz,
korumasız gezeriz vaatleri birer itiraf değil midir? Biz
Amerika'nın içimizdeki masum yavrularıyla mis gibi geçinir,
düşmanla işbirliği yaparız demek değil midir bu
sorarım?!