BIST 8.987
DOLAR 32,33
EURO 35,07
ALTIN 2.299,22

Dilimiz Gençleşmeli!

Âdem dünyaya sıkıntılı, bezgin, moralsiz ve cezaya muhatap olarak gelmiştir.

Karakterimizi başkalarının belirlediği bir dünyada, kendimiz olamayacağımıza göre elbette ki onu belirleyen insanlar olmadan da yapamayız.

İnsan olmanın ve İslam olmanın bedelsiz olmayacağını idrak etmeliyiz artık!

Daha öncede söylemiştim; 15 sene geriye gidelim, meydanlardaki ahlaksızlık bu kadar diz boyu değildi.

Meydanlar, kafeler, eğlence yerleri Müslüman’ca yaşamayanlarındı. Birileri bunu fark etti.

Sonra İngiliz Lordunun dediğini yapmaya karar verdiler.

“Türklerin ellerinden Kur'an-ı Kerim'i alın kadınlarını da süsleyin ve boyayın, bakın nasıl çözülüyorlar ve bizim istediğimiz hamur şekline dönüyorlar…”

Önce biz Müslümanların cebine para koydular. Meydanlara, cebimizdeki paranın vermiş olduğu özgüven ile çıkmaya başladık.

Sonra güzel ülkeme dünyaca ünlü kafe markalarını getirip “sözde yatırım”la cadde başlarına ve en güzel yerlere açtılar.

Önce sadece mağaza görünümünde olan bu kafeler sonrasında sokaklara taşmaya başladı, yeni akım bistro algısı ile.

Sebebi yoldan geçenler görsünler ve imrensinler- imrendirsinler diye.

Artık genç Müslüman yeni bir kültüre kapı açtı. Gençlerimiz kafeleri doldurmaya başladı.

Özellikle büyükşehirlerde Müslümanların yaşantıları da gençliği de farklı bir kültür ekolünün içerisinde boğulmakta.

Boğulmakta lakin “heyhat ki ne heyhat” rol model büyüklerimiz hiç hayıflanmamakta.

Büyükşehirler ciddi manada yozlaşma içerisinde. Ve maalesef bizler seyirciyiz.

Her bir ilçede Belediye kültür etkinlikleri dahlinde bir sürü paneller veriliyor ama katılımcıların kahir ekseriyeti orta yaş üzeri.

Neredeyse genç nesil hiç yok denecek kadar azınlıkta.

Oysa bu panellerin muhatapları sıkıntılı ve buhranlı zamanları yaşamışlar değil yeni nesil gençlik olmalıdır.

Belediyelerimiz afiş, resim ve reklam haricinde bir eylem yapmıyor nedense.

Oysa belirli bir zaman öncesinden en azından gençliğin üzerine cezp edici çalışmalar yapılarak katılımcı hedefinin gençler olması için gayret gösterilmiş olsa hedef oturmuş olacak.

Büyükşehir gençliği hayatlarını biraz daha hızlı tüketiyorlar.

Daha önce yazdığım, birçok yerde de dile getirdiğim bir hocamın sözünü yeniden buraya almak mecbur bırakıyor beni;

Batı meyhanelerde vakit geçirdiği zaman İslam alemindeki gençler kütüphanelerde sayfalarla haşır neşirdi. Şimdi Müslüman gençler kahvehaneler ve lüks kafelerde ama batı laboratuar ve kütüphanelerde.! “

Büyükşehirlerde ki her bir kafe nerdeyse gecenin ilerleyen saatlerine kadar kızlı erkekli gruplarla dolu.

Kendi adıma da Müslüman gençlik adına da üzülmemek elde değil.

Nasihati sevmeyen ve nasihatten kaçan bir toplum haline geldik. Nasihat hatalarımızın devam etmemesi için uyarılardır.

Hataları kabullenemeyen toplum olarak nasihatten ve hayretten uzak yaşantı içindeyiz.

Ama başarı istiyoruz, mutluluk istiyoruz, huzur istiyoruz!

Manevi rehberlik yoksunluğu yaşayarak ve talip olduğumuza talebe olmaksızın açlık doyurulmaz.

Âdem dünyaya sıkıntılı, bezgin, moralsiz ve cezaya muhatap olarak gelmiştir.

Nasihate kulak vermediği için. Talibi olmuştur cennetin ve talebesi olmuştur kirli dünyanın.

“Allah'ın  kadrini  gereği  gibi  bilemediler.”  Zümer/67 

“( Ey Muhammed!) Kullarıma  benim çok bağışlayan çok merhamet eden olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu bildir.”  Hicr/49-50

1920’lerden beri muhatap kalınan sıkıntılar, duçar olunan tecritlerin şiddeti, kenetlenme ile birlikte verilen sıkı sıkıya mücadelelerin yanına dahi yaklaşamayacak ya da zaten yaklaşmayacak bir Müslüman gençlik yetişiyor!

Panellerimiz gençliğe yönelik olabilmesi için genç çağrışımlar yapılmalı.

Genç dilini iyice kavramalı ve en azından emr-i maruf ve nehy-i anil  münker dilimiz gençleşmeli.

Dilimizi ve geçmişin yaşanılan sıkıntılı zamanının dilini gençleştiremez isek gençler köşe başlarındaki kafelerde zihinlerini ve dillerini telef edecekler.