BIST 9.693
DOLAR 32,58
EURO 34,79
ALTIN 2.507,59

Devlet Baba'dan Recep Baba'ya...

Ermenekli Recep Baba'nın gündemimize girmesi, yüreğimizi dağlaması için yırtık lastik ayakkabılarını görmemiz gerekti illa ki.

Hepimiz onu oğlunun cenazesinde ağlarken çekilen bir fotoğrafla tanıdık.

Ayağındaki yırtık lastik ayakkabılar gözümüze sokulmasaydı, ölen oğluna ağlayan yüzlerce işçi babası gibi ona da sadece üzülüp geçecektik belki...
 
Ne geçim dertleri bu kadar içimize oturacaktı, ne de o yokluğun içindeki vakur duruşlarına tanıklık edecektik. 
 
Herhangi bir "iş kazası"nda ölen, herhangi bir işçinin babası olarak kalacaktı. Belki haber bile olmayacaktı. 
 
Ama öyle olmadı...
 
Ermenekli Recep Baba'nın gündemimize girmesi, yüreğimizi dağlaması için yırtık lastik ayakkabılarını görmemiz gerekti illa ki.
 
Bu ayıp bizimdi...
 
Yırtık lastiklere "duyarsız" kalmayan valilik hemen harekete geçti ve yeni lastik ayakkabılar gönderdi Recep Baba'ya.
 
Devlet baba saolsun, bir siyah lastikle yırtığını kapatıvermiş, "varlığını" hissettirmişti.
 
Recep Baba, tüm acısının yanında biraz mahcup ama mutlak bir gururla "şimdi almasan olmaz" derken, biz Recep Baba'nın acısı üzerinden birbirimizi yemekle meşguldük.
 
Bu ayıp da bizimdi...
 
Elbette bu aileye yardımcı olmak isteyen birçok insan çıktı. Fakat Recep Baba "Devlet baba var, bizim kimseye ihtiyacımız yok" demişti. 
 
Kendisini kimseye muhtaç etmeyecek bir babanın varlığına inanmak gibisi var mıydı?
 
75 yaşındaki bu ihtiyar, babası nasıl olursa olsun, kimsenin laf söylemesine izin vermeyen bir çocuk misali toz kondurmak istemiyordu devlet babaya.
 
Nihayet devlet baba "varım" dedi ve bu asil adama maaş bağladı. 
 
Evet, yoksulluk sınırının 950 lira olduğu bir ülkede, Recep Baba'ya 140 liralık yoksulluk maaşını bağlayan bir devlet baba var!
 
Şimdi ne derseniz deyin ama buna yoksulluk maaşı demeyin, bu bildiğin "yoksun"luk maaşı.
 
İşte bu ayıp da devletin!