BIST 9.693
DOLAR 32,58
EURO 34,80
ALTIN 2.508,18

Demokrasi ve barış tahammül ister

Barış kavramına gelince, kullanmayanı yok, ama biri diğerine sormuyor ki “arkadaş sen barıştan neyi kast ediyorsun?”

Ah ki ne ah!

İnsanoğlu ne kadar zalimdir!

Uzun zaman birileri  “kardeşlik” diye diye şu Kürt sorununu örtbas ederek,  bu ülkenin başına bela etti, PKK diye menfur bir örgütün gelişmesine,  büyümesine meydan verdi, öyle ki hala da PKK’yi Kürtlerle özdeşleştiren ucuz politikacı var.

Halbuki var olan bir sorunun çözülmesi için kardeşlik kavramı yetmiyor, “Adalet” kavramının imdada yetişmesi lazım olduğuna akıl erdirmiyorlardı. Ta ki Recep Tayyip Erdoğan imdadımıza yetişene kadar, O’nu da ucuz politikacılar kıskanıyor.

Şimdi de başka iki kavramı kirlete kirlete anlamsızlaştırmaya çalışanlar var.

Demokrasi ve Barış!

Adamlar demokrasi dediler 80 vekille meclise gittiler ancak toplumsal sorunların çözümü için taşın altına elini koymadan sokaklara dönmeyi tercih ettiler.

Bu memlekette taş üstünde taş kalmadı, akıl almaz bir zihniyetin planı olan hendek/barikat/çukur siyasetiyle 14 ilimizde yaşamı sekteye uğrattılar. Kürt vatandaşlarımız irkildi, ürktü, uyandı, Türk vatandaşlarımızın jetonu düştü, HDP’ye verdikleri desteği geri almaya çalıştılar ama “sokak siyasetindense mecliste siyaset yapmak daha evladır” diyerek tekrara HDP’yi 60 vekille meclise gönderdi, ama artık olan olmuştu, zedelenen güven geri gelmediği gibi onlar da bir türlü sivri siyaset yapmaktan geri kalmadılar. İşin yok demokrasi de “aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” ifadesince,  senin neyin peşinde olduğun ortaya çıktı, davranışların sözlerini yalanlıyor.

Barış kavramına gelince, kullanmayanı yok, ama biri diğerine sormuyor ki “arkadaş sen barıştan neyi kast ediyorsun?”

Barış diyorlar;

Karşıtlarını tehdit ediyorlar,

Evet otobüsüne saldırıyorlar,

Sözün ona sağına soluna göz  dağı veriyorlar,

Barışa katkı veren bir davranış sergilemedikleri gibi barışı zedeleyici faaliyetlerden geri kalmıyorlar.

Bu tür insanları eline fırsat girseydi Allah muhafaza insanlığı başına her türlü melanet getireceklerdi kanaatimce.

Ya Nevruz günü vurulan o gencin haline ne demeli?

Çocuğun elinde bıçak varmış,

Çantamda bomba var, sizi yok ederim demişmiş,

Polisi tehdit etmiş güya… bunların hepsi yanlış şeyler olabilir ama bütün bunlar olsa bile bu gencin öldürülmesini gerektirmez.

OHAL yasaları sana ruhsat verebilir fakat Alev Alatlı filozofumuzun dediği gibi her yasal imkanı kullanmak bazen helal değildir.

O çocuk o hale gelmişse başta Devlet olmak üzere hepimizin o konuda kusuru var. Zaten çocuğun yanlış davranışı o müdahale tarzını topluma normal gösterdi, yoksa bir infiale neden olabilirdi.  Ne varki ona ölümcül ateş etmek işin en kolay tarafı,  asıl olan onu başka yol yöntemlerle etkisiz hale getirmekti değil mi?

Sevgili dostlar “Barış ve Demokrasi tahammül ister”, öyle lafla söylemekle olmuyor.

Daha huzurlu ve mutlu günlere diyor, vatandaşlarımı selam ve dua ile yad ediyorum.