BIST 9.066
DOLAR 32,38
EURO 34,97
ALTIN 2.325,77

Bu Toprağın Sesini Bekliyorum

Bu Toprağın Sesini Bekliyorum

İçeriden ve dışarıdan, dost ve düşman, taraf ve muhalif - kini ve nefreti güneşi bile inkar edecek derecede kesif bir hal almamış ise şayet- karşılaştığınız her akıl ve vicdanın Türkiye’nin son on yıllık döneminde her alanda dağın başındaki şehir misali inkarı imkansız iyiliklerin yaşandığını teslim edeceği kanaatindeyim.

Mesela Ak Parti’nin iktidara geldiği 2002 öncesinde ehemmiyet derecesi itibariyle en kritik problemimiz olan Kürt Sorunu’nu ele alalım.  Halil Cibran’ın ifadesi ile ‘ekmeğe nan, suya av’ diyenlerin onlarca yıl yaptıkları her haklı itirazları bile ölümden başka yankı görmemiş Kürtlerin rahatsız olduklarını söyleyebilir misiniz? Söyleseniz bile inanacak birini bulabilir misiniz?

Aynı kafanın dünyaca insanlık suçu olarak tanımlanmış bu kirli ve o oranda aptalca kurgusu uğruna onlarca yıl, ödediği milyarlarca dolarlık ekonomik bedeli bir tarafa koyun, binlerce evladını kurban vermiş Türkler mi rahatsız yoksa?
 
Peki, toplumun en dezavantajlı kesimini oluştaran dul, yetim, öksüz, malul, engelli, yaşlı ve hastalara sordunuz mu hiç?

Veya yıllarca ülkenin yazgısı kılınmış siyasi istikrarsızlıkların yarattığı ekonomik herc-ü merci hanelerine gelir olarak geçirmeyi tarz-ı hayat edinmiş üç-beş ailenin dışında son dönemlerde tesis edilmiş istikrar ortamında ülkeye devasa yatırımlar yaparak geniş istihdam alanları oluşturmuş ticaret, ziraat ve zenaat erbabına sordunuz mu?  

Ya, bugün için yirmili yaşlarında hayatın toz-pembe baharında olup da eğitimden sağlığa, ulaşımdan ticarete hayatın her alanında bugünle asla mukayese edilemeyecek ‘kötü bir dünü’ tecrübe etmemiş gençlere sordunuz mu? Gerek yok, eminim ki, babalarının kendi yaşlarında ağarttıkları saçları bile tek başına onlara birçok şeyi zaten anlatıyordur.

İnanıyorum ki, kısm-ı azamisi bugün için iktidara karşı muhalif bir siyasi duruşu tercih etmiş bulunan Alevi vatandaşlarımızın bile dünkü Türkiye için ‘Gitsin de gelmesin’ diyorlardır.

Yoksa, kabaca ‘dindar ve muhafazakar’ diye tanımlayabileceğimiz siyasi bir kimlik taşıyan Ak Parti iktidarından rahatsız olanlar gayr-ı müslim diye bildiğimiz kesim olmasın mı?

Bugün ‘emeği bayrak edindikleri’ iddiasında olanların varisleri oldukları dikta bir zihnin iktidarınca el emeklerine, alın terlerine ve göz nurlarına bir takım ucube isim ve gerekçelerle el konulmuş mallarını yıllar sonra kendilerine iade etmiş, canını, malını, ırzını kendi canı, malı, ırzı gibi dokunulmaz kılmış bu iktidardan onların rahatsız olduklarına dair tek bir şikayet duydunuz mu?

Ak Parti iktidarlarından rahatsız olanlar sakın dindar/muhafazakar dedikleri kesim olmasın mı? Son yüzyıl boyunca inançları ‘tüm ülkeyi asırlardır sefalet ve cehalete mahkum kılmış ‘EN BÜYÜK GÜNAH’ diye suçlanarak ‘pandoranın kutusu’na mahpus kılınmış bu kesimden ‘bazı kesimlerin’ rahatsız olduğunu söyleseniz bile böyle bir aptallığa inanacağımı sakın beklemeyin.

Çünkü o kesimden olmanın az-çok neye tekabül ettiğini bilen birisi olarak, tarihçilerin söz konusu kesim için bu dönemi bir nevi ‘Fıravun ve ordusunun gark edildiği Kızıldenizin geçildiği gün’ gibi tanımlayacaklarından şüphem yoktur.

Zira fazla değil sadece yedi yıl önce ilahiyat fakültelerine bile sokulmayan başörtülü çocuklarının bugün onlarca yılın ‘başbelası’ olmuş başörtüleriyle her yerde ‘varolmanın’ ne demek olduğunu onlardan daha iyi bilen başka birisi olamaz da ondan.

Toplumun farklı kesimlerini sayarak lafı uzatabiliriz ama hangi kesime sorarsanız sorun, kendi cephesinden hangi parametreleri esas alırsa alsın eminim ki her birinin vereceği cevap ‘Yeni Türkiye’den sadece memnuniyeti işaret edecektir.

Bütün bunlara rağmen, ‘Peki, olan-bitenler neyin nesidir? diyecek olursanız;

Evet, olayların vehametine bakılırsa birilerinin hem de ciddi manada bir rahatsızlığı olduğu kesindir.

Ancak o rahatsızlığın bu toprağın akıl ve vicdanından kaynaklandığına dair beni ikna etmeye sakın kalkışmayasınız. Zira kendi varlığım başta olmak üzere tarihi, toplumu, aklı ve vicdanı inkar etmeksizin buna imkan bulamayacaksınız.