BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,81
ALTIN 2.512,01

BTS fanları, Gübre böceği ve sessiz kalan muhataplar

Bütün bunların başta aileler olmak üzere eğitimciler, pedagoglar, psikologlar, toplum bilimciler tarafından tartışılması gerekiyor…

Bir önceki yayınlanan yazım “Gübre böceği, BTS grubu ve 11 yaşındaki kızlarımız!” başlıklı makaleye o kadar çok mail, yorum, tweet ve mesaj geldi ki şaşırmadım desem yalan olur. Ancak gelen mesajları okuduktan sonra şaşkınlığım hayal kırıklığına ve üzüntüye dönüştü.

Hayal kırıklığına uğradım, çünkü genel olarak eğitim sistemi üzerine kaleme aldığım bu makaleme başta aileler olmak üzere eğitimciler, pedagoglar, psikologlar, sosyal bilimcilerden yorum ve eleştiriler bekliyordum. Ama bana gelen binlerce mesaj çok farklı bir kesimden gelmişti: BTS Fanları…

Kendilerini fan olarak nitelendiren şahısların yaş ortalamaları bir önceki yazımın maksadını ispat emiş oluyor. Kahir ekseriyeti 11 ila 18 yaşında çocuklarımız. Ve dahası bunlarında çoğunluğunu kızlarımız oluşturuyor.

Üzüldüm, çünkü çok ama çok yanlış anlaşılmışım. Gelen mesajları okuyunca acaba yanlış bir şey mi yazdım diye makalemi tekrar tekrar okudum. Ama masajlarda bahsedildiği gibi BTS Grubu’na yönelik bir hakaret, saldırı, nefret ifade eden ne bir kelime ne de bir cümle bulamadım.

Yani anlatmak istediğim şey BTS Grubu değildi zaten.

Bu köşede yayınlanan yazıları takip edenler bilirler, hiçbir zaman şahıslara yönelik, gruplara yönelik eleştiri veya söylem içerisine girmem.

Yazılarımda daha çok kavramlar ve olgular üzerinde dururum.

Nitekim söz konusu yazının anlatmak istediği BTS Grubu değil 11 yaşındaki çocukların göstermiş olduğu tavırdı. Ve bu tavır üzerinden başta aileler olmak üzere eğitim sistemi ve topluma yönelik eleştiri ve tavsiyelerim olmuştu.

Doğal olarak bu kesimlerden eleştiri, yorum ve mesaj gelmesi gerekiyordu.

Ancak gelen mesajların neredeyse yüzde 99’u BTS Grubu fanlarındandı ve benim BTS Grubu’na hakaret ettiğimi, aşağıladığımı, saldırdığımı iddia ediyorlardı.

Ben bu grubun Türkiye'mizde yaşayan fanlarını bile değil toplumu ve aileleri, eğitim sistemini eleştirdim.

Eleştiri ve tespitlerimde isabetli görüş beyan ettiğim gelen reaksiyonlarından bir kez daha anlaşılmış oldu.

Bu grubu anne-babasından daha çok sevdiğini, bu grubun kendilerini intihardan kurtardıklarını, dünyanın artık din ekseni etrafında dönmemiş olduğunun öğrenildiğinden dem tutun onlarca eleştirimi ve teşhisimi ispatlayan reaksiyon var.

BTS Grubunu eleştirdiğim düşünülerek beni ırkçı olmakla suçlayan, bu grup için çok rahat canlarını dahi verebileceklerini söyleyen çocuklarımıza şunu söyleyeyim; grubun içerisindeki şahısları ve karakterlerini eleştiriyor değilim lakin akıllıca araştırma yapıldığında görülecek ki bu grup emperyalizm tarafından proje olarak eğitilmiş ve özellikle İslam Coğrafyası toplumlarına servis edilmiştir.

Bunları çocuklarımıza değil ailelere, topluma, devlete, öğretmenlere söylüyorum. Çocuklarımızı tanımıyoruz. Tanımadığımız için ne halde olduklarından da bihaber durumdayız.

Lütfen hassasiyete davet ediyorum bütün toplumu ve devleti!

Çocuklarımızı suçluyor değilim lakin gelen reaksiyonlar Beyoğlu’nun karanlık sokaklarında dahi dillendirilmeyen, cepten yeni çıkarılmış küfür ve hakaretler içeriyor. Çocuklarımızın bu halde olmasına sebep olanları suçluyorum.

İmam Hatip öğrencileri, başı kapalı kız çocukları dahi hakaretamiz bir üslup ile reaksiyon göstererek; ailesinden, devletinden, inancından, dininden ve değerlerinden çok daha fazla bu grubu korumaya çalışıyor, savunucusu oluyorsa bir sıkıntı var demektir.

Özellikle beni BTS Grubu’na “gübre böceği” demekle suçluyorlar. Bu gruba “gübre böceği” demedim. Gübre böceğinin dahi bu dünyada bir rolü varsa; pırlanta olarak kıymet vererek büyütmeye çalıştığımız çocuklarımızın da rolleri var.

Ve bu rolleri yabancı mahallenin libaslarını giymeye çalışarak kazanamayacaklarını söyledim. Ve gene aynısını söylüyorum.

Makalenin içeriğinde “gübre böceği” ifadesi ile BTS Grubu değil yan yana aynı cümle hatta aynı paragraf içinde bile zikredilmiyor.

Oysa benim anlatmak istediğim “çocuklarımızın” davranışıydı.

Eğitimciler ve pedagoglar çok iyi bilirler ki çocuklar soyut kavramlarla düşünmeyi ve anlamlandırmayı bilemezler. Onun için çocuk eğitiminde soyut kavramlar kullanmamak en temel pedagojik gerçektir.

“Aşk” gibi soyut bir kavramı çocuklara nasıl anlatabilirsiniz ki…?

Anlatsanız bile onlar bu kavrama nasıl bir anlam yükleyebilir?

“Aşk” kavramı daha çok yetişkinlerin anlamlandırabileceği, doğru olarak duygu dünyasında yaşayabileceği bir terim.

Yetişkinlerin bile doğru dürüst yaşayamadığı bir kavram, çocuk dünyasına kadar inmişse yanlış giden bir şeyler var demektir…

Bütün bunların başta aileler olmak üzere eğitimciler, pedagoglar, psikologlar, toplum bilimciler tarafından tartışılması gerekiyor…

Şimdi konunun asıl muhataplarının sessizliğine mi yanayım yoksa yanlış anlaşılma sonucu gösterilen aşırı ve gereksiz tepkiye mi üzüleyim bilemiyorum…