BM'ye hergün bayram
Önceki gün "Dünya ruh sağlığı günü", dün "Dünya gazete dağıtıcıları günü" bugün "Dünya kız çocukları günü"...
Önceki gün "Dünya ruh sağlığı günü", dün "Dünya
gazete dağıtıcıları günü" bugün "Dünya kız çocukları
günü"... Dünya standart günü, tüketiciyi koruma
haftası, dünya el yıkama günü, uluslararası gerçeği elde etme hakkı
günü, intiharı önleme günü, kadınlar günü, atlantikaşırı köle
ticareti ve kurbanlarını anma günü de çok yakında...
Bu özel günlerin çoğu Birleşmiş Milletler tarafından
ilan edilmiş ve özenle kutlanıyormuş. Bir yerde soykırım
yapıldığında acilen toplanan, saldırıları şiddetle kınayan, sonra
lüks restoranlarda yiyip içip dağılan BM, soykırım kurbanlarını
anmak, hatta ırk ayrımı ile mücadele için bile bir gün ilan
etmiş. Mesela Uluslararası Çatışma Kurbanı Masum Çocuklar
Gününü BM idrak ediyor fakat bu çocukların yüzüne bizden başka
bakan yok!
Uluslararası holokost kurbanlarını anma günü, kadın sünnetine
sıfır müsamaha günü, dünya mutluluk günü "zerzevatlık" listesinde
bulunmayan bir gün dikkatinizi çekerse araştırın; o da bilmemnerede
bir azizin öldürüldüğü gün ya da bir papazın doğum günü olarak
karşınıza çıkar.
Sevgililer günü, anneler günü gibi kapitalist sistemin
değirmenine en çok su taşıyan günlerin bid'at olduğunu, gelenek
haline getirildiğinde, bir müslümanın hayatının bir parçası
olduğunda iman bakımından tehlikeler arzettiğini alimler her yıl
uzun uzun anlatıyorlar.
Bu özel günlerin hayata yerleşmesi aynı zamanda
gerçekten özel olan, islam medeniyetinin anlamının toplanıp,
ecirlerin katlandığı kadir geceleri ramazanlar kandiller ve
bayramların değer kaybetmesine neden oldu.
Batıdan ithal edilmiş bu özel günler yeni neslin sırtına,
birbirine pahalı hediye alma yükünü de yükledi. Bayanlar eşlerinden
pırlanta yüzük, büyük buket bir gül ya da planlanmış pahalı bir
akşam yemeği beklentisi içerisine girmeyi ilişkinin standart
normlarından biri zannetmeye başladı. Birçok erkek içinden gelmese
bile evlilik yıldönümünde başı ağrımasın diye eline en azından bir
buket alıp eve gidiyor. Üstelik bu bitkinin brokoli ya da ıspanak
gibi mideyi dolduracak birşey olmasına da imkan yok; illa birkaç
güne çöpe gidecek dalından koparılmış çiçekler olmalı. Güllerin
orkidelerin papatyaların bir insanı güldürmek için öldürülmesi ise
ayrı bir mevzu; hediye dediğin ölümün değil yaşamın ve kalıcılığın
sembolü olmalı değil mi? (Değil. Kapitalizm kalıcılığı
sevmez; hızlı tüketilen, çöpe giden, modası geçeni, eskiyeni,
unutulanı, yenileneni sever.)
Asıl konuya dönecek olursak, bize ait özel günlerde dikkat ederseniz, fakir fukarayı giydirmek, çocukları sevindirmek, yetimleri güldürmek, sadaka vermek, güzel kokular sürmek, insanları doyurmak, gönül almak ve ibadet etmek vardır. Ama biz kutlanmaya değer özel günleri hıristiyanları taklit ederek kutluyoruz.
Pazar günü gel kiliseye gidelim günah çıkaralım desek, bi anda müslüman olduğumuz ortaya çıkar, akabinde kavga çıkar. Ya da gel İngiliz geleneklerine göre başlayalım işe desek Türklüğümüzle şahlanırız. O halde İslam'ın ve Türk örf ve adetlerinin içinden bu gereksiz günleri, yabancı gelenekleri çıkarmalıyız. Aksi halde gurur duyduğumuz tabelalar arkasında, düşmanlarımıza benzemeye devam edeceğiz.