Bırakma Beni
"Bırakma Beni" filminde Aida Begiç kendimizi bir süreliğine onlar gibi hissettirecek kadar iyi iş çıkarmış.
Güneydoğu'da hangi tepeden baksam uzaklara, manzaranın
arkasında bir yerlerde kadraja giren Suriye köylerinde, bir
zamanlar yaşanmış hikayeler gözlerimde canlanır.
Her taşında sahibinin emeği olan kurşun delikli duvarlardan yerlere
düşmüş mutlu aile fotoğrafları, bir yanı çamura bulanmış rengarenk
işlenmiş kanaviçelerle süslü satenli çeyizlik yastıklar..
Nasıl bir acele kaçış ki, kapısı kapalı unutulmuş ahırlarda
susuzluktan telef olmuş hayvanlar.. Birgün evlerine geri
döndüklerinde hayaller hatıralar kadar yıkık, bir zamanlar
bahçesinde çiçekler açan mutlu haneler önünde durup, gözleri dolan
kadınla göz göze gelmişim gibi hissederim. Ailesinin bir
kısmı ölmüş belki bazıları kaybolmuş kalbi acılarla dolmuş yaşlı
adamın gözüyle bakarım hayata...
Zeytinyağlarıyla dolu depoları, kuyulardan çekilen berrak suları,
semaverlerin yandığı yerlerde küllerin savrulduğu kameriyeleri,
güzelim evleri odaları, bayramlığını asıp karşısında uyku tutmadan
yattığı yatağı, kırmızı bisikleti, mutlu günleri hayalleri ve küçük
düşleri olan çocuklar vardı oralarda; şimdi bilmedikleri ülkelerde
itilip kakılan, başları okşanmayan değer görmeyen, olanlara anlam
veremeyen masum çocuklar...
Babasının bir zamanlar turizm şirketi olan, mendil satan, ayakkabı
boyayan; sınırı ayakkabısız geçen çocuklar. Kazandığı üç beş lirayı
koyacak ne güvenli bir cebi, ne güvenli bir odası olmayan,
güvenmeyi unutmuş, büyüdükçe herkesin kendisine sapık gözüyle
bakmaya başladığı, sevgisizlikten hırçınlaşmış; savaş başladığından
bu yana yedi yıldır kim bilir kaç yakınınını toprağa vermiş
yetimlerin hikayelerini anlatmaya kelimeler, kitaplar, sahneler,
filmler yetmez ama "Bırakma Beni" filminde Aida Begiç
kendimizi bir süreliğine onlar gibi hissettirecek kadar iyi iş
çıkarmış.
Sinemada en etkileyici unsurlardan biri, hikayenin gerçek olması
denebilir; üstelik bu filmdeki çocuklar da gerçek. Kamera arkasında
pahalı evleri olan oyuncuları değil, gerçek Suriye savaşı
yetimlerini izlemek, onlardaki hüzün hasret sitem gibi gerçek
duygularla göz göze gelmek, bir filmden fazlasını da
hissettiriyor.
Şiddet ve korku içermeyen, genel izleyici kitlesine hitap eden bu filme on yaş üstü çocukları da götürüp, yetimlere nasıl davranılmaması gerektiğini, sahip olduklarına şükredebilmeyi ve paylaşmanın önemini öğretebiliriz.
Ülkemize sığınmış kimsesiz çocukların, hayalleri ve şarkılarını umursayanlara bu filmi tavsiye ederim.