Basın özgürlüğü demişken...
Tam da İnternet Yasası'nın Meclis'te görüşüldüğü şu günlerde "yasa yasa yasa" diye diretmekten hiç bir zaman vazgeçmeyen, "sorunlu değil sorumlu gazetecilik yapmak istiyoruz" diye diye diye dilinde tüyler biten sevgili patronum Hadi Özışık'ın kurduğu, büy
"İnternet haber sitelerini Basın Kanunu kapsamına alan yasa
tasarısı ile TİB soruşturma gerekçesiyle gazetecilerin basın
kartını iptal ettirebilecek. Aynı gerekçe ile resmi ilanlar da
kestirilebilecek. "
Dün bazı gazete ve haber sitelerinde yayınlanan bu haberi okuyunca ne yalan söyliyeyim bana bir gülme geldi.
Yıllardır gözümüzü yollarına dikip "ha geldi ha
gelecek" diye beklediğimiz internet yasası nihayet
Meclis'te. Yasamız çıkacak diye çocuklar gibi şendik...
İnternet yasasının benim gibi editör / muhabir olarak çalışan
internet gazetecilerini en çok ilgilendiren kısmı "basın
kartı" meselesi sanırım.
Bir habere gittiğinizde biri es kaza "kimsiniz?" diye soracak olsun, o da yetmezmiş gibi "gazeteciyim" dediğinizde basın kartınızı görmek istesin... Vay halinize! Anlat anlatabilirsen...
Mevzu uzun...
İnternet gazetecilerinin sorunları da anlat anlat bitmez.
Onun için özetle " Ne çektik beee" diyeyim,
gerisini siz anlayın.
Şimdi, internet haber sitelerini ve internet
gazetecilerini yıllardır adam yerine koymayı beceremeyen sistem, en
azından yasal olarak hakkını teslim edecek derken TİB'e
gazetecilerin basın kartını iptal yetkisi gündeme
geliyor.
Geçen hafta yasa Adalet Komisyonu'nda görüşülürken
orada olan ve taslağı inceleyen İnternet Medyası Derneği
Başkanı Hadi Özışık, TİB'le ilgili çıkan bu haberlerin yalan
olduğunu söyledi.
TİB'e böyle bir yetki verilmesi hiç gündeme gelmemiş. Kovuşturma
olması durumunda basın kartı iptali ve basın ilan kurumu reklamının
kesilmesi komisyonda konuşulmuş fakat Bülent Arınç bu
maddenin değiştirileceğini söylemiş.
DEVEDE KULAK
Aslına bakarsanız TİB'e böyle bir yetkinin verilmesi çok da bir
şey değiştirmez. Ha Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü
iptal etmiş ha TİB.
Siyasi iktidarların bu kadar baskın olduğu ve devletleştiği
bir sistemde, bunu devletin hangi kurumunun yaptığı ne
farkeder?
Mesele aslında temelden sakat.
Basın kartı yoluyla kimin gazeteci olacağına, kimin
"gazetecilik ehliyeti" taşıyabileceğine karar
verme ve bu ehliyet üzerindeki tüm tasarrufa sahip olma
yetkisi neden devletin herhangi bir kurumuna ait
olsun?
Bu şekilde daha başlarken devlete göbekten bağlı bir gazetecilik anlayışıyla "özgür basın"dan bahsetmek ne kadar mümkün olur?
Gazeteci, yeri geldiğinde devlete rağmen kamu yararını devlet yararından üstün tutmak zorundaysa, bu işleyişte bir matematik hatası yok mu?
Tabi, bunlar pek alışkın olmadığımız durumlar olduğu için bu sorgulamalar da devede kulak kalıyor, farkındayım.
NERDE BASIN KARTI NERDE AĞLAŞMIŞ GAZETECİLER?
"Peki devlet değilse buna kim karar verecek?" diyebilirsiniz. Siz bunu diyedururken ben konuyu biraz daha öteye taşımak istiyorum.
Yeni medyanın her gün biraz daha geliştiği bir dünyada alternatif habercilik de yeni yeni alternatiflerle karşımıza çıkıyor. Bugün artık sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan "yurttaş gazeteciliği", "ağlaşmış gazetecilik" gibi kavramlar tartışılmıyor bile. Tartışılan bu alternatif haberciliğin "gazetecilik temel ilkelerine ve unsurlarına" etkileri ve nereye gittiği.
Dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olayı elindeki cep telefonuyla kaydedip, sosyal medya üzerinden tüm dünyaya servis etmenin mümkün olduğu bir çağda yaşıyoruz. Enformasyona ulaşmak ve enformasyonu bir medya aracıyla yaymak hiç bu kadar kolay olmamıştı.
Bundan 5 yıl sonra gazetecilik adına çok farklı konular konuşacağımız aşikar. Ama uygulamaya dönüp baktığımızda internet medyasının ancak 16 yıl sonra bir yasaya kavuşacak olması bizi sevindirmeli mi?
O kadar çok bekleyince insan, seviniyor demek ki...
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEMİŞKEN...
Tam da İnternet Yasası'nın Meclis'te görüşüldüğü şu günlerde "yasa yasa yasa" diye diretmekten hiç bir zaman vazgeçmeyen, "sorunlu değil sorumlu gazetecilik yapmak istiyoruz" diye diye diye dilinde tüyler biten sevgili patronum Hadi Özışık'ın kurduğu, büyüttüğü ve bugünlere getirdiği İnternethaber 14. yaşına bastı.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle bir kez daha idrak ettiğimiz "basın özgürlüğü"nü düşününce "özgürlük internette" demekten kendimi alamıyorum.
Hiç öyle "özgürlük nedir?" polemiklerine falan girmeyin.
Kutuplaşmanın alıp başını gittiği, giderken de bize milyonlarca öteki bıraktığı, kendinden olmayana tahammülün olmadığı şu son zamanlarda kaç tane gazetenin, haber sitesinin her telden çalan bir yazar kadrosu var ki?
İyi ki varsın İnternethaber...