Başbakan bir kere de Kader dese
Başbakan bir kere de "Kader" dese, "bizim evlatlarımız" dese, "sahip çıkın" dese, bu yapıyla neler değişir düşünebiliyor musunuz?
Anaların sıklıkla kullandığı tabirle "kadersiz" Kader'in haberi düştü manşetlere...
Ne 12'sinde evlenmesi, ne 13'ünde ana olması
gündeme taşımadı onu.
Ancak 14'ünde kendisini hedef alan
bir tüfekten çıkan 14 saçma bedenine girip, hayatına son
verdiğinde "haber değeri" taşıdı
Kader.
Tam bir saçmalık bu yaşananlar.
Gencecik bir kızın resmi ömründeki 14
yıla 14 saçma isabet etti.
Her yılını tam şakağından vurup, ömür
defterini kapattılar...
"Çocuk gelin" haberlerini
duyunca insan karşısında çocuk göreceğini sanıyor.
Nasıl bir saflıksa?
Kader'in fotoğraflarına bakınca,
yüzünde yaşının esamesi okunmuyordu.
Hem çocuk hem de
kadın...
13'ünde ana...
Ve yaşadığı zorluklar simasına çökmüş bir
Kader...
Hiç de etrafımızda gördüğümüz, ana-babasını
kendine pervane eden modern dönem "ergenlerine"
benzemiyordu.
Öyle de değildi zaten.
Haberini okuyunca içimiz acıdı, iki
"vah vah" ettik ama Bülent Ersoy'un kapanması kadar dikkatimizi
çekmedi.
Ne Twitter'da TT oldu, ne kıyametler
koptu.
Kader'in gündemimizde işgal edeceği
yer en fazla ölümüyle manşete çıkmaktı.
O da oldu, geçti gitti.
Gündem dediğimiz canavar onu çoktan mideye
indirdi.
Bu kez öyle olmasa...
Kader deyip susmak bu toprakların
kadınlarının kaderi olmasa,
Dayak yeyip oturmak, şiddete
uğramak,
Yaşıtları sokakta oynarken bir kocaya
"karı" olmak,
Oyuncaktan bebekler yerine kendi
çocuğuna ana olmak,
Hayat nedir anlamadan ölümle
tanışmak,
Artık bu kız çocuklarının kaderi
olmasa.
Başbakan'ın ağzından çıkacak tek bir cümleyle
günlerce konuşulan konular olduğunu biliyoruz. Bir kez
"kızlı-erkekli evler" dedi, kıyametler koptu hatırlayalım.
Valilerden talimatlar yağdı, herkes teyakkuz haline
geçti.
"Paralel devlet" dedi, bir gecede
yüzlerce kişinin görev yeri değişti. Neredeyse bir haftada
yargı yeniden dizayn edilecek, palas pandıras yasalar
değişiyor.
Biliyorum çok ütopik ama
Başbakan bir kere de "Kader" dese, "bizim
evlatlarımız" dese, "sahip çıkın" dese,
bu yapıyla neler değişir düşünebiliyor
musunuz?
Derdim sorumluluğu sadece Başbakan'a yıkmak değil elbette, bir umuda bürünmüş çözüm ütopyası...
Değilse 11-12 yaşındaki çocuğunu evlendiren baba da, ona dur deme gereği duymayan aile de, o çocuğun nikahını kıyarken aslında hayatına kıyılmasına göz yuman imam da, şehvetini benliğinin önüne alarak bir çocukla evlenmeyi vicdanına sığdıran adam da elbirliğiyle bir infazın altına damga vuruyorlar.
Derdim sorumluluğu sadece Başbakan'a yıkmak değil elbette, bir umuda bürünmüş çözüm ütopyası...
Değilse 11-12 yaşındaki çocuğunu evlendiren baba da, ona dur deme gereği duymayan aile de, o çocuğun nikahını kıyarken aslında hayatına kıyılmasına göz yuman imam da, şehvetini benliğinin önüne alarak bir çocukla evlenmeyi vicdanına sığdıran adam da elbirliğiyle bir infazın altına damga vuruyorlar.
Son 10 yılda Doğu ve Güneydoğu'da çocuk yaşta
evlendirilenlerin sayısı 6982.
7 bine yakın bu çocuğun hayatlarının hiç mi kıymeti harbiyesi yok?
7 bine yakın bu çocuğun hayatlarının hiç mi kıymeti harbiyesi yok?
Bu kez kader deyip geçmesek; hep
birlikte Kader deyip haykırsak...