BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Başbakan bir kere de Kader dese

Başbakan bir kere de "Kader" dese, "bizim evlatlarımız" dese, "sahip çıkın" dese, bu yapıyla neler değişir düşünebiliyor musunuz?


Anaların sıklıkla kullandığı tabirle "kadersiz" Kader'in haberi düştü manşetlere...
 
Ne 12'sinde evlenmesi, ne 13'ünde ana olması gündeme taşımadı onu.
 
Ancak 14'ünde kendisini hedef alan bir tüfekten çıkan 14 saçma bedenine girip, hayatına son verdiğinde "haber değeri" taşıdı Kader.
 
Tam bir saçmalık bu yaşananlar.
 
Gencecik bir kızın resmi ömründeki 14 yıla 14 saçma isabet etti. 
 
Her yılını tam şakağından vurup, ömür defterini kapattılar...
 
"Çocuk gelin" haberlerini duyunca insan karşısında çocuk göreceğini sanıyor.
 
Nasıl bir saflıksa?
 
Kader'in fotoğraflarına bakınca, yüzünde yaşının esamesi okunmuyordu.
 
Hem çocuk hem de kadın...
 
13'ünde ana...
 
Ve yaşadığı zorluklar simasına çökmüş bir Kader...
 
Hiç de etrafımızda gördüğümüz, ana-babasını kendine pervane eden modern dönem "ergenlerine" benzemiyordu.
 
Öyle de değildi zaten. 
 
Haberini okuyunca içimiz acıdı, iki "vah vah" ettik ama Bülent Ersoy'un kapanması kadar dikkatimizi çekmedi.
 
 Ne Twitter'da TT oldu, ne kıyametler koptu. 
 
Kader'in gündemimizde işgal edeceği yer en fazla ölümüyle manşete çıkmaktı. 
 
O da oldu, geçti gitti. 
 
Gündem dediğimiz canavar onu çoktan mideye indirdi. 
 
Bu kez öyle olmasa...
 
Kader deyip susmak bu toprakların kadınlarının kaderi olmasa,
 
Dayak yeyip oturmak, şiddete uğramak,
 
Yaşıtları sokakta oynarken bir kocaya "karı" olmak,
 
Oyuncaktan bebekler yerine kendi çocuğuna ana olmak,
 
Hayat nedir anlamadan ölümle tanışmak, 
 
Artık bu kız çocuklarının kaderi olmasa. 
 
Başbakan'ın ağzından çıkacak tek bir cümleyle günlerce konuşulan konular olduğunu biliyoruz. Bir kez "kızlı-erkekli evler" dedi, kıyametler koptu hatırlayalım. Valilerden talimatlar yağdı, herkes teyakkuz haline geçti. 
 
"Paralel devlet" dedi, bir gecede yüzlerce kişinin görev yeri değişti. Neredeyse bir haftada yargı yeniden dizayn edilecek, palas pandıras yasalar değişiyor. 
 
Biliyorum çok ütopik ama Başbakan bir kere de "Kader" dese, "bizim evlatlarımız" dese, "sahip çıkın" dese, bu yapıyla neler değişir düşünebiliyor musunuz? 

Derdim sorumluluğu sadece Başbakan'a yıkmak değil elbette, bir umuda bürünmüş çözüm ütopyası...

Değilse 11-12 yaşındaki çocuğunu evlendiren baba da, ona dur deme gereği duymayan aile de, o çocuğun nikahını kıyarken aslında hayatına kıyılmasına göz yuman imam da, şehvetini benliğinin önüne alarak bir çocukla evlenmeyi vicdanına sığdıran adam da elbirliğiyle bir infazın altına damga vuruyorlar. 
 
Son 10 yılda Doğu ve Güneydoğu'da çocuk yaşta evlendirilenlerin sayısı 6982.

7 bine yakın bu çocuğun hayatlarının hiç mi kıymeti harbiyesi yok?
 
Bu kez kader deyip geçmesek; hep birlikte Kader deyip haykırsak...