BIST 9.113
DOLAR 32,38
EURO 35,07
ALTIN 2.326,75

Bakan Soylu “O geceyi” anlattı

15 Temmuz’dan bir hafta kadar önce cumartesi akşam idi. Telefonum çaldı. Arayan sesi duyunca yerimden aniden doğruldum

15 Temmuz’dan bir hafta kadar önce cumartesi akşam idi. Telefonum çaldı.  Arayan sesi duyunca yerimden aniden doğruldum:

“Buyurun Sayın Bakanım” dedim.

Biraz konuştuk.

Sonra affına sığınarak “Efendim siz bu saatte hala Bakanlıkta mısınız?” diye sordum. 

“Devlet işleri tatil, gece gündüz dinlemez. Cennet Hanım, bizim görevimiz milletimizin bize verdiği emanetlere sahip çıkmak. Yapacak çok işimiz var” dedi.

Gerçekten de gece yarılarına kadar bakanlıkda çalıştığını yakınlarından duymuştum. Ama o  saatte  “Daha buradayız ve arkadaşlarla çalışmaya devam ediyoruz” dediğinde inanın kendimden utandım. Çünkü ben evimde çocuklarımla, ailemle rahat rahat, dertsiz, tasasız oturuyordum. Meğer o oturuşlarımızın acısı yakında çıkacakmış!

Bu görüşmemizden bir hafta sonra15 Temmuz  işgal girişimine yakalandık. Hem de hiç tahmin etmediğimiz, bir daha bu ülkede darbe olmaz diyerek,  bırakın adını anmayı  aklımızın ucundan dahi geçirmediğimiz bir dönemde…

Ve 15 Temmuz’da millet tarih yazdı. Kahramanlarını çıkardı. Bu kahramanlardan biri de, o gece bakanlıkda  “daha geç saatlere kadar buradayız” diyen TRT’yi işgalden kurtararak Türk milletine büyük bir moral ve destek gücü sağlayan dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’dan başkası değildi.

Soylu, 15 Temmuz’dan sonra yapılan mini kabine değişikliğinde Çalışma Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı’na getirildi.

Abartısız ifade edebilirim ki, aradan 8 ay gibi bir zaman geçmesine rağmen Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle çalışkan, böyle koşturan, Bakanlığını Ülkenin dört bir tarafına taşıyan, daha da önemlisi insana dokunan bir iç işleri bakanı görmedi. Tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hızına yaraşır bir Bakan.

Bilecik, Trabzon, Muğla, Mardin, Nusaybin, Midyat, Nazilli, Aydın, Ankara ve Bursa İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sadece son 7 günlük gezisinde gittiği yerler. Aralarda atladığım Ankara var.

Zira Bilecik’e mi gidiyor, akşam mutlaka Ankara’ya dönüyor,  gece Bakanlık’da çalışıyor. Çoğu zaman Başbakanlık’da, Külliye’de da görüşmelerde bulunuyor. 

Eve gidiyor mu?

Danışmanı, abisi eski DP Genel Başkan Yardımcısı Harun Akın’a sorduğumda verdiği cevap, “Abisi sen dalga mı geçiyorsun, Ne evi? Uyku uyuyacak vakti yok.15 Temmuz sonrası Eşiyle, çocuklarıyla helalleşti, evin yolunu unuttu."

Özellikle de Doğu ve Güneydoğu merkezli çalışıyor. Bir bakıyorsunuz gece saat 22.00’da açılış yapıyor, parti merkezini ziyaret ediyor ya da bir karakol bir tabur ziyaretinde bulunuyor. Gittiği her yerde mutlaka şehit ailesinin evine uğramayı da ihmal etmiyor.
O yüzdendir ki;

Konuşmalarıyla, samimi ve içten, temiz tavırlarıyla, vatandaşla kurduğu ilişki ile her gittiği yerde sevgi seli ve büyük bir kalabalıkla karşılaşıyor,

Bakan olduktan sonra bugün Bursa’ya ilk gelişinde de aynen böyle coşkulu kalabalıkla karşılaştı. 28 yıldır gazeteciyim. Çok Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan, partili, lider takip ettim. Ama ilk defa Başbakan gibi izdiham yaratan bir İç İşleri Bakanı daha yeni görüyorum.

Bursa’da sabah saatlerinde sis nedeniyle  iki buçuk saat rötarlı geldiği halde kendisini dinlemek isteyen üniversiteli gençlerden bir tane bile fire verilmedi.

Gençleri önemsiyor.

O akşamı yani 15 Temmuz akşamını gençlere darbeye nasıl yakalandıklarını şöyle anlattı:

“Ben o akşam Çalışma Bakanlığı’nda çalışıyordum. Saat 20.00 sıralarında Özel kalem dışarıda Hakkari’den kalabalık bir grup gencin geldiğini ve görüşmek istediğini söylediler. Hemen içeri alın dedim.Bir süre sohbet ettik. Türkiye’nin hangi bağdireleri atlattığını, hangi baskılardan geçtiğini anlattım. Cumhurbaşkanımızın bu ülkeye yaptığı hizmetleri ve hedefleri anlattım. Onlara umutsuzluğa kapılmayın dedim. Demokrasiye ve bu ülke insanına inanın güvenin dedim. Taa ki telefon gelene kadar. Hiç birimiz bu ülkede o akşam saat 21.30 gibi  bu ülkenin şerefli asker üniformasını giymiş bir meczubun  F16’larla, tanklarla saldırın kararını vereceğini hayal bile edemezdik. Ama oldu”.

Soylu, yeni hükümet biçimini anlatırken gençlere öyle dokunaklı bir konuşma yaptı ki, salonda bulunan benim gibi bazı orta yaş civarı dinleyicilerin gözlerinin yaşarmasına neden oldu.

“İşte bu sistem en güçlü olduğunuz dönemde dahi darbe üreten bir sistem. Bu sistem bu ülkenin bir başbakanını 2 bakanını darağacına götüren,  bir ananın iki evladını biri sağcı biri solcu diye birbirine kurşun sıktıran, bir sağdan bir soldan astık diyerek iftiharlarla açıklamalarda bulunduran,  Başbakanının, Cumhurbaşkanının cebine ip atan bir sistem. Bizler artık arkamıza dönüp bakmaktan yorulduk. Acaba yarın yeni bir darbe olur mu korkusunu yaşamamak ve sizlere yaşatmamak için bu sistemi getiriyoruz” dedi.