BIST 9.940
DOLAR 32,44
EURO 34,80
ALTIN 2.446,26
HABER /  GÜNCEL

AYM eski üyesinden Zühtü Arslan ve Haşim Kılıç ifadesi!

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Alparslan Altan'ın yargılandığı davada, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın tanık olarak dinlenmesine karar verildi.

Abone ol

15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından görevden alınan ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi eski hakimi Alparslan Altan 22 ay sonra ilk kez hakim karşısına çıktı. Hakkındaki suçlamaları reddeden Altan, gözaltına alındığı sırada şuanki Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın evine geldiğini ve polislere yaptıklarının hukuksuz olduğunu anlattığını ifade etti. Dönemin AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın mahkemede dinlenmesi talebi ise kabul edildi. Kılıç sonraki duruşmada tanık sıfatıyla dinlenecek.

FETÖ'nün darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmasına devam edildi.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Anayasa Mahkemesi Üyesi Alparslan Altan hakim karşısına çıktı. 

Duruşmaya, Altan, avukatı Erol Aras ve sanık yakınları katıldı.  Duruşmada, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.

PATATES HAT KULLANDIĞI İDDİASI

İddianamede, Altan'ın örgüt içinde yer aldığı, "Selahattin" kod adını kullandığı, örgüt tarafından iletilen talimatları yerine getirmek için gizlilik içinde hareket ettiği, örgüt mensuplarıyla görüştüğü, sanığa, örgüt tarafından "patates hat" denilen gizli telefon hattı verildiği, örgütün sivil imamlarıyla yurt dışına çıktığı, Anayasa Mahkemesi'nde kararların, örgüt talimatı doğrultusunda çıkmasını sağlamaya çalıştığı öne sürüldü.

Savunma için söz verilen Alparslan Altan, hiçbir terör örgütünün üyesi olmadığını, hiçbir örgütle iltisaklı veya irtibatlı bulunmadığını savundu.

Öz geçmişini hatırlatan Altan, 1991'de hakim-savcı adayı olarak başladığı mesleğine 2001'de Anayasa Mahkemesi raportörü olarak devam ettiğini, 2010'da Denizcilik Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine atandığını, ardından da Abdullah Gül tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildiğini belirtti. Altan, 2011'de ise Mahkeme üyelerinin çoğunluğunun oyuyla Başkanvekili olduğunu, bu görevi 4 yıl sürdürdüğünü kaydetti.

Anayasa Mahkemesi'ndeki görevi sırasında Avrupa Konseyi ile yapılan ortak projelerin yürütülmesi ve koordinasyonunda, bireysel başvurunun hazırlık çalışmalarında etkin görev aldığını dile getiren Altan, Mahkeme ile uluslararası kurumların ilişkilerinin artırılması yönünde de yoğun çalışmalar yaptığını anlattı.

Görevini yerine getirirken, emir ve talimat almanın fıtratına ters olduğunu savunan Altan, emir, talimat, baskı ve tehditlere boyun eğmeden görevini layıkıyla yerine getirdiğini, bu nedenle terör örgütünün talimatıyla hareket ettiği yönündeki iddia ve ithamı kesinlikle kabul edemeyeceğini söyledi.

YARGILAMANIN ANAYASA MAHKEMESİNDE YAPILMASINI İSTEDİ

Anayasa Mahkemesi üyelerinin görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili yargılama yerinin Anayasa Mahkemesi olduğunu, 15 Temmuz darbe girişimiyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, tutuklama kararı ve iddianamede buna ilişkin bir iddianın da yer almadığını ileri süren Altan, hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını iddia etti. Altan, bu nedenlerle durma kararı verilerek, dosyasının Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiğini öne sürdü.

"O SIRADA ZÜHTÜ ARSLAN GELDİ"

Darbe teşebbüsünü herkes gibi televizyondan öğrendiğini, 16 Temmuz günü bir sonraki gündemin dosyalarını okuduğu sırada saat 16.30'da polislerin evine gelerek, hakkında gözaltı kararı olduğunu söylediklerini anlatan Altan, "Polislere Anayasa Mahkemesi üyesi olduğumu, bu şekilde gözaltına alınamayacağımı ifade ettim. O sırada eve gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da benim Anayasa Mahkemesi üyesi olduğumu, mahkeme tarafından karar verilmeksizin gözaltına alamayacaklarını söylemesine rağmen gözaltı işlemine devam ettiler." diye konuştu.

Böylece darbeye katılmış olmamama rağmen darbecilerden önce gözaltına alındım. Arama yapılırken tarafıma herhangi bir arama kararı ibraz edilmemiştir. Evimden götürülürken polislerden biri cep telefonundan arama kararı olduğunu söylediği bir metni ekrandan gösterdi. Adımın olmadığı bu metin polislerin telefonuna arama işlemleri tamamlandıktan sonra mesaj olarak gönderilmiş olmakla birlikte bunun gerçekten bir arama kararı mı olduğu, hangi merci ve mahkeme tarafından, ne zaman verildiği de şüphelidir."

Altan, siyasi gerekçeler ve AYM'deki oylamalardaki tutumundan dolayı tutuklandığını da şu sözlerle ima etti:

"Hukuk devletinde bir eylemin suç olup olmadığını siyasi makamlar veya siyasetin etkisindeki kurumlar ve onların konjonktüre göre değişebilen fikir ve görüşleri değil, yasalar ve bağımsız yargı organları belirler. Hakkımdaki suçlama at pazarlığı sonucunda manevi baskı altında ve muhtemelen birtakım vaatlerle itirafçı sanık yapılan Recep Ünal ile eski raportör iki gizli tanığın asılsız, soyut ve kişisel tahminler içeren beyanlarına dayanmaktadır. Ayrıca savcı, bu kişilerden aleyhime beyan alabilmek için adeta özel bir gayret göstermiş, bu kişilerin birçok kez beyanını alarak, suç delili oluşturmaya çalışmıştır. Hakkımdaki iddia birtakım FETÖ bağlantılı başvurularda kullandığım karşı oylar ve karşı oy yazılarıdır. Hakimler kararlarını konjonktüre, sanığın mensubiyetine ve oluşturulan algılara göre değil, Anayasa'ya, kanunlara, meslek ilkelerine ve vicdanlara göre verilmelidir. Benim için sanığın kimliği veya mensubiyeti değil, önümdeki dosyanın hukuki niteliği önemlidir. Balyoz ve Ergenekon sürecinde de FETÖ ile ilgili başvurularda da durduğum yer değişmemiştir. AYM'nin arşivi ortada ve açıktır. Bugün aynı dosya önüme gelse aynı şekilde karşı oy yazarım. Buradaki yanlışlık, karşı oy yazan bende değil daha önceden oluşturulan ve birçok başvuruda kullanılan gerekçeleri başvurucunun kimlik ve mensubiyetini gözeterek kullanmaktan kaçınan çoğunluktur."

Örgütün sivil imamlarıyla yurt dışına çıktığı iddiasını da reddeden Altan, iddia edilen tarihte Anayasa Mahkemesinin resmi gezisi nedeniyle Almanya'ya gittiğini, gezide Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ve diğer bazı üyelerin de bulunduğunu belirterek, geziye ilişkin fotoğrafları heyete sundu.

Alparslan Altan, Anayasa Mahkemesinin kendisiyle ilgili ihraç kararını da eleştirerek, kararın Mahkemenin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) içtihatlarına aykırı olduğu savunmasını yaptı.

Altan, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuruya yönelik kararın reddedilmesini de "Anayasa Mahkemesi bu davada bireysel başvuruyu inceleyen bir insan hakları mahkemesi gibi değil, sanığı mahkum etmeye çalışan taraflı bir alt mahkeme hakimi gibi davranmıştır. Bu karar da mahkeme ilkelerine ve AİHM içtihatlarına aykırıdır." sözleriyle değerlendirdi.

ESKİ AYM BAŞKANI HAŞİM KILIÇ TANIK OLARAK DİNLENECEK

Mütalaasını veren Savcı Mutahhar Keleşoğlu, Altan'ın mal varlığı ve banka hesapları üzerindeki tedbirin kaldırılması konusunda takdiri mahkemeye bırakıp, tutukluluğun devamını istedi.

Verilen aradan sonra Başkan Karaloğlu, mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasının ve telefon şifresinin açılması için emniyetten bir görevli ile gerekli ekipmanın gelecek celsede hazır edilmesinin, ayrıca Haşim Kılıç ile Recep Ünal'ın tanık olarak dinlenmesinin kararlaştırıldığını belirterek, tutukluluğa devamla duruşmanın 27 Eylül'e ertelendiğini açıkladı.