Rahip Brunson için gelen sır telefon her şeyi değiştirdi

ABD ile ilişkileri geren ve doları yükselten Brunson hadisesi konuşulmaya devam ediyor. ABD'li rahip olayında çok çarpıcı bir ayrıntıyı Hürriyet yazarı Sedat Ergin köşesinde aktardı.

SINIR DIŞI KARARI RESMEN TEBLİG EDİLMİŞ
7 Ekim 2016 tarihinde eşi Norine ile birlikte izmir Alsancak Karakolu’na davet edilen rahip Brunson'ın sınır dışı edilmek üzere Pınarbaşı semtinde valiliğe bağlı Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edildiği ortaya çıktı.

Sedat Ergin, İçişleri Bakanlığı'nın yazışmalarında Brunson’ın “2010-2013 arasında Kürt orijinli vatandaşlara yönelik ayinler düzenlediği, Suriye’den gelen sığınmacılara yardım sağlama görüntüsü altında misyonerlik faaliyeti yürüttüğü” bilgisinin yer aldığını aktardı.

Brunson davasında çark eden gizli tanıklar tepki çekti

AKŞAM SAATLERİNDE GELEN TELEFON
Brunson'ın sınır dışı edilmesini önlemek için arkadaşlarından dua etmelerini istediğini yazan Ergin, "Gelgelelim o gün akşam saatlerine doğru durum birden değişir. Avukatı İsmail Cem Halavurt’un, Brunson ve eşinin anlatımlarına dayanarak aktardığına göre, durumu değiştiren merkezdeki görevliye gelen bir telefondur. İlginçtir ki, bu telefonun ardından herhangi bir işlem yapılmaz ve uzun bir bekleyiş başlar. Yaklaşık bir hafta sonra eşi Norine serbest bırakılır, evine gidebileceği söylenir." ifadelerine yer verdi.

Brunson'ın haftalarca tutulduktan sonra gizli tanıkların ortaya çıkıp ifade vermesiyle mahkemece 6 Aralık 2016'da tutuklandığına dikkat çeken Ergin, yazısını böyle tamamlıyor:

BİR TELEFON NELERE MAL OLUYOR
"O gün Brunson merkezden içeri girdikten sonra frene basılmasa ve sınır dışı edilmesine ilişkin işlemler sonuçlandırılıp kendisi ABD’ye gönderilmiş olsaydı, kuvvetle muhtemeldir ki, Türkiye-ABD ilişkilerinde içinden geçilen büyük sarsıntı yaşanmamış olacak, bunun sonucu Türk ekonomisinin göstergeleri de geride bıraktığımız aylarda çok farklı bir düzlemde seyretmiş olacaktı. Geri Gönderme Merkezi’ne gelen bir telefon nelere mal oluyor görüyor musunuz?"

Sedat Ergin'in yazısının tamamı