Kışanak Diyarbakır'daki petrolden pay istedi
Abone olKışanak, 'BDP olarak 2007'den beri bölgesel yönetimler üzerine kurulu demokratik özerklik projemiz var. Bu aslında KCK'nin kanton projesine yakındır' dedi.
DİYARBAKIR’ın ilk kadın Belediye Başkanı seçilen BDP ’li
Gültan Kışanak, demokratik özerklikle ilgili adım atmaya
başladıklarını söyledi. Kışanak petrol başta olmak üzere, bölgede
üretilen enerjiden yerel yönetimlere pay verilmesi gerektiği
görüşünde.
EKONOMİK VARLIKLARDAN YERELİN PAY
ALMASI LAZIM
Al Jazeera Türkçe Diyarbakır muhabiri Mahmut Bozarslan’a konuşan
Gülten Kışanak, "Diyarbakır’da kaç petrol kuyusu var, ne kadar
üretim yapılıyor, nereye gidiyor, geçmişte ağır çevre faturası
vardı, onun durumunu araştırıyoruz. İçme kuyularını kirlettiği
yönünde çok ciddi iddialar vardı. Petrol ekonominin ana dinamosudur
ama oraya enerji gidiyor, bize kirliliği kalıyor. Elektrik gidiyor
borç kalıyor, petrol gidiyor sularımız kirleniyor. Bunu ne Allah
kabul eder, ne kul kabul eder, ne demokrasi kabul eder.
Kaynaklarını ver ben götüreyim, ne kadar ağır faturası varsa
kalsın, bunu kimse kabul etmez” dedi.
Mahmut Bozarslan'ın, "Bundan 'Petrolden pay istiyoruz’ sonucu çıkarabilir miyiz?" sorusu üzerine Kışanak, "Tabii ki kesinlikle pay istiyoruz, yereldeki tüm enerji kaynaklarından, yeraltı, yerüstü zenginliklerinden, ekonomik varlıklardan, yerelin pay alması lazım" şeklinde konuştu.
Mahmut Bozarslan’ın Gülten Kışanak’la yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:
GELİRLER BİR HAVUZDA
TOPLANACAK
30 Mart yerel seçimlerinden sonra eş başkanlık sistemi ilk kez
fiilen hayata geçiyor. Sistem nasıl işleyecek?
Bütün çalışmaları birlikte yürütüyoruz. Çok fazla protokole göre
davranmıyoruz. Çalışmalara, görüşmelere birlikte katılacağız, ama
odalarımız ayrı olacak. Makam arabasını da birlikte kullanacağız.
İhtiyaca göre kullanacağız. İki eş başkanın eşit ücret alması
gerekiyor. Gelirler bir havuzda toplanacak ve oradan herkese eşit
paylaştırılacak. Biz aslında bunlarla ilgilenmiyoruz, biz ne kadar
çok hizmet yapabiliriz, ne kadar iş yetişteribiliriz bununla
ilgiliyiz.
Seçim döneminde demokratik özerkliğe vurgu yaptınız,
'Seçimlerden sonra inşa edeceğiz' dediniz. Yol haritanız
nedir?
Belediye Meclisi'nin kent parlamentosu işlevini görmesi gerektiğini
düşünüyoruz. İlk toplantımızı yaptık, sadece Meclis Başkanlık
Divanı'nı seçtik. Komisyonlar kuracağız. Ekonomi, eğitim, sağlık
komisyonları gibi. Önümüzdeki Pazartesi günü bu konuları tartışmaya
devam edeceğiz. Belediye Meclisi'nden bunların kararlarını
alacağız, belediyenin idari yapılanmasını da buna uygun hale
getireceğiz. Yerel ekonomiyi güçlendirme daire başkanlığı
kuracağımızı, alt birimleri olarak da, sanayi, mesleki eğitim,
tarım ve hayvancılık alt birimleri kuracağımızı söylemiştik. Böyle
adım adım, yerel yönetimlerin yetkilerini, sorumluluklarını,
görevlerini arttıran bir çalışma olacak bahsettiğimiz. İnşadan
kastettiğimiz bu.
Perşembe günü ilk kez Belediye Meclisi'ni topladınız.
Toplantıda özerklik gündeme geldi mi, çalışma takvimi belirlediniz
mi?
Parlamento toplantısı ilk adımdı. Belediye Meclisi'nin bir
parlamento niteliğinde çalışmalarını yürütmesi ve güçlendirilmesi
konusunda herkes hem fikir. Bunun için gayret edeceğiz. O anlamda
bunu ilk adım olarak kabul edebiliriz. Tabii ilerleyen günlerde
bunun artık nasıl şekil alacağı, komisyonların nasıl kurulacağı,
komisyonların nasıl çalışacağı şekillenmiş olacak.
KCK yönetimi, BDP’nin kazanma ihtimali olan Diyarbakır, Mardin ve Van gibi büyükşehirlerde kanton sistemine geçilebileceğini açıklamıştı. Var mı böyle bir plan?
BDP olarak 2007’den beri bölgesel yönetimler üzerine kurulu demokratik özerklik projemiz var. Bu aslında kanton projesine yakındır. Rojava bugün kanton tarzı bir örgütlenme esas aldı, bunu duyurdu. Biz 2007’de zaten benzer bir projeyi kamuoyuna sunmuş ve bunun politikasını yapmış, siyasi iradesini ortaya koymuştuk. Bugün de bu doğrultuda çalışmalarımızı yürütmenin zamanıdır. Yeni bir isim değişkiliğine ihtiyaç varsa partinin ilgili kurulları belirler. Bizim önümüzdeki politik perspektif 2007’deki genel kurulda kabul edilen demokratik özerklik projesidir.
BİRÇOK YERDE USÜLSÜZLUK TESPİT
ETTİK
Partinizin oy oranı yüzde 65’lerden 55’lere geriledi. Bu düşüşü
neye bağlıyorsunuz?
Daha önceki verilerde sadece il sınırları içindeki oylar vardı,
şimdi ise bütün büyükşehir sınırındaki oylar baz alınmış. Bu da
yüzde 55.5. Aslında düşüş o kadar büyük değil. Biraz rehavetten
kaynaklandı. Birçok yerde usülsüzlük tespit ettik, itiraz etmedik.
İtirazlarımız sonucu etkilemeyeceği için kabul edilmedi. Bunların
da sonuçta etkisi var.
Belediye yönetiminizin devam eden barış sürecindeki rolü
ne olacak?
Yerelde sorunları çözersek, barış sürecini güçlendiren bir konu
olacak. Özellikle yerel kültürel ihtiyaçları karşılayan, anadil
eğitimi konusunda imkan ve olanak yaratan, yerelde ekonomiyi
güçlendiren çalışmalar yapabilirsek, merkezi hükümet bize fırsat
tanırsa barış sürecine en büyük katkı olacağına inanıyorum. Çünkü
en nihayetinde Kürt sorunu dediğimiz sorun bir temel hak ve
özgürlükler sorunudur. Bu hak ve özgürlükler içerisinde sadece
siyasi haklar yoktur, ekonomik haklar da vardır, kültürel, siyasi
haklar da vardır. Bu haklar konusunda iyileşme, ilerleme olursa
Kürt sorununun çözümüne katkı olacaktır.
Bölgede üretilen enerjiden pay alınması gerektiğini
savunuyordunuz, bu konuda hazırlığınız var mı?
Bunun fizibilitesini yapıyoruz, dosyasını hazırlıyoruz. Barajlar
yapıldı, sulama kısmı geri plana bırakıldı, asıl enerji üretimi
için çalıştırıldı ve enerji batıya yatırım ve sanayileşme olarak
gitti. Bize de icra olarak geldi. Biz elektrik ürettiğimiz için
suçlu hale geldik. Bütün köyler elektrik borcunu ödeyemedi diye
icralık. Biz elektriği ürettik, batıya götürüp sanayileşme ve
kalkınma yaptılar, doğuya ceza olarak geri döndü. Burada barajlar
yapıp, elektriği batıya götürüp, buraya ceza olarak dönmesi ciddi
bir sorun. Artık doğrudan belediyeyi de ilgilendiriyor çünkü
köylerdeki içme suyuyla ilgili bütün yapı borçlarıyla birlikte bize
devredilecek. Buna köklü bir çözüm bulunması gerekir.
Başlıbaşına petrol meselesi ile ilgili bir çalışmanız da
olduğu söyleniyor.
Arkadaşlar dosya hazırlığı yapıyorlar. Diyarbakır’da kaç petrol
kuyusu var, ne kadar üretim yapılıyor, nereye gidiyor, geçmişte
ağır çevre faturası vardı, onun durumunu araştırıyoruz. İçme
kuyularını kirlettiği yönünde çok ciddi iddialar vardı. Petrol
ekonominin ana dinamosudur, ama oraya enerji gidiyor, bize
kirliliği kalıyor. Elektrik gidiyor borç kalıyor, petrol gidiyor
sularımız kirleniyor. Bunu ne Allah kabul eder, ne kul kabul eder,
ne demokrasi kabul eder. Kaynaklarını ver ben götüreyim, ne kadar
ağır faturası varsa kalsın, bunu kimse kabul etmez.
Bundan, ‘Petrolden pay istiyoruz’ sonucu çıkarabilir
miyiz?
Tabii ki kesinlikle pay istiyoruz, yereldeki tüm enerji
kaynaklarından, yeraltı, yerüstü zenginliklerinden, ekonomik
varlıklardan, yerelin pay alması lazım.