Abdullah Öcalan'a bunlar verilirse...
Abone olHabertürk TV'de ekranlara gelen 'Açık ve Net' programının konuğu BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş oldu.
Zafer Arapkirli'nin sorularını yanıtlayan Selahattin Demirtaş
açlık grevlerinden İmralı 'daki tecrit uygulamasına, BDP 'li
vekillerin PKK'Lı teröristlerle kucaklaşmasından Ergenekon davasına
tanıklık yapan Şemdin Sakık'ın ifadelerine değin bir dizi konuda
açıklamalarda bulundu.
İşte Demirtaş'ın konuşmalarından öne çıkan ana başlıklar:
Türkiye'de koşullar İrlanda ve İngiltere şartlarına ulaşmıştır.
Uluslararası konjonktür Türkiye'de kalıcı bir barış sürecinin
gerçekleşmesi için uygundur.
GELECEK NESİLLER BİZİ SUÇLAYACAK
Kürt sorunu şu gün yaşayan insanların yarattığı bir sorun değil.
Bugün yaşayan insanların, jenerasyonun, siyasetçilerin çözmemesi
halinde gelecek nesillerin bizi haklı olarak suçlayacağı bir
sorunla karşı karşıyayız. Çocuklarımıza böyle bir miras bırakmak
istemiyoruz. Kelimenin tam anlamıyla eşit ver kardeşçe yaşasın
istiyoruz. Yapılması gereken en temel şey demokratik siyaset
kanallarını 'ama'sız ve 'ancak'sız açık tutmalıdır.
MARDİN'İN 7 İL BAŞKANI DA İÇERDE
1990-91'den bu yana HEP sürecinden bu yana Kürtler demokratik
siyasetle mücadele yöntemini aktif olarak üstlendiler. O günden
bugüne 7 parti kapatılmış, 10 bine yakın siyasetçi 3,5 yıldır
tutuklu. Anadilde savunma yapamadıkları için halen yargılama süreci
başlamamış. 6 milletvekilimiz tutuklu. 35 belediye başkanımız, il
genel meclis üyelerimiz, il başkanlarımız tutuklu. Mardin'de 7 il
başkanımız son 3 yıl içerisinde tutuklanmış ve 7'si de Mardin
Cezaevi'nde. Şimdi sekizincisi görev yapıyor. Bizim
eksikliklerimiz yok mu? Şüphesiz ki var. Eksikliklerimizi görmezsek
olmaz.
ANADİLDE EĞİTİM BİR TALEP DEĞİL
Taleplerle ilgili ifade ettiğimiz projeler öyle sanıyorum ki,
hiçbir zaman olmadığı kadar kararlı bir şekilde çok açık, sarih bir
şekilde parlamentoda, basın yayın organlarında, mitinglerde deklare
ediliyor. Kongrede yazılı halde kamuoyuna duyuruldu. Bugün anadilde
eğitim bilinmeyen bir talep değil. Nasıl uygulanmasına ilişkin
detaylarını Anayasa Komisyonu'na sunduk.
TÜRKİYE ZATEN 7 BÖLGEYE BÖLÜNMÜŞ
Biz Türkiye'de Kürtler ve Türkler içiçe yaşıyoruz. Bu devletin
sınırlarına saygı duyarak çözüm üretelim dedik. Özerklik modelini
bu anlayışla kamuoyunun ilgisine ve desteğine sunduk. Bölgesel
parlamentolar aracılığıyla yerinden yönetimler güçlendirerek çok
daha demokratik bir modelin oluşabileceğini söyledik. 15 bölgeden
bahsedince 'Türkiye 15 ayrı parçaya bölünecek' dediler. Şu anda
Türkiye 7 bölgeye 81 vilayete bölünmüş durumda.
BÖLÜNMEYE DEVLET KARAR VERECEKTİR
Bunu bölücülük olarak tartışılırsa hükümet kamuoyuna böyle bir algı
sunmuş olur. Bölünmemenin taahhüdü devletin tutumudur. Devletin
tutumu Kürtlerin bölünmek isteğini azaltır veya çoğaltır. Devlet
halkları yok sayarak, inançlarını, dillerini yok sayarak bir
sistematik program uygularsa o devleti bölünmekten ne BDP ne de
başka bir şey kurtarabilir. Bu devlet bölünmeyi istiyor mu,
istemiyor mu ona bakmak lazım. Bölünmemenin taaahüdü devletin
tutumudur.
TECRİT UYGULAMASI HUKUKUKİ DEĞİLDİR
Açlık grevleri 57. gününde ve artık risk sınırını aşmış durumda. Bu
meselede konuşurken dikkatliyiz. Çözüme ve sonuca gidebilmek için
elimizden geleni sarfediyoruz. Biz Gültan Hanım'la birlikte cezaevi
ziyareti yaptık. Açlık grevi yapan insanların taleplerini dinledik.
Bunlar karşılanmayacak talepler değil. O gün hükümete çağrı yaptık.
Adalet Bakanı düzeyinde çeşitli temaslarımız oldu. Tecrit denilen
uygulama hukuki değil.
ÖCALAN'A EV HAPSİ DE KONUŞULABİLİR
Yaklaşık 15 aydır sürdürülen avukatların görüştürülmemesi bir
sorun. Avukatların İmralı'da görüşmesi lazım. 1,5 yıl öncesine
kadar avukatlar ve devlet düzeyinde görüşmeler yapılıyordu. O
günden bu güne 1037 insan yaşamını yitirdi. Başka bir mekanizmaya
geçmemiz lazım. Güvenlik konseptinin dışında diyalog ve müzakare
aşamasıdır. Tecritten kastettiğimiz budur. Avukatlar da heyetler de
gidebilmelidir, görüşmeler ve tartışmalar başlamalıdır. İmralı ile
dış d ünya bağlantısı kurulmalıdır. Öcalan'a ev hapsi talebi
ileriki dönemde konuşulabilir.
TECRİT KALKARSA GREVLER SONA ERER
Açlık grevi kararını alan biz değiliz sonlandırma kararını da biz
alamayız. Cezaevlerine ziyaretler, çağrılar yapabiliriz. Ben bir
kez daha çağrı yapıyorum, keşke arkadaşlarımız ricamıza uysalar ve
açlık grevini bıraksalar. Bu bizim önerdiğimiz bir yöntem değil,
arkadaşlarımızın kendi iradeleriyle aldıkları bir tavırdır. Tecrit
kalkarsa açlık grevleri sona erebilir.
HÜKÜMET KANUNSUZ İŞ YAPMAYI SEÇTİ
Anayasa ve yasaya uymayan bir hükümet, yasadan kaynaklanan hakkı
tanımayan hükümete karşı 707 kişi bedenini ölüme yatırmış durumda.
Tuhaf olan kanunsuz iş yapan hükümetin tutumudur, yasaya uymayan
hükümetin tutumudur. Bu siyaset dışı bir talep değildir. 14-15
aydır neden avukat görüşmesini engelliyorsunuz. Bir başbakan çıkıp
'Avukat görüşmelerini bırakın bir kenarda dursun' diyebiliyor. 3,5
yıldır 10 bin insanı hukuksuz bir şekilde içe tıkan biz miyiz?
Onları tutup içeri attıran Başbakanın talimatları değil mi?
KÜRTLER KİMSEDEN HEDİYE İSTEMİYOR
Birinin Kürtlere bir hediye etmesi falan gerekmiyor, bunlar
Kürtler'in doğuştan gelen haklarıdır. Kürtler bu topraklarda
anavatanında doğduğu günden itibaren o haklara sahiptir. Bunu
engelleyen hükümetin tutumu yanlıştır. Kürtelerin özgürlüğe
kavuşması için bu ülkede dil, kültür ve ifade özgürlüğü ile ilgili
o hakların verildiğinde bu sorun çözülmüş olur. Türkler nasıl
kendileri için bu topraklarda devlet kurma hakkına sahipse Kürt
halkı da Kürdistan coğrafyasında devlet kurma hakkına sahiptir. Bu
hak BDP engellese de vardır.
'BU DEVLET BENİM' DİYORSA KURMUŞ OLUR
Bu hakkın nasıl kullanılacağı önemlidir. Devlet dediğiniz şey ille
de bağımsız ulus devlet zorunda değildir. Yerinden yönetim, bölge
yönetimi, merkez yönetimi ne derseniz değil, insanlar yönetime
katılıyorsa, bu devlet benim devletim diyorsa devletini kurmuş
olurlar.
FANTAZİ OLSUN DİYE DAĞA ÇIKMADILAR
İnsanlar bir gün durur dururken insanlar fantazi olsun, hobi olsun
diye dağa çıkmadılar. Ölerek veya öldürerek hakların talep
edilmesine karşı olalım. Ama gerçek durumu anlayabilmemiz için bu
insanların fantazi olsun diye dağa çıkmadıklarını görelim ve normal
bir şekilde oradan inmelerini sağlayalım. 1970'lerde bir grup Kürt
genci fantazi olarak dağa çıkmışsa çağıralım onları. PKK'yı daha
çıkaran şey Kürtler'in gördüğü zulümler, katliamlardır. Dersim,
Zilan, Ağrı, Şeyh Sait olayları, Diyarbakır Cezaevi'nde
yaşanılanlar o konjonktürle düşünüldüğünde dağa çıkışın nedeni
anlaşılmalıdır.
SAVAŞ KARARI EN KOLAY BİR SEÇENEKTİR
Gelin müzakere yapalım, doğru yöntemi belirleyelim dağdakileri
indirelim. Hükümet çağrı yapıyor PKK dağdan iniyor mu? Askeri
operasyonlar yapıyor, tezkereler çıkarıyor. Bitiyor mu? Hayır. Biz
askeri yöntemlerden vazgeçilsin diyoruz. Ne yapılsın? Bu savaşın
bitmesi üzerine İngiltere ve IRA sürecinde olduğu gibi müzakere
yöntemi kullanılsın. Savaş işin en kolay tarafıdır. Müzakere sonuç
alınmadı ikinci defa, üçüncü defa denenmelidir. Sonuç alınmadı diye
savaş seçeneği konulursa çözüm alınamıyor.
SAVAŞ 100 SENE DE SÜRSE BU İŞ BİTMEZ!
Dokunmak gerekir, birbirine temas etmek gerekir. Düşmanlık dilini
terketmek gerekir. Bizler siyasiler silahla çözüme inanırsak savaş
bitmez. Hükümetin ve muhalefetin silahla sonuç alınamayacığı
paydasında buluşması lazım. Müzakerelerin başlaması hiçbir partiyi,
hükümeti küçültmez, puan kaybettirmez. Barışmak siyasi cesaret
işidir. Biz bu noktada cesuruz. Silahla, savaşla, PKK da, devlette
100 daha savaşsalar bu iş çözülmez.
KANDİL'LE ÖCALAN GÖRÜŞLERİ ÇELİŞMİYOR
Kandil'den yapılan açıklamalarda makul ve meşru taleplerin
karşılanması halinde açlık grevlerin bitirilebileceği yer aldı.
Sayın Öcalan'la yapılacak görüşmenin de sonuç vereceğine
inanıyorum. Dışarıdaki sorun ve sıkıntıların konusunda yeni bir
aşamaya geçebileceğine inanıyorum.
O KUCAKLAŞMA DAĞDA DEĞİL YOLDA OLDU
O kucaklaşma dağda değil yolda olmuştur. Hükümetin kontrol etmesi
gereken, gündüz saatlerinde bir karayolunda olmuştur. Bu yönünün
gözden kaçırılmaması lazım. Hükümetin tepki gösterdiği konu orada
kontrolün kimde olduğu meselesinin dış dünyaya yansımış
olmasıdır.
KÜRT CESETLERİ NEDEN İNFİAL DOĞURMADI?
Kürt gençleri dağa çıkmıştır. Bu bir realite. Kürt gençlerinin
morgdaki görüntüleri, kafası kulağı kesik hali Türkiye'de infial
uyandırıyor mu? O halde sarılmalar neden infial uyandırıyor. Onlar
da barış adına bu girişimi yaptıkları anlatılırken, bu mesajlar
gözden kaçırılıyor.
BEN OLSAYDIM HERHALDE SİLAH SIKMAZDIM
O andaki psikolojik durum ne olur kestirmek zor. Herhalde onlarla
karşılaşsaydım ben silahımızı çekip vurmayacaktır. CHP'li
milletvekili o karşılaşmayı yapsa ne yapardı merak ediyorum.
Herhalde onlarla savaşmayacaktı. Bu gençler niye dağa
çıkmışlar?
CESEDE BASAN ASKERE SORUŞTURMA YOK!
Bizim partililerimizin bir kurgusu değil o. Bence bunun anlaşılması
lazım. Türkiye kamuoyun niye kıyamet koparıyor, doğrusu anlamış
değilim. Kürt gençlerinin cesedinin üzerine basan askerlerin
fotoğrafları yayınlandı, infial çıktı mı? O askerle, subayla ilgili
soruşturmama mı açıldı. O parçalanmış bedene sarılan annenin
feryadı kıyameti koparmıyor da burada mı infial çıkıyor. Bunu yapan
askerlerle suçlama yok, ama milletvekilleriyle ilgili fezleke
var.
ÖCALAN'IN İDAM MESELESİ ARTIK KAPANDI
Şu anda idam cezası geri gelse bile geriye doğru uygulanamaz.
Öcalan meselesi kapanmıştır. Bu iş bitmiştir. Öcalan'a idam
uygulanamaz. Öcalan'a idam meselesi kapanmış bir meseledir.
Başbakan burada yanlış mesajlar veriyor. Türkiye toplumun bir kısmı
idamdan yana bir kısmı da TBMM'ye 3,5 milyon imza ile 'liderimdir'
beyanı vermiş durumda. Bu insanlar 'önderimdir, Öcalan'a özgürlük'
diye imza atmış. Ülkenin tümünün başbakanıysan tablonun tümünü
görmeniz lazım.
BU UCUZ SÖYLEM BAŞBAKANA YAKIŞMIYOR
Çözüm bulma adına, diyaloglarımızı sürdürme niyetiyle bir iki gün
temaslarımıza devam edeceğiz. Sonuç alma noktasında bir istek ve
irade görmezsek, arkadaşlarımızın ölümlerini durdurma uğruna kendi
bedenlerimizi ölüme yatırabiliriz. Başbakanın sözlerine neden kuzu
kebap yeme meselesi olan sayın Ahmet Türk'ün evinde bir davetin
fotoğrafıdır. Yüzde 50 oy almış başbakanın bu tür ucuz ve tahrik
edici şeyler yapılmamalıdır.
ŞEMDİN SAKIK KÜRTLER'E ÖRNEK OLAMAZ
Şemdin Sakık, kimliği, davranışı, tutumu belli olan bir insan.
Kendisi Kürt gençlerine örnek olsaydı, Kürt gençlerinin hepsi
itirafçı olup cezaevinde olurdu. Bu kadar net...