BIST 9.888
DOLAR 32,58
EURO 35,01
ALTIN 2.463,74

Aldanmanın Varlığı, Sonradan Anlaşılmasına Bağlıdır

Şeytanın askeri FETÖ’nün darbesine canımızı siper ettik. Şeytanın kendisine karşı siperi unutmamak lazım!

Yazılarımı, analizlerimi ve araştırmalarımı bu zamana kadar hep gençlik üzerinden yapmaya gayret ettim.

Gayret ettim zira bir milletin geleceğinin teminatı ve sermayesi gençlerdir bilinci ile bunu yapmaya çalıştım.

Kimi zaman geldi gençlerimizi-gençliğimizi yerden yere vurdum.

Kimi zaman geldi geleceğimiz için ümidim var olmaya dem vurdu.

Bu minvalde fiziki şartlarda ve mana şartlarında yeniden gençliğimizi kaleme almaya çalışıyorum.

Şeytan’la başlayıp ilk insan Âdem’le devam eden, insanoğlunun aldanış öyküsü, zamana nispet eder bir dirençle günümüze kadar geldi.

Gündelik hayatın akışında birçok kez aldanan insan; bazen bu aldanışın farkındalığı altında ezilirken, bazen kayıtsız bir gafletle aldanışı “başarının mutlak yolu” olarak görme zafiyetine kapıldı.

Ancak asıl aldanma bunlar değildi.

Aldanmanın en büyüğü, Yaratıcısına ve onun ilahi düzenine karşı yapılandı…

Kimi zaman düzeni kuranlar kimi zaman da düzene uyanlar oldu aldananlar.

Ve kimler yoktu bunlar arasında...

15 Temmuz kalkışma teşebbüsü ile geleceğimizin sermayesi olan gençliğimiz ilk defa darbe girişimine şahit oldular.

Önceleri çokça fazla umudumu kaybetmiş olduğum gençliğimizi gördüm bu kalkışmanın en ön saflarında.

Sürekli gençlik için Said Nursi’nin : “Eyvah aldandık!.. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider...”  sözünü söyler dururdum.

Millet, bayrak ve vatan uğruna ülkemin gençliği canını hiçe saymayı becerdi ve tüm dünyaya bunu resmetti.

Çok şükür elhamdülillah bu gençlik beni ziyadesiyle memnun ve umutlu etti.

Toplumun ayakta kalmasında en önemli amiller; dini, milli ve siyasi hassasiyetlerdir.

Bu darbe girişimi özellikle gençlik için hassasiyetin tam yerinde olduğunu gösterdi.

Bir gençlik hem dini, hem milli hem de siyasi hassasiyet perspektifinde hayatını ikame edip idame ettirmeye çalışıyorsa bu güçlü bir geleceğin işaretidir biiznillah.

Bu gençliğin, arkasından gidip davasını dava bildiği lider Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Kalkışma günlerinin haberlerine ve fotoğraflarına bakılarak hassasiyet sahibi gençlerin heyecanını gördükten sonra bu ülkenin umutları olduğuna şahit olabiliriz.

Lakin asıl söylemek istediğim şey ise bu güzelliklerin bütünü ile bizi aldatmaması!

Zira aldanmış olmamız durumunda manada kaybettiklerimizin kazandıklarımızın yanında küçük kalma ihtimali olabilir.

Aldanmanın mümkün olamayışına bir delil şudur ki: “Aldanmanın varlığı, sonradan anlaşılmasına bağlıdır.”

Kişinin yanıldığını, bir hileyle karşı karşıya olduğunu, bir tuzağa düşürüldüğünü anlamadığı takdirde, aldandığını anlaması da mümkün değildir.

Bu takdirde kişi o yalanla yaşar ve gerçeği öğrenene dek aldandığını bilmez.

Anlamak fiili ise, ancak ve ancak akıl ile mümkün olacaktır.

17/25 Aralık 2013 yılından beri çekilen sıkıntılar boşa değildir.

2013 yılı öncesinde dini ve manevi hassasiyetler kullanılarak hem maddi hem de manevi olarak gençliğimiz ve insanımız kullanıldı.

Bu gözlerdeki boyayı fark edip silmeye gayret eden bir liderin çabası sonucudur şu an gençliğin kendisine bir davayı hedef koyması.

Zira söz konusu vatan olunca “davam var” diyenler bütün menfaatlerini kenara atıp sadece vatanın menfaati için çalışacaklardır.

Sıkıntı çekilmeden ferah günlerin gelmeyeceğini bilenlerdir dava bildiklerine sarılanlar.

Bu gençliğin bir davası var artık. Çok şükür.

Artık İslam davasında da en önde olunması gereken zamanları yaşıyoruz.

Şeytanın askeri FETÖ’nün darbesine canımızı siper ettik.

Şeytanın kendisine karşı siperi unutmamak lazım!