BIST 9.016
DOLAR 32,33
EURO 35,06
ALTIN 2.295,61

Ah Eden! Kimliğimizin ve Kimsesizliğimizin Şirin Bahçesi

Yaşamak, en büyük sürprizdi bize! Ve öylesine büyüktü ki şaşkınlığımız. Kelime kelime kalbimizi açtık birbirimize. Paylaşırsak anlarız sandık. Anlaşırız ve bir anlam biçeriz, bize bir kimlik gibi giydirilen yüzümüze!

Yaşamak, en büyük sürprizdi bize! Ve öylesine büyüktü ki şaşkınlığımız.  Kelime kelime kalbimizi açtık birbirimize. Paylaşırsak anlarız sandık. Anlaşırız ve bir anlam biçeriz, bize bir kimlik gibi giydirilen yüzümüze!

Durmaksızın icat ettiğimiz silahlar ve soyduğumuz yüzümüzü yüzünüzde; bizi bir güvercin gibi sıkıştıran kalplerimiz, varlıkla yokluk arasında.

Ve şiddet, büyüttüğümüz bir duvar gibi dilimizde ve dinimizde an be an. Korkularımızın gizli sığınağı. Gururumuzu ve yenikliğimizi çürüttüğümüz mahzenlerimiz. Ve kalınlaştırdığımız korkunun ve kokunun şiddeti ölçüsünde.

Gördüğünüz, gösterdiğimiz yalnız tebessümümüz; her sabah gün doğarken canımızı kanırta kanırta ruhumuza dar gelen bir beden gibi giyindiğimiz.

Eksiltmedi yenikliğimizi, eksiltmez şaşkın kum taneleri gibi arz üzerinde yuvarlanan gözleriniz. Acılarınız, büyüyen bir gece gibi kaybolmuş ruhlarımız üzerinde; çoğaltır üşümüşlüğümüzü, bütün işaretlerin silindiği bu bahçede.

Ah Eden! Kimliğimizin ve kimsesizliğimizin şirin bahçesi. Görünsen bir kez daha bütün gerçekliğinle! Ve emzirsen bütün korkularımızı, ölümsüzlüğün sütüyle. Dinse sızılarımız. Çığlıklarımız sussa. Ve çeksek, bizi birbirimizden eksilten tırnaklarımızı sonsuzluğun o iyileştirici  sevgisiyle.

Ey mavi gökyüzü! Ey bütün yoklukların ve yoksullukların genişleyen çatısı. Gözyaşlarımızla yazdığımız bu kitaplar sana. Oku! Oku ve anla bizi, Yusuf’unu yitirmiş Yakup’un hasretiyle.