BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,98
ALTIN 2.422,96

2019’a doğru; siyasi politikalar ve politikacılar güncellenmeli!..(1)

Siyasette; ölünceye kadar MV olmak yaygın!..

GÜNCEL/SİYASET: Bürokraside, makam, yetki ve görevler; hiç kimsenin malı değildir. Makam sahibi, bir gün görevin biteceğini/o makamdan gideceğini ve yaptıklarından hesap verebileceğini  veya onore edileceğini unutmamalıdır. Makam sahibi; maldan-mülkten, kadından, sekreterinden, ihaleden, altın-dolar’dan  yani paradan uzak  durmalıdır.  

Cumhurbaşkanımız; “Siyaseti makam için görenler, bizim millete olan sevdamızı, gönül bağımızı kavrayamaz.” diyor, ama, yaşananlar/anlatılanlar/atamalar hiç te iç açıcı değil!.. MV; yeniden seçilmenin,  İl Başkanı; Belediye Başkanlığı’nın ve MV’liğinin, İlçe Başkanı; İlçe Belediye Başkanlığının ve MV’liğinin, İl/İlçe yönetiminde görev alanlar “ihale/kazanç/rantın”  peşinde…Ülkemizde  -maalesef- siyaset; kazanç kapısı olarak görülüyor, tabii ki; bizim gibi; liyakatlı/çalışan/üreten saflar dışında!...

İşte ispatı: İstanbul’a armağan ettiğimiz,  bu sene (15 Nisan-15 Mayıs 2018) 25. Yılını kutlayacağımız “25.İstanbul Türk Müziği Günleri/Festivali”; ne Cumhurbaşkanlığı, ne de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “bir ödül” ile taltifedilmedi. Oysa, 100’e yakın müzik STK’sı, 500’e yakın ses/çalgı sanatçısı, 500’ün üzerinde bilim/sanat insanının katkısı/emeği var ve alanında  “tek ve öz gün”, ama; hiçbir işe yaramıyor ki!..O nedenle, sözlerinize katılamıyoruz ve üzgünüz  Sn. Cumhurbaşkanımız…(Resim, festival program kitapçık  kapağı)

Bizde siyaset anlayışı ve görüşler…

Bu ara konser etkinlikleri arttı, aralarda bir çok kişi ile sohbet ediyoruz. Söz hemen; “pahalılık, terör, OHAL, seçimler, piyasa” ya geliyor. Bugün siyasetle ilgili bir yazımız var.  Sanatçı/akademisyen olarak toparlayarak, -sosyolog gibi- yazımıza giriş yapalım..

 AK Parti  MV konuşuyor; “Hep ‘ben’ demeyin”, sizden daha yararlı bir arkadaşınız, dostunuz varsa, başkana götürün; “benim yerime bu arkadaşı tavsiye diyorum, arkadaşı aday yapın” deyin. Ve devam ediyor; Cumhurbaşkanımızla Belediye Başkanlığı’ndan beri beraberim. 30 yıldır siyasetin içindeyim, bunun 20 yılı MV olarak geçti!... Dinleyenler birbirine bakıyor…Gördünüz mü gerçekliği!...Kendisi vazgeçilmez, ama size tavsiyesi başka… “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma” sözünün ispatı.

Neden böyle giriş yaptım?.. Son zamanlarda aynı isimleri görmekten bıkılmış durumda... Partilere; yeni yüzler, ruhlar, söylemler lazım... Yeter artık!..Biraz bırakında  başkaları da nasiplensin…Yeni düşüncelere fırsat verin…2019 seçimlerine yaklaşıldığı bu günlerde çıkın Başkan’a; “müsadenizle ben çekiliyorum, torunlarımla vakit geçireceğim,  lütfen yeni isimler bulun veya şu isimleri değerlendirin. Biz olmadan da siz başarırsınız” deyin. Çok mu zor?

Maalesef, bu ülkede çok zor…Hala, yerini garantiye almaya çalışan, olur olmaz çıkışlarla kendini on plana çıkarmaya çalışan, yaşını başını almış MV görünce, genç nüfus insan kaynaklarımız açısından üzülüyoruz.

Bir haber; "Hocalar buluşması"nın moderatörü Nevzat Çiçek, o günü anlattı. Çiçek, "Buluşmada Cumhurbaşkanı'nın 'İslam'ın güncellenmesi' sözleri tartışıldı. 'Keşke bu kapı açılmasaydı' denildi. 'AK Parti giderse kazanımlarımız kaybolur' diyorlar. Hocaların bir istişare heyeti kurması kararı alındı."İşte can alıcı nokta bu cümle; 'AK Parti giderse kazanımlarımız kaybolur.' Hangi kazanımlar? Bunu, muhalefet partileri iyi okumalı;  ona göre politikalar/söylemler geliştirmeli...

Başbakanın; “dolardan size ne, inerde çıkarda” , “4 milyon ağaç diktik, inanmayan gitsin saysın”  v.b. sözleri  eleştiriliyor. (Benzin 6 Tl aştı) Çünkü, Türkiye’nin aynası olan İstanbul’un durumu ortada!.. Özellikle AK Parti’lilerin sohbetlerde  başka, partililer arasında başka konuşmalarına dikkat çekiliyor. Hem de öyle isimler veriyorlar ki!...

Eşimin memleketi Tokat’ta; yeşil bağlar, elmalıklar, meyve bahçeleri kalmış mı? Lütfen gidin ve bakın…Gerçekleri halk yaşıyor. Aynı yolu, makam sahibi arabayla -kortej eşliğinde/çakarlı arabalarla- 10’ geçerken, halk 90’ da  alıyor. Aman dikkat!...

Şimdi, siyasette yeni bir korku başladı. AK Parti’nin  MHP ile ittifakının ne getireceği/götüreceği bilinmiyor. AK Parti listelerinde, MHP kontenjanı verilince azalma yaşanacak. BBP’de ittifak yapmadan bu listelere girecek…Elbette, bu durum AK  Parti içinde sorun yaratacak…Çünkü, tekrar seçilmek isteyen MV çoğunlukta!.. Ayrıca; yerel seçimde ittifak nasıl çalışacak? HP ve BBP den isimlerde yer alacak mı? O zaman AK Parti’li  koşturan isimler azalmayacak mı?

Kendimi bildim bileli gördüm ki; kimse “yerimi belli bir süre sonra bırakırım” diye düşünmüyor. Göreve gelen; bu işi en iyi ben yapıyorum, helal bana, konuşanlarda beni kıskanıyor” diye düşünüyor.

Birde şöyle bir görüş var; Cumhurbaşkanına danışmanlar söz söyleyemiyormuş? Çünkü, tersliyormuş, kızıyormuş? Bir iş adamı (anlatıyor), danışmanlardan birine, “arkadaş, bir yasanın mahzurlarını söylemiyor musunuz? Uyarmıyor musunuz Cumhurbaşkanını” demiş. O da; biz mi söyleyeceğiz? Mümkün değil? Yanında hazırolda duruyoruz..Ne derse onu yapıyoruz. Eleştiriyi kabul etmiyor” demiş.

Bakın, Genel Başkanlık’larda  aynı durumda.

R.T.Erdoğan(64), AK Parti’yi kurduğu günden itibaren hep hükümet oldu. Başarılı bir politika izledi. Sağlıklı, dinamik, aktif, dur durak bilmiyor, arasız -yurt dışında olmazsa- her gün en az iki saat boyunca ayakta konuşmak bile güç istiyor. Ülkeyi sürekli dolaşıyor, yorulmak bilmiyor,  partilileri bir an bile boş bırakmıyor, sürekli hareket halinde. Gündemi hep o tayin ediyor. Sürekli bir hedef gösteriyor…2023-2071 vb. gibi..

Devlet Bahçeli (70),  MHP’ye 9. Kez başkan seçildi. Partisini hükümete getirememiş, başarılı olamamış ve AK Parti’nin koltukları arasına girerek, 2019’da belli bir grup/sayıda  MV’ni garanti altına almaya çalışıyor. Ama, yeterli değil mi?

CHP Genel Başkanı K.Kılıçdaroğlu(69), 9 yıldır Genel Başkan. Seçimi hiç kazanmış mı? Gerek yok? Çünkü, siyasette; çalışkanlık, kazanmak prim yapmıyor, delegeyi alan seçimi kazanıyor. Yeterli değil  mi?

TBMM Başkanı İsmail  Kahraman (78 yaşında), 21.22.26. dönem MV. 2 kez Başkan seçildi. Elbette, siyasi hayatta çalışmaları olmuş, bakanlık yapmış değerli bir isim, ancak yeterli değil mi?

MHP MV Celal Adan(67), 21. dönem DYP ve 24.25.26. dönem MHP İstanbul MV. Yani 16 yıldır MV.Yetmez mi?

Hayati Yazıcı (65), Bakanlıkta yapmış, 22.23.24. dönem AK Parti MV.12 yıl, yeterli değil mi?

Ekrem Erdem(70); Atom karınca lakaplıydı. 20, 22 ve 24. dönem AK Parti MV.12 yıl, yeterli değil mi?

Feyzullah KIYIKLIK (69), 23 ve 24. dönem AK Parti MV. 8 yıl, yeterli değil mi?
Ahmet  İyimaya(68); 20.21. 23. 24. dönem AK Parti MV.16 yıl, yeterli değil mi?

Ahmet Haluk Koç (64), 22.23.24.25.26. dönem CHP MV.20 yıl, yeterli değil mi?

Bülent Yener BEKTAŞOĞLU(64), 25.dönem CHP MV. Yaş olarak yeterli değil mi?

Bakınız; “Notere gittiğinizde NÜFUS KAĞIDI 65 VE ÜSTÜNÜ İŞARET EDİYOR İSE, Noter, DEVLET HASTANESİ v.b.gibi kurumlardan YAŞA BAĞLI AKIL SAĞLIĞINIZIN YERİNDE OLUP OLMADIĞINA DAİR RAPOR OLMADAN işlem yapılamayacağını, sözleşmeye imza atamayacağınızı belirtir.”

Peki, devlet ve millet adına karar alınan ve imza atılan TBMM’ye neden yaş sınırı konulmuyor, ya da yasa uygulanmıyor.

Gençler ne olacak?.. Seçilme yaşı da düşürüldü,  sadece bir-iki  kişi göstermelik olarak mı  konacak?...Sonra da diyoruz ki; “Türkiye genç bir nüfusa sahip.”

Oysa, devlet dışında, ciddi çalışan özel  bir kurumda  yaşlı nufus bulamazsınız…

Rektörlere bile -çok başarılı olsa dahi-  2 dönem kuralı kondu. MV için AK Parti, 3 dönem kuralını mutlaka çalıştırmalı ki heyecan gelsin. Elbette, bu sözümüz her parti için geçerli. Parti değiştirse bile bir MV için,  en çok 3 dönem yeterli olmalı.

Bakın  AK Parti, MHP’nin bütün söylemlerine -MHP’nin kullanamadığı Kızıl Elma’ya bile- sahip çıktı… Şimdide Malazgirt elinden alınacak… “Kızıl Elma” konusunda MHP yıllardır uyumuştu, ama Cumhurbaşkanı kampanya üretmekte ve kitlesini heyecanlandırmakta/motive etmekte  çok başarılı bir yol izliyor ve MHP’nin tüm oyuncaklarını almış durumda.!.. “Kutlu  yol”,  yerini  “Kızıl Elma”  ya bıraktı… Çoğu AK Partili’nin bilmediği, ama hararetle alkışladığı  “Kızıl Elma”  bakın neymiş;

"Kızıl", Türk kültüründe genellikle kıymetli sayılan bir renk; "elma" ise mistik bir yanı bulunan; bolluk, bereket, şifa kaynağı olarak görülen bir meyvedir. Ancak Kızıl Elma sembolleştirilmesinin elmaya değil, Eski Türklerde Güneş ve Ay’ı anlatan kızıl topa dayandığı düşünülür. Bu top, ‘muncuk’ adıyla bayrak ve tuğların tepesini süslemiş ve bazen zaferin işareti, bazen hakimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yeri ifade etmiştir. Kızıl Elma imgesinin ilk kez Orta Asya Türkleri arasında doğduğu; Ergenekon Destanında Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgelediği kabul edilir.. Türkistan'dan Hazar Denizi'nin doğusuna gelen Oğuzların ise Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu, yani Kızıl Elma'yı ele geçirmeyi ülkü edindikleri düşünülür.”

Analizlere devam edeceğiz…..